Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '15

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Ödüllü Şefin lezzetleriyle çıktığım Gastronomik yolculuğumdan...

Ödüllü Şefin lezzetleriyle çıktığım Gastronomik yolculuğumdan...
 

Eveeeet. Nerede kalmıştık? Size objektif önerilerde bulunmak amacıyla başlattığım ve hotel konaklama deneyimlerime yer verdiğim yazılarımdan birinde, Hilton İstanbul Bomonti'den bahsediyordum. Bir önceki yazımdan hatırlarsanız en son otelin içinde, beni yalnız bıraksalar anında keyifle kaybolacağım kadar büyük bir alanda yer alan Spa bölümünde kalmıştık.

Valla bu otele illa konaklamak için gitmek şart değil, dışarıdan da, sırf bu Spa keyfini yaşamak için bile ara ara gidilir bence. Artık anneler gününü bahane eder, sizi 9 ay karnında taşımış, yememiş yedirmiş, içmemiş içirmiş anneciğinize mi bir jest yaparınız, ailenizin direği, yıllardır her gün eve elleri-kolları dolu dolu gelmiş babacığınızın ağrıyan sırt kaslarına mı bir güzellik düşünürsünüz, yoksa evlilik yıldönünümüzü hatırlar da çalışmaktan kaskatı kesilmiş vücudunuzu gevşetmek için eşinizle birlikte kendinizi mi şımartırsınız bilemem ama Hilton Bomonti'nin Spa'sı benim bu konuda şimdiye kadar deneyimlediğim yerler arasında en mükemmel hizmeti aldıklarımdan biri olduğunu söylemeliyim. İşte şimdi de benim karnım acıktı!:)

 


Prensesler gibi hissettirilen Spa seansından sonra, güzelce dinlenmiş halde, akşam yemeği için hazırlanıp otelin alt katında yer alan The Globe Restaurant'a doğru geçiyoruz.

Başta Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki tüm Hilton Hotelleri arasında “2014’ün En İyi Şefi” seçilen, Executive Chef Yannis Manikis olunca zaten sıradışı lezzet patlamaları yaşamaya hazır ve heyecanlıyız.

Ödüllü Şef yönetiminde 80 kişilik şef kadrosunun görev yaptığı bu restoranda 7 mutfak ve 4 açık pişirme istasyonu bulunuyormuş ve aynı anda 5000 misafire hizmet verilebiliyormuş. Geleneksel Türk mutfağı yanında, Western Grill, Thai yemekleri ve Sushi’nin de yer aldığı yerel ve uluslararası mutfaklardan oluşan geniş bir seçenek yelpazesi mevcut. Bu sebeple etrafıma bir bakıyorum da, otelin yabancı misafirleri de kendi damak tadlarına uygun yemekler bulabildikler için, hallerinden pek de memnun görünüyorlar.

 


Sunuma büyük önem veren Manikis, ilhamını Rus ressam Kandinsky’den alan kompozisyonlarıyla yaşattığı görsel şölenlerle meşhur bir şef. Açılışı Sushi ile yapalım diyoruz. İlla çiğ balıklı sushi yemek zorunda değilsiniz biliyorsunuz. 8 parça karides tempuradan oluşan (Porsiyon fiyatı 34 TL) "Dragon Yılı" isimli bu sushinin içinde kızarmış karides var ve tadı tek kelimeyle muh-te-şem! Hilton'un içinde böylesine başarılı bir sushici varmış ya, bu bahaneyle bunu da keşfetmiş olduğumuza ayrıca sevindik. :) Dediğim gibi illa otelde konaklıyor olmak şart değil, dışarıdan da gelip, burada yemek yiyebiliyorsunuz.

Daha önce, Nisan ayında, Şef Yannis'in menüye yeni eklenecek lezzetlerini ilk tadımlayanlardan biri olma şerefine nail olmuştum. The Globe Restaurant'da, özel davetlisi olduğum Şefin masasında Sabah Gazetesi Köşe yazarlarından Bülent Cankurt, Habertürk Yazı İşleri Müdürü Emre Ergül, Food and Travel Dergisi Yayın Koordinatörü Ebru Erke ve otelin dünya güzeli yöneticilerinden Elif Gökoğlu ile hep birlikte keyifli sohbetlerle ve eşsiz yemeklerle dolu bir degüstasyon akşamı yaşamıştık.

 


Şimdi ise o yemekler artık menüde ve sadece hangisini seçeceğime karar vermemi bekliyorlar.
 


En çok tadı damağımda kalanlardan bir kaç örnek vermek gerekirse... 

Asparagus yani Kuşkonmaz biliyorsunuz ki aşırı sağlıklı bir sebze... Haşlayınca da güzel, tavada az zeytinyağında hafif çevirince de, hatta minik minik kesip, üstüne yumurta kırınca da çok yakışıyor.

İşte burada şefimiz, daha çılgın bir şey yapmış ve Kuşkonmazı, Trüf mantarı ve Trüf yağı ile (ki her ikisinin de ne kadar değerli ve az bulunur olduğunu söylememe gerek yok sanırım) hazırlayıp, yumurta ve parmesanla erişilmesi güç bir tat ortaya çıkarmış. 

 


Yalancı deniz tarağı dedikleri, aslında kalkan balığından yapılan, iki farklı porcini ve kayısı ile sunulan bir başka başlangıç var ki, hani "yeme de yanında yat!" denir ya, işte o tabir adeta bunun için söylenmiş :)

"Roasted Grouper" isimli bu yemekte ise en sevdiğim balıklardan olan Lagos balığı, istakozlu ıspanaklı beşamel sos ve köpük formundaki son dokunuşla yine harika bir şekle bürünmüş.

 


İsterseniz, kebap, burger, dana bonfile, biftek gibi et yemekleri de bulunan menüde, frenk soğanı yağı ile hazırlanan jumbo karidesli risotto da denediğimiz ve beğendiğimiz bir başka lezzet olarak aklımda yer etti.
 

 


Durum böyle olunca, yaptığı işten büyük keyif aldıkları hemen belli olan Şef Tolga Tabak ve Yeme-İçme müdürü Mürsel Bey ile bir hatıra fotoğrafı çektirmeden restorandan ayrılmak olmazdı tabi:)
 


Azar azar, hissede hissede yenilen, hafif ve çok lezzetli bir yemek sonrası, otelin 34. katında yer alan ve benim daha önce de gelip, manzarasına vurulduğum Cloud 34 isimli barına çıktık eşimle birlikte. 
 


Olağanüstü İstanbul manzarası eşliğinde kaliteli bir bar ambiyansı ve çok özel kokteyller...
 


Global ısınmaya dikkat çekmek için hazırlanan özel bir kokteylleri var ki, mavi rengi denizi ve özel olarak hazırlanmış yuvarlak formdaki buz kütlesi ise buzulların erimesiyle sular altında kalan dünyayı temsil ediyor. Yaratıcılığa bakar mısınız?
 

 

Barın her bir tarafından İstanbul'un bir başka köşesi ışıl ışıl haliyle ayaklar altında, büyüleyici bir manzara ile sizi karşılıyor. 
 


Tarihi yarımada, Boğaz Köprüsü, adalar derken, böylesine panoromik İstanbul manzarası karşısında insan ne tarafa bakarak oturacağını şaşırıyor desem yalan olmaz.:) 
 

 

 


Ve işte artık rüya gibi bir günün sonunda, tatlı rüyalara dalıp, uyuma vakti geliyor. Süit odamızın yatak odası bölümü aynı evimizdeki gibi, tüm ihtiyaçlarımız düşünülerek, adeta bize özel tasarlanmış. Yatak ve yastık öylesine rahat ki, benim gibi bu konuda zor beğenen ve zor rahat eden birisini bile deliksiz olarak sabaha kadar mışıl mışıl ve deliksiz şekilde uyutmayı becerebildiği için, sabah uyandığımda ilk iş, sarılıp yatağa teşekkür ettim:)
 


Kahvaltıya gittiğimizde fırından henüz çıkmış kendi hazırladıkları çeşit çeşit ekmekler, kruasanlar ve poğaçaların mis gibi kokusunu içime çektim.
 


Hamurişine hiç dayanamam bilirsiniz ama diyet yapmaya çalıştığım için tabağıma abartmadan ve sadece bir tane alarak, yanına da kendime güzel bir menemen rica ettim. Yediğim en güzel menemenlerden biriydi, içine ne kadar sevgilerinden kattılarsa artık, menemen konusundaki standartlarımı yükselttiler gerçekten :)
 


Zengin açık büfeden istediğinizi seçebilir ve afiyetle yiyebilirsiniz tabi. Hatta Çinlilerin farklı kültürlerini düşünüp, onlar için ayrı bir kahvaltı bile hazırlamışlar. 
 


Ben ise nutellamı, balımı ve tereyağımı yanıma alıp, kendimi güzel bir pancake ile ödüllendirmeye karar verdim. Konu pancake olunca ağzım kulaklarıma varmış ve tabağa nasıl da sarılmışım görüyorsunuz:)
 


Kahvaltı sonrası kahvemizi, Executive Lounge'da almak ve sessiz dingin bir ortamda hem kafa dinleyip, hem huzur bulmak paha biçilemez.
 


Hemen cevaplanması gereken bir kaç e-mail ve yapılacaklar listesine eklenen yeni projelerin konuşulup notların alındığı mini bir sohbet toplantısı için burası bana biçilmiş kaftan.
 


Edindiğim izlenimlerimden onu fark ettim ki, bu otelin daha ilk yılından, dünya otelcilik sektörünün en önemli ödüllerinden biri olan Gold Key Award'da kazandığı “En İyi Üst Sınıf Otel” ödülünün de bulunduğu 5 prestijli ödüle layık görülmesi hiç şaşırtıcı değil.
 


60 yıldır Türkiye’de olan Hilton'un, namı dünyaya yayılmış kaliteli hizmet anlayışını, güleryüzlü ekibiyle İstanbul’un en hızlı büyüyen merkezi bölgelerinden biri olan Bomonti’de sonuna kadar hissettiğimiz eşsiz bir konaklama deneyiminin sonuna geliyoruz. Hiç istemesek de artık ayrılma vakti:) 

Bir konaklama deneyimi ile daha huzurlarınızdan ayrılırken, siz de yeni yazılarımı daha kolay takip edebilmek isterseniz, şuraya tıklayıp, kolayca ve ücretsizce bloguma üye olabilirsiniz:)

 
 
Toplam blog
: 230
: 5958
Kayıt tarihi
: 03.04.13
 
 

Öncelikle "Üşengeç Şef"e olan ilginiz için sizlere teşekkür ederim. "Şef" denilince aklınıza heme..