Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '06

 
Kategori
Eğitim
 

O la la Sicilya

Bu hafta sizlerle eğitim dışında bir şey paylaşarak geçenlerde harika 4 gün geçirdiğim Sicilya’dan bahsetmek istiyorum.

Herkes kar tatili yapıyor biz de yapalım, eğitimden değil harika Akdeniz ve Adriyatik kıyılarından bahsedelim istedim sizlerle. Haydi kahvenizi alın.Öncelikle söyleyeyim Sicilya’da öyle mafya falan beklemeyin hatta takım elbiseli sert bakışlı insanlar da yok sokakta. Mafyanın ilk kuruluş amacının insanlara yardım etmek olduğunu duyunca da bayağı şaşırıyor insan.

Oldukça modern bir şehir olan Palermo’dan başladı gezi. Sicilya’nın en büyük şehri ve aynı zamanda başkenti olan bu şehirde oldukça güzel bir katedral, tipik Avrupa meydanları ve taş yollar var. Sizi ortaçağ Avrupa’sının din ile modernleşme çabası arasında kalmış atmosferine götüren, bir dolu çıplak heykelin bulunduğu, birden bir ara sokakta karşınıza çıkan utanç meydanı insanı çok şaşırtıyor.
Yolculuğumuzun ilk gününde Arapça yazıların bulunduğu bir katedrali gezdikten sonra İtalyan otellerine nazaran daha iyi kalitede olan bir Palermo oteline yerleştik. Daha önceden İtalya, İspanya Akdeniz ülkelerine gitmiş olanlar bilirler bütün mağazalar, dükkanlar ve işyerleri saat 13.00- 16.00 arasında kapalıdır. Bunu duyanlar genelde ‘o zaman sabah çok erken açılıyordur’ diye düşünür ama ne yazık ki böyle değil. Akşamları da yine 19.00‘da bütün mağazalar ve işyerleri kapanır. Yani ne yaparsanız yapın, ne alacaksanız acele edin. Akşam dükkanlar kapandıktan sonra, neredeyse ortalıkta insan dahi bulmak zor. Birden bire sokaklar boşalıyor. Bir bakıyorsunuz dar sokaklarda hareket edebilmek ve trafikten kurtulmak adına alınan minik arabalar ve binlerce motosiklet sokaklara hücum etmiş.

Sicilya’da en fazla dikkatimi çeken şeylerden biri ise, kapıların, pencerelerin sıkı sıkıya kapalı, kalın perdelerin arkasında görünen cılız ışıklar onların da üstünde evde kimse yokmuş yılladır yaşanmıyormuş hissi veren ahşap panjurlardır. Görüntü açısından düzenli ve temiz bir görüntü ancak saat 7’den sonra bir bakıyorsunuz sokakta bir tek siz.
Bu arada Sicilya’ya gideceklerin mutlaka yanlarında İtalyanca sözlük bulundurmaları gerekiyor. Zira bol yıldızlı otellerin personeli bile çok az İngilizce biliyor. İtalya’da gidenler bir kez daha İtalyanca‘ya aşık olup bu dili öğrenmeye çalışırlar. Bunlardan biri olarak ben bu dört günde biraz İtalyanca öğrendim ancak ilerletmeye ve birkaç aryanın sözlerini ezberlemeye bir kez daha söz verdim kendi kendime.

Tipik Akdeniz sıcakkanlılığı burada da çıkıyor karşınıza. Yolda insanlara bir soru sormayı deneyin. Hemen sizin sorduğunuz İngilizce soruya inanılmaz bir yardım şevkiyle İtalyanca hızla konuşarak yanıt veriyorlar, tabi anlayana.

Sicilya’nın balıkçı kasabaları bir harika. Tur şirketleri buralara günü birlik turlar düzenliyorlar. Açıkçası, bu balıkçı kasabalarına giderken aklımda, acıklı İtalyanca şarkılar söyleyen kepli köylüler, tombul kadınlar gelmişti. Ancak bu balıkçı kasabası denilen yerlerin bizim Foça, Datça gibi yazlık yerler olduğunu görüyorsunuz. Bu temiz sayfiye yerleri, insanda bir daha gelmeye istek uyandırıyor.

Sicilya’nın restoranların meşhur olduğunu söylediler gitmeden. Harika pizza ve makarnalar var ki İtalya’da böylesi yok. Ancak İtalyan olduğunu herkesin bildiği Cappuccino orada ılık içiliyor, bu ilk hayal kırıklığı, bundan sonraki ise hiç tiramisunun olmaması. Harika tiramisular hayal ediyorsanız, Nişantaşı kafelerine bir uğrayın derim Sicilya yerine.

Birde Sicilya’da İtalya’da olduğu gibi oturulup kahve içilecek şık kafeler yok. Hatta kapalı alanlarda sigara içmek yasak. Restoranların önlerinde elinde sigara bekleşen insanları görürseniz bilin ki sigara içmek için yemeklerine ara verenlerdir. Laf aramızda bu iş benim çok hoşuma gitti. Yan masada gelen bir pof, gözlerinizi yakan bir duman yok ortada.

Suyun şaraptan pahalı olduğu bir memleket burası. Sicilya, İtalya şarapları karşısında kendine dünyada yer edinmeye çalışıyor. En son piyasaya çıkan Nero Davalo tüm İtalya’nın en iyilerinden olmaya aday.

Etna! Yaklaşık 3325 metrelik yüksekliğinin yıllar geçtikçe, Etna patladıkça değiştiğini duyunca çok şaşırmıştım. Şehirdeki günlük güneşlik havanın yerini Etna’ya çıktıkça kar kıyamet, buz gibi bir soğuk alıyor. Aslında çok değişik bir yer değil ancak Etna’yı görmüş olmanın, onun acıklı hikayelerini dinlemenin gizemi de başka.

Bütün restoranlar pizzacı. Bir gün öğlen pizza, akşam makarna yiyorsunuz. Ertesi gün öğlen makarna, akşam pizza. Bu böyle sürüp gidiyor. Etrafta hamburgerciler tavuk yemekleri yapan, sebze yapan yerler yok. Pizza şarap, makarna şarap. Ancak yediğim tüm pizza ve makarnaların tatlarının nefis olduğunu söylemeliyim.
İtalyanca öğrenmeye karar verenler için Sicilya’da pek alternatif yok ancak Roma, Floransa bunun için bulunmaz bir nimet. En azından birkaç hafta olsun bu ülkede bulunmak İtalyanca pratik yapmak için harika bir fırsat olabilir.

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı demeyin ikisini birden yapın,

Sevgiyle kalın
 
Toplam blog
: 35
: 5855
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

1970 doğumluyum, 4,5 yaşında ilkokula başladım ve 14 yaşında Üniversite sınavına girdim. KTÜ Sınıf Ö..