Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '09

 
Kategori
Güncel
 

Obama'ya nasihat!

Obama'ya nasihat!
 

Güleç Obama geldi, Meclisimizde yaptığı konuşmada “1915’te yaşanan olayları gündeme getirmek lazım” buyurmuş.

Obama’nın ve bu konuyla uzak yakın hiçbir ilişkisi yokken birilerince bir şekilde içine çekilmiş Dünya yüzeyindeki sayısını kestiremeyeceğim insana anlatmayı beceremediğimiz bazı şeyler var.

Nedenleri vardır, olaylar olur, sonuçlar doğurur, sonuçlar başka şeylere neden olur, sonunda birileri ikna olur ya da katlanır, tarih sürer.

Bu olaylar her zaman hepimizin beğeneceği şekilde gelişmez ve sonuçlanmaz, ama bir şekilde sonuçlanır.

Ben eğer yakın geçmişi, Osmanlı Devleti açısından irdelersem şunları görürüm:

1800’ler boyunca üç kıtada dış düşmanlara karşı savaş (düşman kelimesi o zamanın konjonktürüne uygunluk anlamında), içerde, balkanlarda ve Orta Doğuda hemen her biri yüz binlerce diğer günahsız halkın canına mal olmuş ve sonuçta toprak kayıplarıyla ve devletin yıkılmasıyla sonuçlanmış kanlı milli ayaklanmalar.

Ayaklanma derken bu kelime kulaklarda aşinalık edinmiş bir kelimedir, “miting” gibi, bir araya gelip “horon tepmek” şeklinde algılanmasın. Bu ayaklanmaların her biri binlerce suçsuz fidanı ne olduğunu anlamadan mezara gönderen, on binlerce yuvayı yok eden, milyonları sahip olduğu her şeyini terk ettirip yerinden yurdundan eden türden olaylardır.

Osmanlı Devletinde 1800’lerden başlayarak tüm ayaklanmalar hep türeyen devletçikler ve toprak kayıpları ile sonuçlanmıştır

Biri hariç: Ermeni ayaklanması

Osmanlı Devleti, sadece Ermeni ayaklanmasını üzerinde oluştuğu toprakları kaybetmeden atlatmıştır.

Nedeni ise basit: Ermenilerin talep ettiği topraklar, Türk ulusunun da vatanı olmuş ve başka gidecek yeri kalmadığı topraklardır.

Bu nedenle Yunanların, Bulgarların, Sırpların, Arapların uyguladığı model Ermeniler için işlemedi.

Başaramadılar, bu kadar basit.

Ama o defter dürüldü.

Anlaşmalarla dürüldü ve masadan kalktı.

Avrupa Nazilerin Yahudi katliamını yaşamasaydı bir daha hiç masaya gelmeyecekti.

İkinci Dünya Savaşından sonra Yahudiler için oluşan acıma ve sempati rüzgârı ile kendi yelkenlerini de şişirmek isteyen Ermeniler bu konuya önce diplomat cinayetleri ve terör eylemleri ile dikkat çekmeye çalıştı, şimdi de sempati ve çıkar birliği kurabildiği her ülkede meclislerden yasalar geçirerek Türkiye’yi mahkûm ettirmek şeklinde bir strateji uyguluyor.

Güleç Obama ise “bu konuları görüşün” diyor.

Sayın President, Ermeniler o savaşı kaybetti, üzerinden savaş sonuçları ile ilgili iki anlaşma (Gümrü ve Erivan anlaşmaları) geçti, neyin görüşmesini yapacağız?

Ne istediğinizin farkında mısınız?

“Hani yüz – yüzeli yıl önce bazı ayaklanmalar olmuştu da, hepsinde toprak kaybedip, birinde toprak kaybetmemiştiniz, şimdi onu da verin ya da karşılığını ödeyin”.

Savaş sonucu yapılan anlaşmaları tanımamak, savaşı devam ettirmektir, “ilan-ı harp”tir, farkında mısınız?

Bu topraklar Ermenilerin de yurduydu, ama Mora yarım adası gibi veya Arap yarım adası gibisinden değil. Burası bizim de yurdumuzdu. İsyancı Ermeniler bu gerçeği görselerdi, zamanın modasına uyup Anadolu’da bağımsız yurt peşinde koşmaz, belki de Türklerle iç içe yaşayabilecek bir model oluşturabilirlerdi. Araya kan ve düşmanlıklar girmese bu olabilirdi. Bence de çok güzel olurdu.

Ama artık tren kaçtı.

Sayın President, lütfen tarihi düşmanlıkları kaşımayın, bunu yapmak isteyenlerin de oyununa gelmeyin.

Bunun ne Ermenilere ne Türklere bir faydası var.

ABD çıkarlarına ne kadar uyar, onun muhasebesini bu açıdan ben pek yapamam, sizin bileceğiniz iş.

Bu konudaki daha önceki blogum: 1915’te ne oldu?

 
Toplam blog
: 130
: 2132
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İnsanın kendini anlatması zor, gereksiz de! Yaptığı işlere bakmak yeter, ne gerek var fazla i..