Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '12

 
Kategori
Deneme
 

Oğluma mektuplar (3)

Oğluma mektuplar (3)
 

Gözlerinden ışık eksilmesin..


Uzun zaman oldu oğlum..Sana yazmayalı hayli uzunca bir süre geçti. Aylardan Nisan.Yıl 2012.

Dört yaşını doldurmana birkaç ay kaldı. Ülkemizde şu veya bu şekilde geçmişle hesaplaşma sahneleri yaşanıyor.12 Eylül darbesi, balyoz, internet andıcı, ve şimdilerde ise 28 şubat kavramları kıyasıya tartışılır durumda. Tabi bir de hukuki süreçler de yaşanıyor bunlarla ilgili. Ücretli olarak çalışıp yaşayanlar arasında (ekabiri kastetmiyorum) pek bir değişiklik yok. zamlar benim çocukluğumdan beri hep altta kalanın sırtına sarılırken ücretler aynı alım gücü oranında artmıyor.

Seni ilgilendiren bir yasa da çıktı. Eğitim sistemimiz şu an için -değişmezse- 4+4++ zorunlu eğitim şekline dönüştü. Eğitime başlama yaşı ilköğretim bazında düşürüldü. Bu durumda 2013-2014 öğretim yılında okula başlayabilirsin.

Ülkemizin sınırlarının dört bir yanında yine savaşlar, savaş naraları ve çözümsüzlüklere gebe sorunlar var. İran, İsrail, Suriye, Irak sözcükleriyle bu tarihlere atfen kısa bir araştırma yaparsan sanırım epey kaynak bulursun.. İçerde ise birbirimizi yemeye devam ediyoruz. Yani ondada değişen birşey yok. Sebepler farketmiyor. Spor, siyaset, etnik söylemler vs. vs. vs. Topçu veya popçu olmak vardı ya, orda biraz farklılaşma var diyebilirim.artık topçu olmaktan başka yırtma şansın yok gibi görünüyor. Teknoloji öyle gelişti ki popçu olmak ürettiğini değerine pazarlamak için çok taklalar gerektiriyor. Topçu oldun mu akan sular duruyor. Kanunlar bile topçular için bir gecede değiştirilebiliyor. Topçu isen emekli olmak yok artık. Yorumculuk var, spor yazarlığı var, eğer kendini sevdirirsen milletvekili olmak bile var.

Bizleri sorarsan oğlum, yaşlanıyoruz. Zamanından önce de olsa yaşlanıyoruz. Nefesimiz artık eskisi gibi değil. Azıcık aşımız da olsa var ama artık onu bile zor yiyebilir olduk. Rahmetlik babama kızardım erken gitti diye.. Sanırım ben de seni erken bırakmaktan korkar oldum. Bu keşmekeş korkutuyor beni. Hangi anne baba korkmaz bilmem ama biz korkuyoruz senin adına. Sana bırakacak birşeyimiz yok. Zaten verebileceğimiz tek şey sevgimiz ya onu da sunamaz olursak.. Bir babanın gözünden dünyaya bakmak bu zamanda ne feci bir durum oğlum. Bir gün sen de baba olma durumuna geleceksin iyi düşün o zaman. Kemal Sunal (size kadar ulaşır flimleri sanıyorum) ''gülen adam'' filminin finalinde ağlarken-oynadığı karakter- neler hissedebilir şimdi çok iyi anlıyorum..

Karamsarım sanma. Korkuyorum yalnızca. Üzülüyorum. Sözde çocuklarımıza borçlu olduğumuz dünya bu mu? Ekolojik denge tahtaravalli. Barış? O yalnız siyasetçilerle savaştan beslenenlerin dilinde yalandan şarkı..

Canım oğlum,

dört yaşını doldurduğun gün devamını yazarım. Şimdilik kal sağlıcakla. Seni öpüyoruz.

 
Toplam blog
: 39
: 401
Kayıt tarihi
: 29.04.09
 
 

Sıradan bir özel eğitimciyim, özel bir rehabilitasyon merkezinde çalışıyorum.. ..