Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '08

 
Kategori
Kitap
 

O'nların sokakları, belki de sizin

O'nların sokakları, belki de sizin
 

kitap kapağı


‘Birbirine ulanan, kıvrılıp dönen, dümdüz ya da dimdik, denize ya da tepeye giden, daracık ya da gepgeniş, git git bitmez bir uzunlukta ya da çıkmaz; kedili köpekli, güneşli gölgeli, yağmurlu karlı, mevsimden mevsime renkten renge giren 100 sokak; 100 insan oluğu.’ *

Pazar dinlenceme kattığım en güzel şey bir demlik dolusu çayı içmektir ve tabi gazete okumak. Malumunuz geçen Pazar günü oldukça soğuktu ve dışarıya çıkmak çok zor geldi. Tabi ki gazete zevkimden de mahrum kalacaktım. Derken öncelerde aldığım ve ekine pek de göz atmadığım gazete gözüme çarptı. Kurcalarken gazeteyi, eki ‘beni oku’ dercesine bana baktı. Kitap incelemeli bir ek…

Çok değişkenli hayatta, akışımızı değiştirecek ne çok şey çıkıyor karşımıza. Bazen de var olduğunu çok önemsemediğimiz yer, kişi ve zamanlar hayatımızda büyük yerinin olduğunu anlıyoruz çok sonradan.

Son zamanlarda kendimi az kitap okumamdan dolayı çok eleştiriyordum. Bu nedenle ‘Kitap’ adlı ek ilgimi çekmişti. Önce sayfaları karıştırdım, baştan sona bir göz gezdirdim. ‘Nazım 106 Yaşında’ ve ‘Bir gün bir tren garında’ başlıklarına işaret koyduktan sonra bir kitap tanıtımı gözüme çarptı: ‘İstanbul Sokakları; 101 Yazardan 100 Sokak’. Kitabın önsözü ve kitapta geçen birkaç kelimeyle devam ediyorum: ‘Minyatür bir kent; her sokağında bir yazarın dönüp dolanıp düş kurduğu 100 sokaklı bir kentte, bir anı-kentte yaşatan bir kitap…’ *

Her bir yazar kendi hikayesinden, gençliğinden, çocukluğundan, işsiz kaldığı zamandan bahsederek sokağını anlatmış. Hatta ikisi birbirinden habersiz aynı sokağı anlatmış. Bir köşe yazısı edasında fakat betimlemeli, bazen bir anı edasında. Birisi kendi sokağını yaratırken, bazısı da kaybolup giden sokağına yakınmış.

Kitabın en güzel yanlarından birisi de 330 sayfada birbirinden farklı 101 yazarın kalemine tanık olabiliyorsunuz. 101 yazar ki; A’dan Z’ye sıra halinde. Acı olanı ki; uzunca geçen kitabı derleme süresince yazarlardan beş tanesinin vefat etmesi.

Adalet Ağaoğlu, Ece Temelkuran, Elif Şafak, Feridun Andaç, İnci Asena, Nasuh Mahruki, Tahsin Yücel, Tuna Kiremitçi ve onlarcasının sokakları sizi bazen eskilere bazen de anılarınıza götürüyor.

Her sokakta kendi sokağınızdan bir anı, bir renk, bir tat buluyorsunuz, unuttuğunuz. Belki bir ayrıntının kendi sokağınızda daha belirgin var olduğunu fark ediyor ve ‘Vay be hiç dikkat etmemiştim’ diyorsunuz.

Kitabın sonlarına yaklaşırken kendi sokağınızı nasıl anlatacağınıza dair bir taslak oluşmuş oluyor. Her sokakta, taslağınızdan birkaç satır silerken bazı satırlar da ekliyorsunuz. Bazen kendi sokağınızın hiç değişmemesinin ne kadar güzel bir kavram oluşunu fark ediyorsunuz. Kendi sokağınıza bütün bir hayatınızı sığdırıveriyorsunuz, kıskanarak…

Özellikle İstanbullular bu konuda şanslı, kendi sokaklarının ya da bir alt sokağın tasviri var ve belki betiminden oldukça etkilendiğiniz bir sokağı gezme, yazarın anlattığı havayı soluma şansları var.

İlkokul öğretmenini hatırlamak, bayramda şeker kapı kapı şeker toplamak, sokakta saklambaç oynamaya dalmak, komşu ziyaretlerine gitmek, mahalle günlerinde evden çıkmak zorunda kalmak, kedi kovalamak, eğlence için düğünü beklemek en çok özlediğiniz anılarınızsa ve her ‘keşke’niz yalnızlıkta yankılanıyorsa bence hiç durmayın.

Kitabın son sayfası size ayrılmış. Sizin de kendi sokağınızı en güzel şekilde yazacağınızdan hiç şüphem yok.

* Kitaptan alıntıdır.

 
Toplam blog
: 70
: 1093
Kayıt tarihi
: 27.01.08
 
 

Çok da eskilerde olmayan bir tarihte doğdu. Kulağına ismini fısıldadılar: İsmail. İsmini büyüyünc..