Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '11

 
Kategori
Haber
 

Odatv'ye ergenekon baskını...

Odatv'ye ergenekon baskını...
 

Odatv imtiyaz sahibi Soner Yalçın


İnternet yayıncılığında muhalif duruşu, ergenekon, balyoz vb.dava süreçleri ile ilgili yaptığı ses getiren yayınlar ile öne çıkan Odatv’ye 14 Şubat sabah saat 06.00’da Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün emriyle İmtiyaz Sahibi Soner Yalçın ile Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve Oda Tv Editörü Ayhan Bozkurt’un evlerine baskın yapıldı. “Ergenekon terör örgütü üyeliği” ve “halkı kin ve düşmanlığı tahrik etmek” suçlaması ile arama yapıldı.

Soner Yalçın’ın evinde yapılan aramaların tamamlanmasının ardından Yalçın hakkında gözaltı işlemi yapıldı. Polislerin nezaretinde araca bindirilen Yalçın, aramaları izleyen gazetecilere el salladı. Evden çıkarılan bir çuval dolusu belge de Yalçın’ın bindirildiği aracın bagajına konuldu. Yalçın’ın evden çıkarılması sırasında çevrede yoğun güvenlik önlemi alındı. Soner Yalçın’ın yanı sıra odatv.com isimli internet sitesinin üç yöneticisi de evlerinde yapılan aramaların ardından Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçlamasıyla gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Odatv akşam saatlerinde yapılan arama ve gözaltıların gerekçesini Sait Çakır imzalı haber okurlarına duyurdu. “Ergenekon ve Balyoz davalarında kullanılan delillerin gerçek olmadığına ilişkin haberlerin giderek çoğalması, bu davaların kamuoyu nezdindeki inandırıcılığına büyük darbe vurmuştu. Tutuklu Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna “sehven” yapılan yüklemeler, emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın Balyoz Davası’nda kullanılan delillerin çürük olduğuna dair açıklamaları gündemde büyük yer işgal etmişti.

Oda Tv, başta Gölcük Donanması’ndaki aramalar olmak üzere, son dönemde bu davalarda cemaatin ve polisin “delil ürettiğine” dair birçok haber yapmış ve bu davaların hukuki anlamda meşruiyetinin kalmadığına işaret etmişti. Balyoz Davası’nda 163 askere yönelik tutuklama kararının çıkması ve bu davalarda süre giden hukuksuzlukları açığa çıkaran Oda Tv’nin basılıp yöneticilerinin gözaltına alınması, hukuki anlamda mantığı çökmüş bu davaların devam ettirilmesini isteyenlerin cevabıdır.”(Odatv.Sait Çakır)

HUKUK YOK, FAŞİZM VAR!” başlıklı Mehmet Ali Güler’in değerlendirmesinde okur vicdanına hesap vermeye davet ediliyor.

“Ergenekon tertibinin en başından beri değişmeyen tek bir hedefi var: ABD’nin bölgesel planlarına direnecek kuvvetleri tasfiye etmek! AKP ve Cemaat de, tertibin sahibi değil, ABD adına uygulayıcılarıdır!

Odatv yöneticileri, “Ergenekon Terör Örgütü” üyesi olmakla suçlanıyorlar! Çünkü Odatv büyüdü, önemli bir kuvvet oldu!

Tertibin uygulayıcılarından, “hukukçuluk” oynayan doğal müttefiklerine kadar tüm kesimlere sesleniyoruz buradan: Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Ayhan Bozkurt, yeni mi üye oldu bu örgüte? Bu isimler, üç yıldır soruşturması süren bir örgüte, sonradan üye olacak kadar akılsızlar mı sizce? Hayır şimdi değil, en başından beri üyeyseler eğer, buysa iddianız, şimdiye kadar neden beklediniz evlerini basmak ve gözaltına almak için?

Kimse kendini kandırmasın. En basit mantık bile, ortada bir örgüt olmadığını, tam tersine, Türkiye’nin ABD karşıtı olan, sağdan sola tüm kesimlerine tertip uygulandığını çırılçıplak göstermektedir! Dahası yaşananlar artık faşizmdir!

Bugüne kadar, “suçları yoksa zaten serbest kalırlar”, “hukuk her şeyi çözer”, “hukuka güvenmek zorundayız” diyerek kendini kandıran (!) ama bu tavırlarıyla tertibe “doğal müttefik” olanlara sesleniyoruz özellikle: Böyle giderseniz, bir gün sıra size de gelecek!

Tarihten de mi ders çıkarmıyorsunuz hiç? Alman Rahip Martin Nemoer’i de mi duymadınız hiç?

“Almanya’da önce komünistleri yok etmek için geldiler. Ses çıkarmadım çünkü komünist değildim. Sonra Yahudileri yok etmeye geldiler. Ve yine ses çıkarmadım. Çünkü Yahudi değildim. Adından sendikacıları yok etmeye geldiler. Ve ses çıkarmadım, çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikleri yok etmeye geldiler. Ve yine ses çıkarmadım. Çünkü ben bir Protestan’dım. Sonra beni yok etmeye geldiler. Ve o an geldiğinde… geriye sesimi duyacak kimse kalmamıştı…” diyen Alman Rahip hiç mi bir şey ifade etmiyor sizin için?

Sizce yaşadığımız şu günler, 1933 Almanya’sına hiç mi benzemiyor?

Sıra ona, şuna, buna, son olarak da sana gelmeden, açmayacak mısın gözlerini?

Cevap ver…

Vicdanına, yarınına, geleceğine hesap ver!”

GÖZALTILARIN NEDENİ TV KURMA ÇALIŞMALARI MI?

Soner Yalçın’ın avukatı Feza Yalçın Odatv’ye yaptığı açıklamada, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra emniyete götürülmek üzere gözaltına alındığını belirtti. Feza Yalçın şu açıklamalarda bulundu:

“Soner Bey kendisinin tv kanalı kurma çalışmaları sebebiyle gözaltına alınmış olabileceği kanısında. Evde kitap yazarken tuttuğu notları, birçok kitabı, cd’yi ve şu an içerde bulunan Ergenekon sanıklarının kendisine imzalayarak hediye ettikleri kitaplara el koydular .”

Odatv’ye yönelik operasyonu başlattığı iddia edilen haber ve videolar.

Odatv’ye yapılan baskını sert bir şekilde eleştiren Radikal gazetesi yazarı Cüneyt Özdemir herkesin başının belada dediği yazısında fikir özgürlüğünün yok olduğuna dikkat çekti.Özdemir,”Bir gazeteciyi yaptığı haberlerden dolayı beğenmiyorsanız demokratik bir ülkede izleyeceğiniz yol bellidir: Mahkemeye gidip dava açarsınız. Eğer dava açmayıp evine, işyerine baskın yapıyorsanız zannetmeyin ki başı belada olan bir tek o gazetecidir.
Çok daha tehlikelisi, bir ülkede böyle bir algının ve korkunun doğmuş olmasıdır. Zira iletişim bilimi için gerçek tektir ve ‘algı gerçektir’.
Bu ülkede gerçekten basın özgürlüğü diye bir şey varsa gazeteciye gazeteci olarak davranılır. Her muhalif gazeteciyi tutuklamaya kalkarsanız o ülkedeki rejimin adı demokrasi değil başka bir şeydir. Bugün görüşleriniz taban tabana zıt olsa da yıllardır konuşmasanız da hatta aranızda hiç hazzetmeyen olsa da gazetecilerin özgürlüğü bir toplumun fikir özgürlüğünün ufkudur.
Ve görünen o ki ufukta güneş batıyor.”

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..