Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '08

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Oğlum beni ağlattı...

Oğlum beni ağlattı...
 

Hem de kimbilir kaç defa? Doğduğu günden beri oğlum için ağladığım zamanları anımsamaya çalışıyorum. Tabii hatırlayıp hatırlayıp üzülen bir psikopat olmadığıma göre, niye böyle bir başlık, böyle bir yazı?

Çocukken geçirdiği rahatsızlıklarda korkuya kapılıp, sinirlerin boşaldığı anlar olur. Hani anne olarak çok güçlü durur durur ve aniden ve bir anlığına yıkılırsınız. Kaç anne yaşamamıştır ki böyle durumları. Kadınlar erkeklerden daha dayanıklıdır acılara karşı. Ama anne olmak ayrıca bir yük yükler ki, çocuğunuzun size ihtiyacı vardır. Böyle zamanlarda çok yakınınız olan biriyle sorumluluğu paylaşmak sizi rahatlatır. Baba aşağı yukarı sizinle aynı duyguları yaşadığı için, onun söyledikleriyle rahatlayamazsınız. Bir anneye, ya da kızkardeşe ihtiyaç duyduğum dönemlerin başında, çocuğumla ilgili sorunlarla baş etmeye çalıştığım dönemler gelir.

Küçüklüklerinde bilerek değil, bilmeyerek üzerler bizi. Biz anneler de biraz sulu gözlüyüzdür, en azından ben öyleyim. Çocuklar şiir okusa gözlerim dolar. Okulda yapılan törenleri izlemekte zorlanırım. Hele kendi oğlumun gösterilerinde ağlamadan duramam. Bunlar üzüntü değil, sevinç göz yaşlarıdır aslında.

Ama dün hiç beklemediğim bir anda bir cümle beni ağlattı. Benim sevgi dolu öpücük kuşum, hiç düşünmeden, öylesine söyledi ama, ben hassas günler geçiriyorum, belki de o nedenle, ağlamama engel olamadım. Sonradan yavrum o kadar üzüldü ki, defalarca özür diledi.

Öğle saati ona yemek hazırlıyordum. Yemeğe geldiğinde izlediği bir çizgi filmi anlatıp, en heyecanlı yerinde kaldığını söyledi. Son Mohikan diye bir çizgi film, adam okla adamın tam sırtından vurmuş. Tabii ben hemen başladım. "Ne biçim çizgi film bu, şiddet var içinde, okla vurulmak heyecan verici bir şey mi? " Oğlum vurulanın düşman olduğunu söyledi. Ben ne olursa olsun bu tür filmleri izlememesini söyledim. Bu konuşma daha bitmemişti ki hapşurdum. Ve oğlum bana "Az yaşa" dedi. İlk anda bakıp kaldım. Hani doğru mu duydum acaba durumları olur ya. O anda o da şaşkınlığımı fark edip "çok yaşa" dedi. Önüne yemek tabağını koyup çıktım. Banyoda ağladım. Bedeninizden çıkarıp, emeklerle büyütüp ortaya getirdiğiniz, canınız ciğeriniz, en değerli varlığınız size "az yaşa" diyebilir mi? Üstelik benim oğlum bana çok düşkündür, çok sakin, iyi huylu bir çocuktur. Böyle asilikleri, inatçılıkları, kötü sözleri yoktur.

Biliyorum, aramızda geçen konuşma üstüne bana olan kızgınlığı ile söyledi, çok üzüldü, özür diledi. Ben bugün anladım, evlat sözü anneyi ne çok üzüyormuş. Oğlum henüz 10 yaşında. Ergenlik döneminde buna benzer durumları çok yaşayacağız belki.

Annelik zor zenaat gerçekten. Büyüklerin dediği gibi, çocuklar büyüdükçe sorunlar da büyüyor. Ama yine de dünyadaki en değerli varlıklar çocuklar, hepimizin çocukları...
 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..