Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '13

 
Kategori
Eğitim
 

O kadar önemliyse dershaneler kalsın okulları kapatalım

O kadar önemliyse dershaneler kalsın okulları kapatalım
 

Hükümet dershaneler konusunda niye zorda kaldı? Her kesimden hükümetin dershaneleri kapatma kararına tepki yağıyor. Neredeyse sistem sallanmaya başladı. Dershanelerin mağdur ettiği halk bile dershaneleri savunur oldu. Çünkü hükümetin bu kararının alt yapısı yok; yani uygulanabilir değil.

Uyguladığın eğitim sistemiyle ÖSS sınavında elli bin kişi sıfır çekiyorsa dershaneleri kapatamazsın; çünkü herkesin amacı üniversiteyi kazanmak, gençlerin önündeki tek umut yüksek tahsil.

Artı Türkiye'de eğitim sisteminin yetersizliğine de dayalı olarak ancak dershaneye gidildiği zaman üniversitenin kazanılabileceği şeklinde bir anlayış var. Yani dershane sahiplerinden önce öğrenciler ve veliler kapattırmazlar dershaneleri.

Peki, kim haklı? Hükümet haklı çünkü Türkiye'de dershane konusu iyice çığırından çıktı; sömürü aracı halini aldı neredeyse, öğrenci başına yılda beş bin lira alan dershaneler var. Peki dershaneye giden herkes üniversite sınavını kazanıyor mu? Hayır. Ya  dershaneye gitmeden üniversite sınavını kazanmak mümkün değil mi? Elbette mümkün, eskiden dershane mi vardı; bizler çoğumuz dershane görmeden, kendi kendimizi hazırlayarak hem de ilk girişte üniversiteyi kazandık. Ben kendim hukuk, mühendislik dâhil onlarca okul kazanmış, tıp fakültesini yedi puanla kaybetmiştim.

Hem dershanenin bize sınavı kazandıracağı garanti değil hem de dershaneye gitmeden de üniversiteyi kazanmamız mümkün peki öğrencilerdeki, velilerdeki bu ısrar niye? İki milyon kişi sınava girer dörtte üçü kapasite nedeniyle açıkta kalırsa elbette böyle olur. Hem özellikle velilerde "Bizim oğlan... Dershanesine gidiyor, çocukları dershaneye yazdırdım" gibi ona buna hava atmalar var. Dershanelere ödediği paralar yüzünden aç kaldığını düşünmüyor.

En önemli soru, Türkiye'de bütün gençler neden üniversiteye gitmek zorunda? İş güç sahibi olmanın başka yolu yok mu? 20 milyon gencimiz toplam kapasitesi 4 milyon olan 179 üniversitenin kapısında gelecek arıyor. Bunun da yarısı açık öğretim. Böyle bir mahkûmiyet olur mu?

Ayrıca eğitim pastası oldukça büyük ve bu da kolay yoldan köşeyi dönmeye çalışan yurdum insanının iştahını kabartıyor. Yani bu konu seçim kaybettirir hatta hükümeti bile yıkar. AKP hükümeti ise varlığını borçlu olduğu halk pehlivanlığından vazgeçecek gibi görünmüyor. Yani işin sonu ülkede kaos.

Bu işin içinden sıyrılmak mümkün mü? Hükümet geri adım atarsa... Her şeye rağmen hükümet bu kararını uygular mı? Evet, ama ülkede dengeler bozulur. Gülen cemaatinin %7'lere varan blok oy potansiyeli bir yana AKP iş dünyasından da (ki AKP'ye bu kesimden ciddi oy desteği var) önemli miktarda oy kaybına uğrar.

Ama bunlar cin gibi, yaş tahtaya basmazlar. Burada hiç kimsenin aklına gelmeyen âli cengiz oyunu var; AKP manevra yapıyor. Sermaye ve sömürüyle anılmanın hem partiyi hem de vizyonlarına ters düştüğü ve bu nedenle "haydi Anadolu" türküsünde sesin kısılmaya başladığını ve beraber yollarda yürüyemediklerini gören AKP kurnazları sosyal/fakir/devrimci halk kitlelerine yöneliyor; yani gözünü CHP tabanına dikti. Bu arada patronları da küstürmüyor; dershaneler özel okul olacak.

Ben diyorum ki bütün bunlar olmalı mıydı? Bütün bu rezaletlere ne gerek var. Herkes binmiş bir kayığa gidiyor. Ne eğitim camiası ne yaptığını biliyor, ne hükümet ve veliler/gençler ne de dershane patronları. Kerim Korkut eğitim sistemini inceleyenler görecekler ki bizde;

1-Herkes üniversiteye gitmek zorunda değil. Üniversiteye gitmeden de rahatlıkla  hem de istediğiniz işe/mesleğe/sanata girebileceksiniz. 

2-Ayrıca maksat kariyerse olmak istediğiniz her şeyi sağlayan bir mesleki eğitim süreci var. Atıyorum pilot olmak için üniversiteye gidiyorsanız orada da pilot olabiliyorsunuz. Zaten onun için eğitim sistemimize halk üniversitesi adını verdik. Peki, böyle bir eğitim süreci varsa üniversiteye ne gerek var. Herkes yönetici ve uzman olamaz, buna gerek de yok; işi bizzat yapacak olan kişiler de lazım değil mi? Planlama, koordinasyon, yönetim ve her meslekte ihtisaslaşarak daha ileri çalışma formasyonları oluşturmak için her iş, meslek ve sanatta farklı bir eğitim formatıyla (mesleki eğitimdekiler işi sadece fiilen yapmak için öğreniyorlar)  on milyonlarca insanımızı kapsayan mesleki eğitimin yanında kendini geliştirmek yüksekten uçmak isteyenler için üniversite öğretimi olacak.

3- Ve bilgi ve kültür... Elbette 5 yıllık mesleki eğitim süresince gençlerimiz hem mesleğini öğrenecekler hem de bilgili ve kültürlü hale gelecekler.

4-Kariyer diploması... Halk üniversitesi dedik zaten. Yani mesleki eğitim süreci de bir nevi üniversite. Sonunda verilen mesleki eğitim başarı belgesi de üniversite diploması kadar önemli; zira belgenizi alır almaz mesleğinizde işbaşı yapıyorsunuz.

5-Dershanelerden ekmek yiyenlere gelince... Belki milyon dolarlar kazanamayacaklar ama kazançları garanti olacak. E haliyle böylesine devasa eğitim sistemini devlet tek başına yüklenemez. Zaten biz ne yaparsak halkımızla beraber yapacağız. Artı bilindiği gibi bizim düzenimizde eğitim paralı ancak herkes buna mali durumu oranında katılacak. Yani asgari ücretli aylık 800 liraya göre eğitim katkısı ödeyecek.

Kişiler yani dershane patronları ne yapabilecek? Eğitim gibi hayati bir konuyu şahısların inisiyatifine bırakamayız. Bizim kontrolümüzde, bizim sistemimiz içinde, devlete bağlı olmak kaydıyla bir nevi fason şekilde eğitim hizmeti verecekler. Malum 6 yaşında başlayan temel eğitim süreci (TES) 16 yaşında bitiyor sonra branşlaşma ile her kes mesleğini seçip ya üniversite sınavına gidiyor, üniversite sınavına girmeyenler ya da girip kazanamayanlar 16 yaşından itibaren seçtikleri mesleklerinde 21 yaşına kadar 5 yıl sürecek mesleki eğitim sürecine giriyorlar, başarılı olup belgelerini alanlar mesleklerinde anında işbaşı yapıyorlardı. Keza üniversite okuyanlar da. Üniversite okuyanlar mesleklerinde uzman oluyorlar,  MES'i bitirenler ise mesleklerinde çalışan 

Eğitimin detaylarına girmeyeceğim, merak edenler sayfamızdan öğrenirler; şimdi 20  kişi bir eğitim gurubu. Bunlara eğitim verecek eğitmen artı psikolog artı yardımcıdan oluşan üç kişiden oluşan bir ünite eğitim DEPART'ını işte bugünkü dershane patronu hazırlayacak, işletecek ve belirlenen ücreti alacak. Yüksek bir eğitim, on milyonlarca öğrenci, her öğrenci için 15 yıllık uzun bir eğitim süresi... Yani eğitim de bir ekonomik sektör oluyor...

Ancak bir farkla... Fiyatı, kaliteyi ben tespit ederim. DEPART'''ını beğenmezsem sözleşmeni iptal ederim. Öğlencilerden ya da velilerden şikayet gelirse yine iptal ederim. Devletin görevi organizasyon.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..