O değil de...

O değil de...

Böyle bir havada ne yazılır?

Aslında çıksa duygusal yazılabilir ama yok... benden çıkmıyor...

O değil de...

Hava yağmurlu olsa biraz hüzün biraz arabesk.... O da insanın içini bayar... Şu havada hiç çekilmez...

Şiir de yazılabilir ama yazmıcam.

Kar olsa 'Karlar düşer düşer düşer ağlarım/Hep ismini hep ismini anarım' moduna girilebilir.

O değil de;

İlkbahar yaz mevsim mevsim/Birkaç mektup birkaç resim/Yıllar geçse o bir isim/ Unutulmaz unutulmaz.

O değil de...

Ortalık mis gibi çiçek kokuyor... kuşların sesi geliyor... börtü böcek... kelebekler uçuşuyor. Valla bak laf olsun diye değil gerçekten gördüm...

Düşündüm de... :)))))))))) demek ki varım.

Demem o ki; acaba insanlar görmek istediğini mi görüyor yoksa var olanı mı?

Konu dağılıyor bende farkındayım ama ne sakıncası var?

Zaten basmıyorum ki...

O değil de;

Sabahları yürüyüşe çıkıyorum, masmavi deniz, bazen martılar... kediler... :) pek tabii insanlar...

Kadınlar tülbentle ağzını kapatmışlar... kalın da giyinmişler. Zannımca ter atıp zayıflayacaklar. İnsan kendine bu zulmü yapar mı... Üzülüyorum...

O değil de...

Suyun kayalıklara çarparken çıkardığı sesi duymalısınız. Çarpma esnasında minik dalgalar ve küçük girdaplar oluşuyor. Çok ilginç...

Deniz kokusu yosun kokusuyla karışınca sarhoş olmamak elde değil...

O değil de...

Hele yunusların geçit törenini bi görseniz... Kıyıya çok yakın yüzüyorlar. Belki de anne yunus yavru yunusa boğulmasın diye kıyıda yüzme dersi veriyordur... kimbilir...

I ıh... öyle de değildir. Öyle olsaydı yavru yunusların kolunda ördekli can simidi olurdu...

Simit krem peynir... çay demicem… sıcakta ne çayıymış...

Artık çıkmıyorum İstiklal’e
Sabah Fatma Hanım uyandırıyor
Helva ekmek çay… Bana onlar bakıyor
Kimse yok işime karışan
Arasıra balkona çıkıyorum

:) İyi bayramlar…

http://www.esmakahraman.com/o-degil-de/