- Kategori
- Psikoloji
Öfke
ÖFKE RÜZGARA BENZER,
Öfkelendiğimizde neden yüksek sesle konuşuruz? Gerçek olan hikayede dinlemiştim.
Yaşlı bir bilge öğrencilerle gezinirken, göl kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir çift görmüş...
Öğrencilerine dönüp; ''İnsanlar neden birbirine öfkeyle bağırırlar?'' diye sormuş...
Öğrencilerden biri; ''çünkü sakinliğimizi kaybederiz'' demiş.
Bunun üzerine bilge; ''öfkelendiğimiz insan yanı başımızda ise neden bağırırız?''
O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak ses tonuyla aktarabilecekken, niye o kadar yüksek sesle söyleriz? Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış.
''İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyura bilmek için, bağırmak zorunda kalırlar... Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapata bilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.''
İki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar. çünkü kalpleri birbirine yakındır arada mesafe ya yoktur yada çok azdır.. İki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar sadece fısıldaşırlar. çünkü kalpleri birbirlerine dahada yakınlaşmıştır. artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. Gercek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle birşeydir.
Bilge öğrencilerine bakarak şöyle devam eder.''Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun! Aksi taktirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelirki geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamıya bilirsiniz.''
ÖFKE rüzgar gibidir. Bir süre sonra diner, ama bir çok dal kırılmıştır bile. dallarınız kırılmadan sevginizin kıymetini bilin...
Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne baktığımızda öfkenin şöyle tanımlandığını görürüz; engellenme, incinme veya gözdağı karsısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap.
“Öfke, doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen duygusal bir tepkidir.”
“Öfke; kısmen spesifik duygularla, bilişlerle (düşüncelerle) ve psikolojik tepkilerle bağlantılı olarak, bir hedefe zarar vermeye teşvik eden bir ‘‘sendrom’’dur.”
“Öfke, hakkımız olanı alamadığımız ya da öne psikolm verdiğimiz bir insanın beklentilerimiz doğrultusunda davranmadığında yasadığımız bir duygudur.”
“Öfke, hayatın doğru ve yanlışlarına yol gösteren içgüdüsel ve kişisel bir rehberdir.”
“Öfke, kisinin istediği bir şeyi elde edememesi ve hala onu elde etmek istediğinde yaşadığı bir duygudur.”
Bazıları öfkeyi ‘kısa süreli delilik’ şeklinde tanımlamaktadır. Çünkü, öfke bazen, akıl kontrolünün belli bir müddet yok olmasına yol açabilmektedir.
Öfke anında birey, kendisine hâkim olamayabilir, her türlü utanma duygusunu unutabilir, akrabalık ve dostluk bağlarını tanımayabilir, bir kez başladığı şeyde inatlaşabilir ve o şeye sarılabilir, akla ve diğerinin uyarılarına kapalı hale gelebilir, anlamsız nedenler için coşabilir, artık doğruyu ve gerçeği ayırt edemez hale gelebilir.
Öfke, insani ve evrensel bir duygudur diye yenik düşmeyelim sağlığımızla yok etmesini engelleyelim...
Aşırı stresli, sinirli ve öfke patlamaları yaşayan insanlarda kalp ve tansiyon rahatsızlıklarının görülme oranı, bu durumun başka ne gibi kardiyovasküler hastalıklara yol açtığı, stresli yaşamı olan, sinirli ve öfkeli davranan kişilerin nasıl tehdit altında olduğunu bilelim. Kalbimize iyi bakalım bir yaşam daha yok...Ben şimdi diyorum ki o öfke duygusunu yok edebiliyorsun... Diyorum ki biz insanlar neler yapmıyoruz ki bir öfkeye yenilelim..
Dikkat... halen öfkeyi iyi sanan düşüncelerle kaplıyız...
Dikkat...öfkenin size kötüyü öğretmesine izin vermeyin, siz ona gülümseyin...
Dikkat.... Bastırılan öfke yok olmuyor...Biriktirdikten sonra patlatıyor....
Öfkeye ait o kadar çok kelimer var ki yaz yaz bitmez ... Burada önemli olan öfkeyi içinizden yanınızdan tüm etrafınızdan yok edin.. Başlayın hemen şimdi içten gözlerinizle gülümsemeye... Bu yazıyı ve öfkeye ait bütün yazıları okuyun anlayın aman deyip geçtiğiniz zaman hiç uyumlu olamazsınız dünyayı kendinize uydurmaya çalışırsınız...Olmaz olamaz başkaların sizin gibi olması; etrafınıza mutsuzluk ışıkları dağıtırsınız.....
Ey seher rüzgarı! ..
Bize haber ver;
sen geçtiğin yolda, o alev alev yanan,
o ateş dolu, o sevda dolu gönlü gördün mü?...
O gönül, yüzlerce yalçın kayaları, mermeri, graniti, ateşiyle yaktı, eritti...
Rumi
BİRGÜL EKİM