O dalgayı ağzımız açık, havaya bakarak bekliyoruz

Kumdan bir kalenin içinde miyiz, yoksa her birimiz bu kaleyi oluşturan birer kum tanesi miyiz bilinmez.

Ancak şu bir gerçek ki; bir gün gelip bizi yerle bir edecek o hırçın dalgayı bekliyoruz.
Bu dalga ne zaman gelir bilmem.
Lakin görünen köyde kılavuza gerek yok.
O dalgayı ağzımız açık, havaya bakarak bekliyoruz.

Öyle ki sormuyoruz, yorumlamıyoruz.
Neden böyle bir dalgaya kapılıp, yok olup gideceğimizi bilmiyoruz bile.
O dalgayı ağzımız açık, havaya bakarak bekliyoruz.

Merak etmiyoruz ne zaman geleceğini, nelere mal olacağını.
İş bu ya; derdi sadece ‘günü kurtarmak’ olan bir toplum, neden merak etsin ki gelecek tsunamiyi.
Evet, aslında dalga değil; tsunamidir gelen.
Sadece ‘çok yiyenin’ kurtulacağı zalim bir tsunami dalgası.
Fakat biz, inatla; o dalgayı ağzımız açık, havaya bakarak bekliyoruz.

Bırakın kendimizi; çoluğumuzu çocuğumuzu bile düşünmüyoruz.

Görünmez bandı takmışız bir kere ağzımıza.
Konuşmuyoruz!

Tebdili şaşmış bir gemide alabora olmayı bekliyoruz, bilinçsizce.

Hani kürtaj gündemde ya…
Sorun, çocuğun anne karnından alınıp alınmaması değil.
Sorun, insan beyninden çoktan alınmış düşünceler, sorgulama yetisi.

Sorun mahkumiyet aslında…
Zihinsel mahkumiyet.

Sorun acizlik aslında…
Fikirsel acizlik.

Dert, Cumhuriyet’in elden gitmesi filan da değil.
Dert, bu Cumhuriyet’i koruyacak, kollayacak bir neslin olmaması, artık kalmaması.

Yani dert, egemenin gücünü zorla dayatması değil.
Dert, dayatmayı sorgulayacak yetinin olmaması.

Dert insan olma derdi aslında…
Birlik olma derdi.

Dert bilgi derdi aslında…
Sorma, sorgulama derdi.

Gündemin mide bulandırıcılığı ortada.
Artık bizden sökülüp alınmayan hiç bir ‘değer’ kalmadı.

Bu saçmalıklar zincirinde biz hala; o dalgayı ağzımız açık, havaya bakarak bekliyoruz.

*

Murat HASGÜN - mhasgun@murathasgun.com.tr

http://twitter.com/murathasgun