Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

O gece çıktın sen düşlerden

O gece çıktın sen düşlerden
 

Loş ışıklarla bezenmiş büyük bir bara girdim. Barın içerisindeki salon alabildiğince kalabalıktı. İnsanlar nedensiz dans ediyor çılgınlar gibi eğleniyordu. Ben düşlerimi arıyordum. Etrafa bakınmaya başladım, gözlerim her yerde onu aradı. Yürüdüm salonun içerisinde hissediyordum yakınımdaydı. Sanki kollarını açmış beni bekliyor açıktı kolları biliyordum. Etrafa bakınmaya devam ediyordum içimde bir korku çığ gibi büyüyordu. Nedenini anlamaya çalışırken belinden kavradım onu amaçsızca sadece dokundum. Ellerini hissettim ellerimde daha sonra nefesini, bu oydu biliyordum onu bulacağımı. Gülümsedi o en saf haliydi bu gülüş her şeyiyle ele veriyordu onu.

Saklayacak hiçbir şey yoktu. Bana sarıldı gülümsemeye devam etti içimdeki korku o loş ışıklarla benzenmiş bara girmeden önce başlamıştı. Ayaklarım beni ona götürmeye başladığında korku içimi sarmıştı.
Hiçbir anlam veremiyordum bu korkuya. Ben gülümsemeye devam ediyordum ama içimde inanılmaz fırtınalar kopuyordu. Almak istiyordum onu oradan koparmak nedensiz çıkıp gitmek istiyordum.

Ama bir türlü olmuyordu yapamıyordum her sözün önü kesiliyordu kaybetmeye başlıyordum onu. Sözler çıkıyordu ağzından bir bir... Gidiyordu bu şehirden. Anlamını bile bilmeden ne yapmalıydım şimdi dur gitme desem dururmuydu. Nedenler içerisinde kaybolmaya başlıyordum. Karşımda ağlamaya başlıyordu gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Düşen her bir damla göz yaşı içimi parçalıyordu. Şimdi daha çok istiyordum onu alıp koparmak bu şehirde geçireceği son dakikaları hatta saniyeleri yalnızca onunla geçirebilmek için alıp götürmek istiyordum.

Her defasında nedensiz kırılıyordu sözler. Olmuyordu kopamıyorduk o lanet yerden içim içimi yiyordu ama olmuyordu anlamaya çalışıyordum. Masaya geçtik sandalyelere oturduk bana sıkı sıkı sarıldı. Bende olmadığım kadar sert sardım belini fonda en acı şarkılar çalıyordu kollarıma almak istedim onu dans etmek için davrandım kalktık. Zaman tükeniyordu koklamaya başlıyordum yitireceğim sevgiyi. Yüreğim onunla doluyordu taşmaya başlıyordu aşkı bende. Dans ediyorduk hiç durmadan sanki bütün gözler bizim üzerimizdeydi bize bakıp gülüyorlardı “Gördünüz mü sevmek ne demekmiş” diye dalga geçiyorlardı. Oysaki aşkı, sevgiyi güçlendiren ayrılıklar özlemler değil mi. İnsan özlemeden nasıl sevmeyi öğrenir nasıl âşık olur.

Oturmaya karar verdik yalnızca gözlerine bakmak istiyordum. Herkes eğleniyordu ben hüzünler içerisinde kaybolmak istiyordum ama yinede gözlerine bakmak istiyordum. Düşler yanıyor şimdi gözlerimin önünde bir şehir kayboluyor giden aşkımın ardından ne anlamı var bu şehrin ne anlamı var Menderesin güneşin doğuşunun, batışının ne anlamı var. Kayboluyor bu şehir gözlerimin önden bir perde iniyor ansızın gözlerimin önüne kayboluyorum onlu yaşamlara dalıyorum gel diyor çağırıyor beni gitmek istiyorum ama hep adını koyamadığım bir şey engel oluyor gidemiyorum.

Ansızın kendime geldim düşler yarıldı dudaklarım ıslandı evet bu ilk yakınlaşmaydı ilk öpüştü. Çilek tadındaydı sevişi. Yüreği tertemizdi öpmüştü beni gülümsüyordu yine ben neden gülümseyemiyorum düşünüyorum neden birden aklıma gidişi geliyor yine dalıyorum yine öpüyor yanaklarım ıslanıyor. Bende artık hiç çıkmayacak çıkıp gitmek istiyorum gelmeyen bir aşkın ardından iyi geceler diyorum ve uzaklaşıyorum o loş Işıklarla bezenmiş sahne insanların dolduğu bardan. Sokaklarda tek başıma yürümeye başlıyorum beni şimdi en iyi yüreğim anlar diyorum dertleşiyorum yürüyorum hava çok soğuk ben üşümüyorum sokakta kediler üşüyor insanlar üşüyor ama ben üşümüyorum ben aşığım içim ısınıyor yürüdükçe ve onu düşündükçe içim ısınıyor. İlk öpüşü çilek tadındaydı sevişi yürüyorum atık yaklaşıyordum gideceğim yere.

Eve çıkmaya yakın aradım onu sesini duymak istiyordum ısrarla “Daha sonra” diyordu “Konuşamam lütfen” diyordu. Eve olduğumdan daha hızlı girdim üstümü çıkarmadan yatağa girdim. Telefonu açtım sesi çok kötüydü kırılmıştı ağlamaya başlıyordu içim daha bulanık bir hal alıyordu.

Dakikalar geçiyordu susmamıştı yalvarıyordum ama o ağlamaya devam ediyordu evet gidiyordu bu şehirden ama yüreği yaralı olarak ayrılıyordu. Belki benim için belki bir başkası için gidiyordu bu şehir anlamı yitiriyordu. Yanında olmak istiyordum ama o ağlamaya devam ediyordu çıkama imkânsız seni seviyorum diyordu.

Gözlerimden yaşlar süzülüyordu arkadaşlar görse ne derdi kim bilir sende ağlarmıydın. Ağlıyordum kimse yoktu aklımda onun gözyaşları hıçkırıkları vardı. Aşkı bende taşıyordu artık gözlerimden yüreğimden ben onu daha çok yaşıyordum ağlayarak.

Sokaklarda yürümek istiyordum şimdi çığlık atmak seni seviyorum diye bağıra bilmek giden bir sevgilinin ardından söylenmesi gerek ne varsa söylemek. Ardından güller serpiştirmek arabanın önünde durup sana engel olmak.

Sen gidiyorsun bu şehir anlamını yitiriyor. Senli düşler açılıyor ardından o ilk öpüşle gerçekleşiyor aşk yuvadan çıkıyor yerini alıyor ama bu şehir anlamını yitiriyor bu şehir artık bana dar geliyor.

 
Toplam blog
: 43
: 603
Kayıt tarihi
: 12.06.10
 
 

1983 Adıyaman doğumluyum. Çukurova Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı bölümünde okuyorum. Adana y..