Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '08

 
Kategori
Genel Sağlık
 

O Kanser

O Kanser
 

O bir kanser hastası. Dünyada üç kişiden birinde görülen değişik bir kanser türü. Hem kasları hem kemikleri eriyor.Ama sadece yüzünde. Hastahane yapacak bir şey kalmadığı esnada O'nu evine geri gönderdi. Aldılar getirdiler. Sol yanağında bir sivilce büyüklüğünde bir yara vardı. İki gün sonra o yara fındık büyüklüğüne , bir hafta sonra ceviz büyüklüğüne, on gün sonra portakal büyüklüğüne ulaşmıştı.Yara cılk yaraydı ve saramıyorlardı hava alması gerekiyordu. Kızı bir sabah kahvaltısını ettirmek için uyandırmak istediğinde O'nun uyanık olduğunu ve yüzünün ızdıraptan tanınmayacak bir şekil aldığını gördü.Son zamanlarda hep aynı acılı ifade olduğundan aslında normal hali ile tanınamazdı herhelde. Elindeki tepsiyi bıraktı babasını doğrulttu arkasını yastıklarla besledi tam o esnada adamın yüzündeki yarada ince tel gibi bir şeyin hareket ettiğini fark etti. Yara kurtlanmıştı. Dehşet içinde kaldı. Ne yapacağını bilemedi. "Yemeğini yedireyim de eşimle konuşayım, hastahaneye götürelim." diye geçirdi içinden. Bu ızdıraba nasıl dayanıyordu babası? Yemeğini yedirdi. Zaten katı şeyler yiyemiyordu sütün içine reçel, yumurta, muz vs karıştırıp püre haline getirip yediyorlardı. Adam tuvalete gitmek istedi. Götürdüler. Adam elinı yıkamak istedi, elini yıkarken aynaya baktı ve yüzünde dolaşan kurdu gördü. Gözlerindeki ruh acısı tarif edilemez haldeydi. "Şimdi seni doktora götüreceğiz, endişelenme baba?" dedi.

Hastahane O'nu acile aldı , pansumanı 15 dk sürdü. Yüzünü sarıp geri gönderdiler. Kızı kapıdan izledi tüm yapılanları. Önce yarayı oksijenli su ile temizlediler sonra steril bir maşa ile yaratıkları temizlediler yarayı salrdılar. Kızı uyardı tıp adamlarını,"Bu yarayı kesinlikle sarmayın.Hava alması lazım." dedi doktorlar diye " Olsun bir süre sarılı kalsın." dediler. "Bizim yapmamız gereken bir şey var mı? Pansuman vs gibi." "Hayır biz gerekeni yaptık!" dediler.

İki gün sonra dayanamadı sargıyı açtı kızı. Yara kurt kaynıyordu. babasını bir daha o ilgisiz insanların eline teslim etmeyecekti. Eczahaneye gitti. Oksijenli su aldı. Yarayı iyice temizledi. Bir cımbız aldı. Cımbızı Alkolle yaktı. Tekrar alkolle temizledi. Tek tek kutları topladı. Yarayı tekrar oksijenli su ile temizledi. Sarmadı açık bıraktı. Yara kurtlandı kızı temizledi, yara kurtlandı kızı temizledi ve en sonunda kurtların kökünü kuruttu.

O hala ayaşıyor. O hala kanser. Sırtında morfin bantları ile yaşıyor. Bir deri bir kemik halde yaşıyor. Sadece 33 kilo. Suratının sol tarafı hiç yok. Yanak yok, elmacık kemiği yok dişler meydanda iskelet gibi.Sağ tarafa yan yatılı ve sol açık olan yerden şırınga ile sıvı yiyecek enjekte edilerek yaşıyor. Bu sıcaklarda evde kapalı kalmasın diye bahçeye cibinlikli bir yatak yapıldı ve gece gündüz oarada yatıyor. Bir nebze daha rahat tabii. Kimse yanına gidemiyor. Kise yüzüne bakamıyor. Kimse görmek ve farkında olmak istemiyor. Sadece ve sadece kızı ilgileniyor. Korku filimlerinde bile rastlanmayacak bir surata sahip. Yara henüz beyne kadar ilerlememiş. Byne sıçrasa ölüm olayı gerçekleşecek zaten. Ama o yaşıyor. O birilerini görmek istese de , birileri bu ibret sahnesine tanık olmamak için O'nu görmek dahi istemiyor. Herkesten uzak , sadece kıznı görerek yaşıyor. Eğer buna yaşamak denirse. Biz hala kırılan tırnaklarımıza, alamadığımız lap-top lara, biz aldatan veya terk edip giden sevgililerimize, çocuklarımıza alamadığımız bisikletlere, işsizliklerimize ona , buna ,şuna hayıflanalım.
 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..