Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '18

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

O Zamanlar Hepimiz Milyarderdik...

O Zamanlar Hepimiz Milyarderdik...
 

Kamyonetiyle mahallemizin sokaklarında patates soğan satan  esnafımızın hoparlöründen anons sesi geliyor. Yaklaşık 14 yıl geçmiş, halen değiştirememiş rakamları. Hoş, böyle giderse değiştirmesine gerek de kalmayacak gibi… Enflasyon bu hızla devam ederse…

“Çok pahalı satıyorsun” dedim.

“Abey, manavda, pazarda kaça satıyolar biliyon mu da, pahalı diyon…” diyerek itiraz etti… “5 kilo patetiz 10 milyon, 5 kilo suvan 10 milyon” diye hoparlöründen anons etmeye devam ederken… Bir yandan da sorusunun cevabını istercesine yüzüme bakıyordu.

“Biliyorum tabi… hiçbir yerde patatesin, soğanın kilosu 2 milyon değil… “

“Kaçaymış?…”

“Her yerde 2 lira… sen satıyorsun 2 milyona…” dedim, güldü…

“Ya ağabey, ağız alışkanlığı…”

Aldım zerzevatımı, evimin kapısına yönelirken gülüyordum…

30 yıl önceydi. 871.000 lira sözleşme ücretiyle işe başlamıştım.

Birkaç ay sonra iyi bir de zam yapıldı, maaş çıktı 2 milyon liraya…

Paradan 6 sıfırın silindiği 2005 yılı başında, tam anımsamıyorum şimdi, 2 – 3 milyar lira filan gibi aylık alıyordum.

35 milyar TL’na satın aldığımız evimizi 10 yıl sonra 34 milyar 999 milyon 900 bin lira aşağısına satmıştım.

Yüz bin liraya...

Her yana 1 milyoncu dükkanlar açılmıştı.

Ne alırsan “1 milyon”!

Ve o günlerde cebimizdeki en küçük metal para olan 50.000 lirayla bugün araba alınabiliyor. Oysa o para o zamanlar bugünün “beş kuruşu” hükmündeydi.

Ne günlerdi…

Sebep, yüksek enflasyondu.

Bu “enflasyon” denen şey, öyle şu günlerde bizlere anlatıldığı gibi topyekûn mücadeleyle alt edilebilecek bişey değil.

Enflasyon bir ekonomi politikası aracıdır. Devletin finansman yollarından biridir. Vergi gibi, borçlanma gibi… bir şey.

Aslında vergidir bir nevi… Misalen devlet para basıp onunla daha önce borçlanmak için bankalara satmış olduğu hazine bonosunu geri alırsa aslında bankadan vergi almış gibi oluyor…

Para basarsan, yani tedavüldeki paranın miktarını artırırsan, fiyatları o oranda yükseltirsin.

Fiyat artışlarının sebebi budur.

Devletsen, istersen fiyatları istediğin seviyeye de indirirsin… 2005’te 6 sıfır atarak 1 milyonluk şeyin fiyatını 1 liraya indirdiğin gibi…

Emisyon hacmini artırdığın anda her şeyin fiyatı aynı oranda artar.

O anda, fiyatları emisyon hacmi oranından artan o her şeyden her kimin elinde, stokunda varsa, onların bir kaybı olmaz. Hatta kazançlı çıkarlar bu işten…

Ancak sabit gelirli olanların, yani ücretlilerin, emeklilerin… gelirleri aynı anda aynı oranda artmayacağı için, o kesimler emisyon hacmi artışı oranında gelir kaybına uğramış olurlar. Yani fakirleşirler.

Enflasyonun kötülüğü buradadır.

Gelir dağılımı eşitsizliğini artırır. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar.

Yücel Evren’in kulakları çınlasın… Onun tabiriyle ifade edeyim;

“Bitti…”

 

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..