Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir…

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir…
 

Öyle demiş eskiler : “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir…” Bu genellikle, eski tip, zorla disiplini egemen kılmak isteyen mollaların  eğitim ve disiplin anlayışı idi. Böyle öğretmenler, hadi onlara molla diyelim, sınıfta ağız açtırmazlardı; gevezelik edenlerin  hemen kulağına bu sözü fısıldarlardı :”Nush ile uslanmayanı…” çocuk sonunun ne olacağını bildiğinden susardı.

Biz de de Türkiye Cumhuriyeti Gençliği ve halkı sürekli tehdit altında olduğundan , arada sırada kulağına fısıldanan : “Uslu ol, yoksa…” uyarısının ardından ne geleceğini iyi bilirler.

Ünlü, Taksim Gezi Parkı direnişi ister Parktaki ağaçları kurtarmak için olsun; isterse ondan sonra bazılarına göre memleketi kurtarmak için olsun…Onlara  da bir süre sonra övendirenin ucundaki sivri demir gösterildi.

“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir…”

Bunun arkasından artık Gezi Parkı halkı nelerin geleceğini iyi biliyor… Ne mi gelecek?

“Toma’lar önde; Recep’in sevgili polisleri arkada, daha arkada sopalı, coplu gizli ajanlar…Ondan sonra isot bombaları, sopalar, dayaklar, kafa kırmalar, göz çıkarmalar… Ve sokak savaşları…

Gençlik bu noktadan sonra bunları göze alabilir mi? Yoksa, sonuna kadar savaşır mı? Bunları bilemeyiz: sadece tahmin edebiliriz… Çünkü gençliğin davranışları artık bilinenin çok ötesine geçmiştir… Tahmin edilemez olmuştur.

Hükümet ve Baş yönetici ise, sanki bir İri Kaya’ya çarpmışlar gibi “Şallum şullum..” olmuşlardır. Çünkü bu gençlik, öyle biat eden,  “Evet Efendim” ci gençlik değildir. Düşünmektedir; işin saçmalığın görmektedir ve artık “Beyler, bu böyle olmaz…” demektedir. Ona ,  “Sen bu  işten anlamazsın, her şeyi ben bilirim… Ağaçların kesileceğine de, kesilmeyeceğine de ben karar veririm; Müze mi yapılacak yoksa bir Şeyhe mi satılacak , ona da ben karar veririm…” demenin yararı yoktur…

Çünkü, artık bavul açılmış, içindeki her türlü erörlü eşyalar, düşünce biçimleri ortaya saçılmıştır. Bavulu taşıyan da çok kötü durumdadır… Renkten renge girmekte… Sakin olduğunu göstermek için envai türlü roller kesmektedir. Ama…

Ama, “Korkunun ecele   faydası yok,” derler… bazıları titremektedir. Artık uykuları kaçmıştır. Sık sık, iki türlü giysisi olduğunu; bunlardan birini iş için, ötekini ise idam sehpası için giyeceğini söylemektedir. Demek ki korkmaktadır. SUÇSUZ ADAM KORKMAZ… Niye korksun ki…

Bazı devirlerin hesabı, belki on yıl, yirmi, elli yıl sonra sorulabilmektedir… Onun için bu günlerin hesabı da daha sonra görülecektir; onun için kimsenin korkmasına gerek yoktur.

GEZİ Günleri bitiyor mu? Elbette “Zor oyunu bozar…” ama kim kime zor kullanacaktır göreceğiz. Kuramsal olarak gençliğin direnme gücü yoktur. Gezi işi, bugün yarın, kağıt üzerinde bitmiş olacaktır.

Ama biliniyor ki: “31.Mayıs,2013 bu ülkenin tarihinde bir Milattır. Gençlik gerektiğinde kafa tutacağını; kafa kaldıracağını göstermiştir.

Devlet, hükümet ve onun sonsuz güçlü sanılan organları, sonuna kadar istediklerini yapamazlar. Bundan sonra , hesap sorulabileceğinin hesaplarını hep içlerinde taşıyacaklardır.

Bazı  arkadaşlar diyorlar ki , “Bir yeni parti kurulsun,” ötekilerin savunamadıkları yepyeni ilkeleri savunsunlar… Tümümüz de böyle bir partiyi destekleriz!

Yeni bir partiye gerek var mı ? Ben kuşkuluyum..

Çünkü şimdi “Açık Demokrasi” sinin zamanı olduğunu gençler göstermiştir. Yani , artık eski Yunan kentlerinde olduğu gibi halk toplanıp, Parklarda, alanlarda kendi kararlarını kendileri alacaklardır. İşte o kadar.. Açık ve Doğrudan Demokrasi… Hakiki Demokrasi, yeni ve yeniden bir Demokrasi uygulanacaktır. Bunun uygulanma zamanının geldiğini Gençlik ve Halk göstermiştir.

Yoksa “TEK ADAM” çıkacak : “Buradaki ağaçları kesin; sonra bir Topçu Kışlası yapın.. Gerisine sonra karar veririz..!” şeklindeki , tek Adam oyunlarına artık geçit yoktur. Ucundan, bucağından insanlar bunu anlamışlardır.

Bunu iyice anlamak gerekir. Yoksa , Tek Adam’ın insanları nereye kadar götürebileceği, II.Dünya Savaşı sonunda 7 milyon insan öldükten sonra anlaşılmıştır.

Eleştirel olmalıyız; akıllı olmalıyız; bir yıldızın pırıltıları altında kendimizi kaybetmemeliyiz. Yoksa önümüzdeki çukuru göremeyiz, düşeriz. Ne olduğunu da anlayamayız.

Akıllı insanlar, yüzeysel etkilerden uzak, akıl ve hesap insanları olurlar  ve çağdaş toplumları oluştururlar. Dikkatli olalım. Düşünelim. Kendi kendimi kandırmanın; paronyak eğilimlere girmenin hiçbir alemi yok. Sakin olalım ve demokrasi oyununu kurallarına göre oynayalım.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..