Nurseli İdiz ve Avşar (nereden nereye?)

Ankara’nın 1980’li yıllardaki küçük ama her zaman dolu, kaliteli oyunların sergilendiği AST tiyatrosunda “küçük adam ne oldu sana “ oyununda ilk olarak izlediğim Nurseli İdiz’in hem oyunculuğuna hem de güzelliğine hayran kalmıştım. Altan Erkekli ile beraber oynuyordu. O kadar etkilenmiştim ki, oyuna iki kez gitmiştim.

Başkentin açılan ilk caz klubünde kendisini yakından görmüş, gerçekten çok güzel olduğuna karar vermiştim.

Sonrasında bir sinema filmi ile şöhreti aniden yakaladı, ancak yönetemedi. Özel hayatı hep çalkantılı oldu, erotik film skandalı imaj kaybettirdi, ünlü olur olmaz eşinden ayrıldı, basına poz vermeyi, giyinmeyi ve formunu korumayı bir türlü öğrenemedi. Kendisine uymayan başarısız tv programları yaptı. Profesyonel bir mentör tarafından yönetilmediği belliydi kariyer hayatının.

En sonunda Ergenekon olayıyla gündeme geldi, savunmak da ne gariptir ki Hülya Avşar’ a kaldı. Avşar görünürde İdiz’i savunuyor ama satır aralarında “ne şanssız kadınmış”, “ya kendine zarar verirse hesabını kim verecek” gibi laflarla aslında eziyor ve vuruyor.

İkisi de yaklaşık aynı dönemlerde çıkış yapan bu ünlüler, kariyer iyi/kötü yönetilirse sonucun nasıl olacağına çarpıcı bir örnek esasında. Aşağılardan tepeye oynamış, futbolcu Tanju ve Tatlıses'in sevgilisi olarak çıkış yaptığı günleri geride bırakmış, herkese ahkam kesen özgüvenli bir Avşar modeli, diğer yanda konservatuar mezunu, tiyatro kökenli , belirli bir çevreden gelen , kendine bakmış olsa ondan daha güzel olan, ama looser’ı oynayan İdiz modeli. İnsanın hayatta geleceği yerin sadece şansa,yeteneğe ve güzelliğe değil,

“düzenli, alkolsuz ve disiplinli yaşamaya”,

“ilişki yönetimine”,

“pazarlama gücüne”,

“sonsuz bir özgüvene”,

“imaj yaratmaya”,

“gündemdeki her şeyi imajı için kullanmaya”

Bağlı olduğunu açıkça ortaya koymuyor mu?