- Kategori
- Psikoloji
- Okunma Sayısı
- 723
Öfke ve stresin kontrolü mümkündür...

Yarartıcı drama çalışmalarımdan...
Yaratıcı Drama çalışmalarımda sürekli gözlemlediğim ve beni çok mutlu eden olaylar oluyor...
Örneğin :
* Evli olan öğrencilerimin evlerine daha huzurlu ve mutlu döndüklerini söylemeleri...
* Çocuklarıyla sorunları olanların,empati duygularının daha çok yoğaldığını ve dünyaya daha ''pembe baktıklarını'' vurgulamaları...
* İşsizlerin, yıkık psikolojilerinin canlandığı ve kendilerine öz güven geldiğini anlatmaları...
* Öğrencilerin ,birilerinin zorlamalarıyla değil; kendi arzularıyla derslerinde daha başarılı olduklarını açıklamaları,
* Evde yüklenen aşırı stres elektrikleri nedeniyle ,yıkılmaya yüz tutan yuvaların hasarlarını onarmaları,
* İçine kapanıp depresyona girenlerin ; drama çalışmaları sonucunda,artık ilaç kullanmaktan da vazgeçtiklrini belirtmeleri...
Daha birçok olumlu açıklamalar,insanlara ne denli yararlı olduğunuzu kanıtlıyor ve kısa zaman dilimleri içinde de olsa bu pozitif dönütler,bana büyük bir huzur veriyor...
Yaratıcı Drama'nın insanların gizli kalmış yeteneklerini nasıl günyüzüne çıkardığını, kişinin hayal dünyasını nasıl çalışır hâle getirdiğini , fırsat buldukça MB sayfalarında anlatmıştım.
Bu yazımda , yaşamımızda önemli bir yeri olan ''öfkenin kontrolü '' üzerinde durmak istiyorum...
Stres ,yaşamın bir parçasıdır...Üretken ,duygulu ve haksızlıklara karşı tepkili bir mizacınız varsa stres ve öfke sizin birer gölgeniz gibidir ve sürekli sizi izlerler...
Çalışma ortamında, özel hayatta insanların öfkeleriyle ilgili sorunları vardır...
Öfke tek başına oluşmuyor tabi... İnsanlar stresle ve öfkeyle baş etmekte zorluk çekiyor.
Dünyada öfke kontrolü çalışmaları grup terapileriyle yapılıyor.
Öfke duygusu yoğunluğu yüksek bir şekilde yaşanıyor, fiziksel rahatsızlıklarla görülüyor, kalp atışları hızlanıyor, tansiyon yükseliyor.
Öfke, eğer iyi kullanılırsa. temel ve yararlı bir duygudur...
Öfke duygusunun altında hayal kırıklıkları, üzüntüler olabilir. Ama pratik olarak nasıl çözülür kısmında düşünceyi fark etmek gerekir...
- Örneğin, patronunuz hazırladığınız raporu beğenmedi. Siz bu durumda, “Patronum benim yaptıklarımı zaten hiç beğenmiyor, hakkımı vermiyor, beni hep eleştiriyor” gibi düşünceleriniz varsa bu yorumlara bağlı hissettiğiniz duygular farklı olacaktır. Sizde bu duyguları oluşturan şeyi iyi analiz etmek ve sonucuna kadar olan aşamayı takip etmek gerekiyor.
- İş arkadaşınız söylediğiniz bir şeyi anlamadığında siz, “Bu da salak, beni anlamadı” derseniz öfkelenirsiniz. Ama “Sanırım kafası biraz dağınık, ondan anlayamadı” derseniz öfke duymazsınız, iletişimi de açık tutarsınız.
- Gün içinde kalıplaşmış bazı düşüncelerle hareket etmek, genellemelerde bulunmak, insanı çözümden uzaklaştırabilir. İnsan düşüncesini değiştirebilirse, duygularını da değiştirebiliyor. O zaman öfke üzerinde de daha başarılı olabiliyorsunuz, öfkenizi çok iyi fark edip davranışa dökebilirsiniz. O anda düşünceden davranışa geçene kadar uzun bir zincir var, uzun bir zaman var.
Öfke ,kalıtsal bir hastalık değildir...
'' Benim annem de babam da öfkeliydi, ben de öfkeliyim '' demek çözüm değildir. İnsan, nasıl öfkeleneceğini, nasıl üzüleceğini, hangi olaylara nasıl tepki verileceğini çocukluğunda ailesinden görür ve öğrenir.
O yüzden öfkeyi dışa vuruş tarzı değiştirilebilir, öfke kontrol edilebilir.
- Bazılarının öfkesi patlayan bir şişe gibidir...'' Patlar ve dağılır,dinginleşir...''
- Bazıları öfkesini biriktirir. Hemen su yüzüne çıkaramaz. Bunlar ,saatli bomba gibidir...
- Bazıları yıllarca unutmaz. Öfkelendiği olay hatırlatılınca, aradan yıllar geçmesine karşın dün olmuş gibi anlatır.
- Bazısı öfkelendiği kişiden değil, bir başkasından çıkarır. Kısacası kendisine bir kurban seçer.
Öfke ,stres gibi doğal bir duygu;onu yaşamanız gerekiyor. Öfke duygusunu yok etmeyen;onu kontrol etmeyi öğretmeye çalışan,''Öfke kontrol merkezleri '' kuruldu...Bazı hastaneler bu konuda çok başarılılar...
Öfkelenmeniz gereken şeylerde öfkeleneceksiniz, bunun davranışa yansımasının size ve karşınızdakine zarar vermemesi lazım. Çoğu insan bunu bitiremiyor, yıllar boyunca kalıyor, öfke şekil değiştiriyor, kırgın kalıyorlar, küs kalıyorlar.
Kendilerini affedemedikleri için, özel yaşamlarını da işkence haline getirebiliyorlar...
Öfke hakkında yanlış bildiklerimiz nelerdir?
- Temel olarak bilinen yanlışlardan bir tanesi, kadınlarla erkekler arasında bu konuda bir fark yok. İkisi de aynı şekilde öfkeleniyor, kadınlar toplumsal kültürel sebeplerden dolayı öfkelerini daha ılımlı bir şekilde ifade edebiliyor, erkekler ise şiddeti tercih ediyor. Anne yetiştirirken kız çocuğuna farklı, erkek çocuğuna farklı davranıyor.
- Öfke problem çözme aracı olarak görülüyor, bu doğru değil.
- Öfke kendini ifade etme biçimi değil. Bir duygu. İntikam ve suçlama aracı değil.
- Öfkelenmezse ona hak vermiş olurum deyip bu öfkeyi canlı tutarlar. Öfkelenmeden de insan hakkını savunabilir. Ne çekincen olun, ne saldırgan olun, atılgan olun. Saldırgan olunca saygı duyarlar, korkarlar ama sizi sevmezler. Çekingen olunca saygı duymazlar. Atılgan olunca hem saygı duyar, hem sevebilirler.
- Atılgan olmak ne demektir? Duygusunu doğru yerde, doğru şekilde, doğru biçimde ifade etmektir. Karşınızdakine zarar vermeden, sadece kendi üzerinizden hakkınızı arıyorsanız atılgan bir insansınızdır.
- Öfke genelde buzdağı gibidir, hayal kırıklıkları, mutsuzluk, kaygı herşey olabilir. İyi irdelemek gerekiyor, bu da uzmanın iyi incelemesiyle ilgilidir.
Saldırganlık kişinin kendini iyi ifade edemediğini gösterir.
- Kendinizi öfkelenmeden nasıl ifade edersiniz öğrenmek gerekiyor. Nerede hatalısınız, nereyi değiştirmeniz lazım? İnsanlar bu sayede kendilerini tekrar ifade etmeyi öğreniyor.
- Öfkenin dışında en önemli konu, kişinin kendi kendini bağışlayabilmesidir.
Öfkeyi kontrol etmenin en güzel yöntemlerinden biri de açık havada uzun yürüyüşler yapmaktır...
Ayrıca çevremizdeki sanat ve musikî faaliyetlerine katılmak depresyona birebir faydalı ilâçtır...
Yaşamını cennete de cehenneme de çevirmek ,kişinin elindedir.
Sağlıklı bir yaşam dileklerimle...
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
