Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '16

 
Kategori
Futbol
 

Obradoviç ve Pereira

Dışarıdan bakıldığında Fenerbahçe’nin 13 maç sonra kaybetmesini bir “iş kazası” olarak nielendirebilirsiniz; fakat daha yakından bakıldığında durum öyle değil.

Fenerbahçe’nin, ekstra savunmaya dönük anlayışıyla, herhangi bir gol planı olmadığı ve kazandığı maçları hep “bir şekilde” kazandığına dair ifadeler bu köşenin yabancısı olmayanlara çok tanıdık gelecektir. Bugün söz konusu risk gerçekleşti. İşte bu nedenle Antalyaspor hezimeti kaza değil.

Galatasaray’ın bir döneme olumsuz anlamda damga vurmuş bir ortasaha üçlüsü vardı: Barış Özbek, Ayhan Akman ve Mustafa Sarp. Bu üçlü gerek savunma gerekse hücum başarısızlıkları nedeniyle sarı kırmızılı taraftarlara tabiri caizse “illallah” dedirtmişti.

Bugün Pereira, Fenerbahçe’nin merkezini anlaşılmaz bir ısrarla Topal, DeSouza ve Ozan şeklinde yapmakla hem bu iyi oyunculara hem de takıma zarar veriyor.

Yanlış anlaşılmasın, bu üç oyuncu ligin en iyi ilk beş savunmaya dönük orta saha oyuncuları arasında fakat üçü de aynı ve artık çok yoruldular. Kaldı ki bu üçlünün toplam gol sayısı bir elin parmaklarını dahi geçmiyor. Asistleri veya oyun kurma özellikleri hak getire. Durum bu olunca Fenerbahçe çok zor gol atıor, geriye düşülen maçı çevirmek ise neredeyse imkânsızlaşıyor.

Savunmak, önceliğiniz olabilir; ne zaman ki yapabileceğiniz en iyi plan buysa. Fenerbahçe’nin kadrosu bugüne kadar oynadığı savunma futbolundan daha iyisini hücum futboluyla da oynar(dı). Kadrosunda RVP, Fernandao, Nani, Markoviç, Alper, Volkan Şen, Caner, Gökhan Gönül, Şener, Hasan Ali ve Diego olan bir takımın hücum futbolu oynayamayacağını iddia etmek her şeyden önce ayıp olur. Fakat Portekizli teknik adam her şeye rağmen ve hem kötü futbol hem de riskli galibiyetler pahasına yukarıda sayılan birçok oyuncuyu yedek bırakarak 8 savunma oyunculu bir sistemde ısrarcı. Bu sistemin en can alıcı noktası da Topal, DeSouza ve Ozan üçlüsü.

Futbol için kilit sorulardan biri şu: gol atmak mı zor, yoksa yememek mi? Buna herkes gerekçeleriyle birlikte farklı yanıtlar verebilir. Fakat benim görüşüm mümkünse planın gol atmak üzerine kurulup gol yememe becerisini de kazanmaya çalışmanın daha doğru olduğu yönünde. Çünkü futbolda golü en ufak bir dalgınlıkta kalenizde görebilirsiniz veya bir duran toptan, karambolden. İyi bir hücum planınız da yoksa o maçı kazanmanız çok zor olur. Fakat eğer nasıl gol atacağınızı biliyorsanız, yediğiniz goller sizi o kadar da zor duruma sokmayacaktır. Kaldı ki bu anlayış oyunun görsel boyutunu da geliştirip futbola olan ilgiyi pozitif etkiler.

Velhasıl, Fenerbahçe’nin toparlanması için Topal, DeSouza ve Ozan üçlüsünün azalarak kaybolması, takımda merkezi orta saha rolünü üstlenen Diego’nun her maç onaması ve RvP’nin hiç tartışmasız kadronun değişmez elemanı olması gerek.

Son söz: sarı lacivertlilerin hem futbol hem de basketbol takımları kendi liglerinde lider. Fakat ne gariptir ki bu takımlardan birinin hocası göklere çıkarılıp, tüm başarı ona mal edilirken diğeri için hâlâ çok farklı yorumlar yapılıyor. Sizce bu durumun nedeni nedir?

can.nizamoglu@gmail.com

 

    

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..