- Kategori
- Şiir
Obelisk
bi akşam otuz kurşunla Ömer'i aldılar
hardaşım
buz gibi aktı sokaklardan sorgusuz
kollarına girdi üçü beşi
kardeşleri yoktu
sızıları yoktu
dalları zeytin
besmeleyi çektiler
gelmek istemedi
yandım diyesi
kimin derdine düşsek
hanginin çayından geçsek
salınıp salınıp gelir dağılmış gök yüzü
oysa çoktan verilmiş kurtuluş savaşı
eksilmiş hanelerden çınarların hışırdayan sesi
ay vursa gölgeye düşecek kimsesi kalmamış duvarların
çok eskilerden bi ağlamak belki
görkemiyle gözyaşına değecek
bi Kızılırmak aksa katsa karıştırsa önüne
sofrayı kirletenleri insan elleriyle
böldükleri ekmeğin hakkı için
çuvalların
ve kutuların ekinden çok palazlandığı
yalım yalım bayrakların alalandığı
açlandığı
türkülerin harmanlara dayandığı
dehşet sabırla gözgöze gelip öfkeyle
hasbinallah
hele çalımına kuşların
kursağında börtü böcek
temmuzuna hele
yüreğimi emanet
geldikçe aklıma
ağnayasım gelir
gelir de gitmez
geceleri kıpkızıl kan çanağı
sana ne yetmez
sanane yetmez
boylu boyunca kıyılmış sardunya
pencereler sebil kalmış kuşlara
ey allah
ey allah
işimizden aşımızdan geçtik dümdüz
konumuzdan komşumuzdan ahsız
gecemizin lacisine yıldız buladık
tel tel yolduk saçlarımızdan
karatahtalardan söktük adımızı
alnımıza yamadık
dayadık ağzımıza sus diye
kırbadan acı suyu
kavrulduk yağmur diye
indik pınara
pınarın başında
kımıldamaz taş