Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '11

 
Kategori
Magazin
 

Obezite = zihinsel kölelik sistemi - 2100 yılı obezite

Obezite = zihinsel kölelik sistemi -  2100 yılı obezite
 

Siz, hiç geçmişe değil de; ‘geçmişi yaşamışlığın’ resimlerini tekrar görür gibi net şekilde, geleceğe daldınız mı?

Gerçek anlamda obezite, bugünki bakış açısı ile yansıtıldığı gibi: vücutta aşırı yağ birikmesi sonucu değildir! Sonuçlar tanım olmamalıdır! Asıl gerçeği öğrenmek isterseniz farklı vizyon ile bu kitap size rehber olacaktır.

GİRİŞ

İnsanlar, Kilo psikolojisi dolayısı ile iç dünyalarında yaşadıkları fırtına sonrası; üzerlerinden bir UFO geçmiş gibi, derin bir uykudan uyandıktan ve çok ama çok yüksek ‘insani ve varlık değerleri’ kayıpları verdikten sonra, yeniden uyanma süreçlerinde şu vahim tablo ile karşılaşacaklardır.  Dünya vatandaşlarının %98’nin obez ve morbid obez olduğunda;  başlarını, arta kalan okyanus’un artık eskisi kadar soğuk olmayan sularına sokup çıkardıklarında, biraz mahcup ama artık tüm gerçekleri zoraki görebilen bilim kurulları oluşturacak ve 2000’li yılların faciası olduğuna kani bir şekilde, Obezite’yi 100 yıl sonra şöyle tanımlayacaklar:

100 yıl sonra OBEZİTE

OBEZİTE’’ideolojilerin çökmeye yüz tuttuğu, globalleşme tuzağı içerisinde sinsice yerleştirilmiş ve bunun uzantısında kontrolsüz hırslarla, “Gıda ve Farma’’ sektörünün sistem içerisinde ‘umut tacirliği’ ve ekonomik vaatler ile süreç içerisinde bilinçli, planlı; ‘insan’ı fizyolojisi ile, psikolojisi ile, sosyal varlığı ile tüm değerlerini ele geçirme, el koyma planıdır. Zihinsel Kölelik düzeninin ilk başlangıç noktası Obezite’dir..

 

Buna eğitim sistemi de, sağlık sistemi de, ekonomik sistem de kendi kuralları içinde yaptırım ve kişilik bilincine aykırı dayatmalarla, kişilere yön verilmiş ve yetkilendirilmiş (Dr.- Prof.) kişiler tarafından farkında olmadan bu amaca yönelik hizmet etmeleri üzere de sistem kuralları şekillendirilmiştir. Yerel ve global belli ‘birbirlerini seçmişler’in; ekonomileri ve doyumsuzluklarına paralel, daha güçlü olma hırsları ve özellikle egoları şişerken, zamanla insanlarının bedenleri şişirilmiştir. Dünyaları küçültülmüştür.

Az yada çok kilo psikolojisi yaşayan insanlar; 3-5 başarısız denemeden sonra “bende başarabilirim” inançları ellerinden alınmış, her şeyi denedim ama başaramadım düşüncesi sonrası ‘zihinsel  kölelik’ içinde, artık hiçbir şey sorgulamadan, her duydukları zayıflama söyleminin peşinde koçarak yani ‘kandırılma bağımlılığı’ yaşayarak, kendi insani değerlerini yaşamak yerine, sürekli bir kurtarıcı peşinde maddi manevi büyük yıkımlara uğratılmıştır. ‘İLK ZAMANLAR BİLİNÇLİ OLMASA DA’, SONRASINDA gerek katkı maddeleri, gerek bağımlılık yaratan ürün ve içeriklerle ve gerekse yoğun bilgi kirliliği ile büyük bir organizasyonun yansımasıdır OBEZİTE.

Bu, modern köleliğin ve şekil değiştirse de, maalesef uygar-ilkellik olarak tanımlanabilecek kavramın, hükmünü sürdüğü ve bunu içlerinde barındırma meraklısı insanların hizmetleriyle desteklediği akıntıyla  beslenmiştir.

Oldurulan (bilimsel diye dayatılan) her şeyin, bir doğal akış içerisinde görüntü kazanabilmesi için de, bir takım kendi hizmet insanlarına, payeler, titri ve akademik kariyerler lütfedilmiştir.

Aşağıda, o dönemlere (2000-2011) ait hiç değiştirilmeden, tarihleri ve içerikleri ile birlikte başlıklar aktarılmaktadır.

En dikkate değer yaklaşımlardan biri olarak, sıra dışı yaklaşımları ile; konumuna ve sistemin yaptırımlarına karşın, bugün (2100 yılı) üzerinde durduğumuz çözüm önerileri ile birebir örtüşen açıklamalar yapan ve obezite ile mücadelesini, sosyal bir oluşum olan ‘dernek’ (OMDER) adı altında, ekibi ve bilinçlendirdiği küçük bir azınlık ile Gelişerek Değişimini yaşayarak, kendi farkını yaratan Halil KARGULU da yer almaktadır.

Konu ile ilgili yalnızca 100 yıl önce 2000’li yıllarda sadece 2005-2011- yılları  içerisinde, obezite’de çözüme yönelik yansıtılan haberler ve yaklaşımlar bir kısmı şöyledir:     

19.01.2006  -‘Zayıflatan Mucize İlaç geliyor.’

10.07.2006 – ‘Vücudun Şifresi Kitabı’ çıktı!

05.07.2009 –‘Fareleri Zayıflatan Mucize İlaç’

15.09.2009 –‘Tıpta devrim olarak nitelendirilebilecek 6 mucize’.. ‘Çağımızın hastalıklarından obeziteye ise; kilo almaya neden olan genleri durduracak bir enjeksiyon’ ile çare bulunması hedefleniyor. Bu alandaki çalışmaların 2010’da tamamlanması bekleniyor’.

20.07.2010  -‘Obezite ile Mücadele’de Mucize İlaç, 3 Yıl sonra’

16.12.2010 –‘Şişmanlık Genini bulan Türk Prof.,Ödüle Doymuyor’

20.01.2011 –‘Bir Haftada Zayıflatan Mucize İlaç, Obezitenin 10 Yılı mı Kaldı?”

20.01.2011 –‘ “Şişmanlığın da çaresi bulundu”

22.01.2011. “Obezitenin ilacı Türk bilim insanında”-

 - 2012-       - ‘HK. İdeal Kilo İçin Gelişerek Değişim Serisi Kitapları’ çıktı

                   vs… Bilgisayar Sisteminde Kayıtlı, benzer haberlerden yüzlerce çoğaltabilirsiniz…

2100 yılında geçmişe dönerek, 100 yıl önce çıkan haberlerdeki mucizevi çözüm manşetleri tekrar hatırlandığın da, insanlığımızdan utanacağız! dünya nüfusunun %100 yakınının obez olduğu gerçeği ile karşı karşıya gelmiş bilim insanları, o yıllarda (günümüzde) halkın nasıl kandırıldığını, insanların nasıl oyalandığını, umut tacirliği yaparak, beklenti içine giren insanların nasıl tüketildiğini sorgulayacaklar. Geçmişte ne kadar çok mucizeler dağıttıklarını, gazete ve televizyon manşetlerini gerçekten ve çözümden uzak haberlerle ne kadar çok doldurulduğunuzu artık kabul ederek yeni bir sayfa açacaklar.

Tüm bu deneyimler sonrası farklı vizyonlarla yeniden oluşturulan BİLİM KURULLARINDA artık mucizeler dağıtmak yerine Halil Kargulu’nun 100 yıl önce ortaya koyduğu GELİŞEREK DEĞİŞİM MODELİ kapsamında SAĞLIKLI ZAYIFLAMA ÇEMBERİ sunumu, tüm insanlık için yeni bir rehber olacaktır. Ayrıca Obezite için net bir tanım geliştirecekler…

“OBEZİTE bir hastalık değildir! Geçmişte zihinsel kölelik sistemi olarak kullanılan OBEZİTE toplumsal CEHALETİN ta kendisidir.” denilerek; köleleşmiş zihinleri özgürleştirmek için Eğitim ve Sağlık politikaları baştan sona yeniden planlanacaktır.

Obezite tüm hastalıkların ANASIDIR. Her türlü hastalığa davetiye çıkartır. Öyle bir bağımlılık düzenidir ki, uyuşturucudan ve kanserden kat kat tehlikelidir. 100 yıl sonra bu gerçekler her türlü bilimsel veri ile ispat edilerek, tartışma zemine bile yer vermeyecek gerçeklerle ortaya konacağı için, Obezlere “ŞİŞKO” demeyi marifet sayanlar bile gıkını çıkartamayacaktır. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde geçmişte yapılan hataların bedeli, kendi torunlarından çıkacak,  MORBİD OBEZ olan 100 yıl önceki siyasilerin torunları, çok ağır bir şekilde bu bedeli atalarının yerine ödeyeceklerdir.

2010’lu yıllarda bilim diye dayatılan saçmalıklar dolayısı ile yaratılmışların en mükemmeli olan insana yeteri kadar değer verilmeyerek, çözümü sürekli dışarıda aramanın sonucudur OBEZİTE… o yıllarda eğitim öğrenim ve sağlık sistemi en büyük engelleridir. Bir gün aynı tornadan çıkmış inanların “öğrendiklerim en büyük engelimdir” diye kendi gerçeğini kabul ettiklerinde Obezite=CEHALETTİR. gerçeği yanlış ifade edilmiş olmayacaktır.

  Günümüzde ise  OMDER Kurucu Başkanı Halil KARGULU’ nun yorumu çok açık;

’’ Yukarıdaki başlıklar gibi, SON 10 Yılı aşkın bir süredir, gazete manşetlerini süsleyen ve ihtiyacı olan milyonlarca insana duymak istediklerini dile getirerek, UMUT tacirliği yapan o kadar çok prof. ve farklı titri’ye  sahip uzman var ki kelimeler kifayetsiz kalıyor...  Şişmanlığın çözümü için mucizeler vaat eden ve insanların umudunu çalarak kendi potansiyellerini açığa çıkarmasını engelleyen sözde Prof. diye geçinenlere selam olsun… 

Bu şartlatanlıklarla devletten büyük fonlar almayı başarmış,  tüm iyi niyetleri suiistimal eden bilim insanlarına ya da sözüm ona bilim şartlatanlarına bu kitap hediyem olsun...

Bu denli vizyonsuz, çapsız, ufuksuz  ve çözümsüzlükler üretmede tutarlı çalışmalara imza atarak övünen bir profesör olmaktansa, ismimin başında her hangi bir “titri” olmadan, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hürsade bir  HALİL KARGULU olmayı binlerce kez tercih ederim.’’  

Sizler  “Fareleri Zayıflatan Mucize İlaç”  başlığı gibi farelerden %100 sonuç alabilirsiniz,  genleri ile oynar, istediğiniz şekle, kalıba o hayvanları getirebilirsiniz.  Evet siz ancak fareleri- kafes hayvanlarını kontrol edebilir ve hatta istediğiniz gibi şişirip istediğiniz gibi indirebilirsiniz. Ama unutmayın ki İnsanı; makine gibi ruhsuz, milyarlarca hücreli bir biyolojik eşya yığını gibi görerek, farelerden aldığınız sonuçları bekleyemez ve bu tür yaklaşımlarla asla zayıflatamazsınız.  Bu İMKANSIZDIR!

İnsana hiç bir kutsiyet atfetmeyip, çevre ve psikolojik etkenlerle, örf adet ve dayatılan alışkanlıklara oluşan “özgür iradesini” görmezden gelemezsiniz. Modern tıbbın somut verilerinin dışında %95 göz zevki, damak tadı, örf adet ve alışkanlıklar, stres, kalorili düşünceler, ruhsal, duygusal ve manevi açlık gibi, zihinsel, psikolojik  ve çevre etkisi ile ortaya çıkan yapay açlık hissinin durdurulamaz baskısı sonucu şişen bedenleri;

-‘Hapı Yut Zayıfla’tarzı mucize ilaçlarınız ile indiremezsiniz! 

Sizler ancak, son alınan gıdaların kimyasal içerikleri etkisi ile; yedikçe acıkan, acıktıkça yiyen bir kısır döngü içinde, bağımlılık yaratan davranışlarla, her geçen gün şişmemize neden olmaktasınız

Lütfen, daha fazla kafa karıştıracak açıklamalarınız ile çözüme gölge etmeyin yeter. Sizlerden  başka ihsan istemiyoruz!.." 

Sağlıklı Yaşam ve Zayıflama bütününü gösteren bu kitap, sizlerin yüzünde patlayacak bir tokat gibi ses getireceğine inanıyor ve zihinleri köleleştirdiğiniz bu düzenden bir an önce kurtularak; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetişmesi için, 1250  kilolu ve obez kişinin bilinçaltında yaşadığı her türlü ayrıntıyı, tüm detayları ile analiz ederek, ortaya çıkan çok yönlü verileri ve genel sonucu bu kitap sayesinde sizlerle paylaşıyorum…’’

-geçmiş, zamanın şimdilere yenilgisidir. ‘şimdi’ yaşanan tek gerçek ise,

 gelecek şimdilere gebe! demiş Alim.

Siz hiç geleceğe daldınız mı? Olgunca, yaratılışınıza sadakatle, sorumluluklarınızla ve yüreğinizle...

Halil KARGULU

 

 
Toplam blog
: 11
: 1588
Kayıt tarihi
: 19.12.11
 
 

Halil KARGULU Kimdir? 1976 Ankara doğumlu Kargulu,  Üstün Performans Uzmanı ve Dünyanın en hı..