Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Oda sıcaklığında saklanacaklar ...!

Oda sıcaklığında saklanacaklar ...!
 

Bir parça huzur içinde, onu özenle büyütmek yerine gece vakti, içim içim... Söyle, içinde gümbürdeyen ne?

- "Ölü olarak ele geçiriliyor en sıcak insan sözleri

ve hüznüm bir kamu morgunda işe başladı."

Aman ne güzel. Yok mu başka derdin. Nerden gelip buldu seni "hüzünbaz" şairin o cümlesi? Hep sen değil miydin o kitapta koştura koştura mutlu sona ulaşmak isteyen?

Şiir, şarkı, kitap... neyse ne. Boşver de, gel bakalım. Aç şu kırk kilit vurduğun sandıkları. "Ölü ele geçirilen hüzünler" ayaklandı. Tavanarasına gitme zamanı.. .Yüzlerine bakmayı ihmal ettin, tozlandılar. Sonu gelmeyen anılarını canlandır. Yazıların, resimlerin, mektupların, atm(a)adığın ne çok şey... Biraz üzerinde gezsin bakışların.

İşte böyle bir monolog benle öteki ben arasında... O sebepten buldum kendimi tavanarasında. Kendi kişisel tarihimizin ayak izlerini taşıyan şeyler, başkalarının gözünde sıradan bir nesneden öteye gitmeyip gülerek geçiştirilirken, bilmezler nasıl da zor atlanmıştır kimi yıllardan, anlardan. Kazara o değerli yaşam adacıklarını paylaşma gafletinde bulunduğunuzda üstünüzde hesaplanamayan ağırlığını bilemeden, düşünemeden anılarınızın üstünde sereserpe dolaşır verip veriştirebilirler. Bu riski yaşamayı içiniz elvermediğinden en iyisi dursun kimsenin ulaşmayacağı (bazen sizin bile) biryerlerde.

Ne zamana kadar? Bir kutuda, bir sandıkta, bir odada saklı anılar ancak vicdanınız, iyi yürekli hafızanız kadar yaşarlar. Elle tutulacak, gözle görülecek -hele bazıları- gülümsenecek hale belki köprünün altından çok zaman geçtikten sonra gelecekler. Ama o vakitten önce yakalanırlarsa, vay hallerine. İşte o zaman, buruşturulup, yakılıp, yırtılıp, kırılabilirler. Öyle bir andır ki yaratıcılığınıza, çektiğiniz acıya göre imha etme şekilleriniz de değişkenlik gösterir ve hiçkimse sizi bunu yapmaktan alıkoyamayabilir. Tıkıştırmışsın dipsiz köşelere. Bir an gözün kararır, sözde kurtulmak için yüklerinden ve alabildiğine hafiflemek adına yabancılaşır tanımadan hepsini katledersin.

Sonra... Tırnak kesilince bile parmakların yoklayıp ararken bir tırnaklık eksikliği, özellikle de sevda yanığı, resimleri, mektupları... insan nasıl aramazki ...

Kâh tökezlemiş, kâh düşmüş bir karanlık bir ışıklı yollara sapmış, ağlamış, gülmüş, hüzünlenmiş, gezmiş tozunu atmış bir anın içine dolan sayılmayacak kadar çok hissedişi dondurduğun ayrıntılardan oluşan yaşamına geriye dönüp bakamamak... Ne kötü..! Hafızasını yitirmiş gibi.

Ne olursa olsun. Anılara iyi bakmalı! Karanlık, rutubetli, soğuk yerlerden çekip oda sıcaklığında saklamalı. Ve gözün karardığında hatıraları değil; kendini çekip çıkarmalı tavanarasından.

 
Toplam blog
: 80
: 1644
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

..