Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '18

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

O Gece Düşük Kurdan Döviz Alanları Açıklıyoruz

O Gece Düşük Kurdan Döviz Alanları Açıklıyoruz
 

SİZ DE GECENİN SAAT 10’UNDA ŞEHRİN EN İŞLEK CADDESİNDE KAPISI VE PARA KASASI AÇIK KALMIŞ BİR BANKA ŞUBESİ GÖRSENİZ İÇERİ DALIP PARA ALIR MISINIZ?

“… Bu nasıl soru? Elbette hayır? Biz hırsız mıyız?...” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ve bu şekilde itirazda bulunacak olanlarımızın,  belki yüzde yüzümüze  yakın çıkacağını söylemek dahi mümkün?

Ama işte lafa gelince dürüstlük konusunda mangalda kül bırakmayacak içimizden “pek çok” bazılarımız, gerçekten, tam da sorudaki gibi, gecenin saat 10’unda kapısını ve kasasını açık gördükleri banka şubesinin kapısından, kameralara yakalanacaklarına dahi aldırmadan ve hiç tereddüt etmeden içeri dalarak,  alabilecekleri kadar parayı ceplerine indirirken suç üçtü oldular.

Buradaki kapı ve kamera sözün gelişi… Açık, internet sayfasındaydı…

Olay Türkiye’de meydana geldi.

1 Eylül 2018 Cuma akşamı 22.01 – 22.39 saatleri arasında bir kamu bankamızın döviz kurları tabelasında, sistem gereği internet bankacılığı işlemlerine de esas alınmakta olan USD, AVRO vb. bazı döviz kurları o anki piyasa fiyatlarının yarısı seviyelerinde göründü.

Sosyal medyada anında kıyamet koptu. Siyasetçisinden gazetecisine, sosyal medya fenomeninden sokaktaki sıradan vatandaşa kadar herkes duyar kasmaya başladı.

İktidar-bürokrasi işbirliğiyle bankanın içinin boşaltıldığı, hırsızların iş başında olduğu, banka yönetiminin, bürokratların, bakanların istifa etmeleri gerektiği… nden tutun, bunlara oy verenlere kadar söz söylenmedik kimse bırakılmadı.

Salvolar furyası izleyen günlerde de sürdü.

Kopan gürültünün arasında Banka yönetiminin “… verici yayıncı  kuruluştan kaynaklı sistemsel ve kısa sürede fark edilerek düzeltilen hatadan kaynaklı düşük kurlar üzerinden gerçekleştirilen sınırlı sayıda ve miktarda işlemin iptal edildiği…” mealinden açıklaması kamuoyunca dikkate alınmadı bile…

Oysa bu kez olay gerçekten farklıydı.

Bilen bilir. Bloglarım ortada. Sosyalistim. Ömrüm yolsuzlukla mücadele içinde geçti. İktidarına da eyvallah etmedim, makam mevki, para pul karşılığında duruşumdan da ödün  vermedim.

Eğriye eğri, doğruya doğru…

Halkçıyım da, çuvaldızı kendimize yani halka batırmak gerekirse bundan kaçınacak halim de yok.

Ortada gerçekten devletin parasına bir “el atma”, amiyane deyimle bir “götürme” teşebbüsü vardı.

Ancak bu kez bu işe tevessül edenler öyle önce sosyal medyada ve ardından ulusal medyada yaygara edildiği üzere siyasetçiler ve bürokratlar değildi.

Kim miydi?

“Halk”tı.

Yani, bendim, sendin, bizdik… Bu yüzsüzlüğü yapanlar bu kez bizatihi kendimizdik…

Ve suçüstü yakalandık.

O andan itibaren her platformda siyasetçilere, bürokratlara, egemenlere… demediklerini bırakmayan ve dillerinin zembereği boşalmış olan kimseler nedense bu gerçeği görmezden geldiler.

Bir kişi olsun çıkıp da bir laf etmedi.

Oysa o gün, o 38 dakikalık süre içinde, bankanın bu “açığının” farkına varmış olan insanlarımızdan tam 1703 kişi, internet bankacılığı olanağından yararlanarak, piyasanın yarısı düzeyindeki hatalı fiyatlar üzerinden bankanın 4.6 milyon dolar tutarındaki dövizini satın alıverdiler.

Kişi başı ortalama yaklaşık 2.700 dolar…

Tekrarlıyorum.  

O gece, saat 10 civarı…

38 dakika içinde tam 1703 kişi, bankanın tabelasında döviz kurlarının piyasa fiyatlarının yarısı düzeyinde olduğunu fark eder etmez, internet şubesine girip 4.6 milyon dolar satın alarak anında kişi başı ortalama yaklaşık 10 bin TL kâr etmeye teşebbüs ettiler.

Hata fark edilince işlemler iptal edildi.

Bu esnada EFT sistemi kapalı olduğundan kazanılan paralar banka dışına çıkarılamadı ve hevesler kursaklarda kaldı.

Düşünelim şimdi.

Bir Cuma gecesi, piyasaları yakından izleyen, bankaların döviz tabelalarından anında haberdar olabilen, bunun ne anlama geldiğini analiz edebilen, o bankanın internet şifresine de sahip olup internet bankacılığı kullanabilen, okumuş-yazmış kişilerden tam 1703 kişi, anında fırsatı ganimet bildiler…

Peki tam o 38 dakika içinde bu bilgiye ve bu olanağa sahip olup bu yola tevessül etmeyen kimse var mıydı ki?

Yani o 1703 kişi bu olanağa sahip olanların yüzde kaçıydı ki acaba?

Bence, belki tamamına yakınıydı…

Ve bu insanlarımız bu davranışın “etik” olup olmadığına dair en küçük bir tereddüt duymadılar.

“O saatte, o günün ve anın fiyat ve piyasa koşullarında o fiyattan döviz satılır mı, bunda bir iş var, satan kim olursa olsun büyük zarara uğrayacak, hele de bu bir devlet bankasıysa bunun asla olmaması lazım, buna engel olmalı...” demek yerine bu durumu fırsat belleyip saniyesinde ve gecikmeden harekete geçerek “selden kütük kapma” telaşına düşmemizdeki ahlaki çöküntüye nasıl uğradık acaba?

Soru çok… Sorular acıtıcı.

Baştaki soruya dönersek, bir gece bir bankanın şehrin en işlek caddesindeki bir şubesinin kapısını ve kasasını açık görseniz, güvenlik kameralarının kayıtta olduğunu dahi umursamadan anında içeri dalıp alabileceğiniz kadar parayı ceplerinize indirmeyi düşünür müsünüz?

Düşünen çok! Daha doğrusu düşünenimiz çok. O saatte, 38 dakika içinde o bankanın önünden geçenlerimizden tam 1703 kişimizin bunu düşüneceği aşikar..

Ve bunlar öyle her zaman siyasetçiler ve bürokratlar olmuyor…

Ne hale gelmişiz, haberimiz yok, lafa gelince herkes hırsız, bizden dürüstü de yok… Dilin kemiği, paranın dini imanı “etiği” yok.

Yeniden merhaba…

 

Kenan IŞIK

  

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..