Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Oğlumun gözyaşları...

Oğlumun gözyaşları...
 

Bu öyküye bir annenin kaleminden, birçok annenin duyguları diye başlamak istiyorum...

Bu gün oğlum çok üzgündü.

Onun gözünden akan bir damla yaş beni ondan daha çok üzüyor. Anneliğin en zor tarafı bu sanırım . Kendi sıkıntılarınızın yanısıra yavrunuzun üzüldüğü zamanlarda da kahrolmak. Başka kimin sorunu, gözyaşı bizi bu kadar üzebilir?

Biz birbirimizi pek çok özledik yıllarca. O günkü içinde bulunduğum koşullardan ötürü , babasında kalmasına izin verdiğim oğlumla 4 yıl boyunca öyle çok acı çekdik ki birbirimizi az görebildiğimiz için.. Çünkü babası, ondan ayrılmak istememin acısını, onu bana az göstererek, telefonları keserek, oğlumun bana gelmek istediği zamanlar buna yasak ve engel koyarak bizi haketmediğimiz bir mutsuzluğun içine atmıştı. Ben yetişkin bir insan olarak buna dayanabiliyordum ama o daha 11 yaşında ve ergenliğinin hemen öncesinde dersleri ve bedenindeki gelişmelerin psikolojisine yansıttığı stresle bir de beni görememenin ya da benden uzak tutulmasının kederini yaşadı durdu.

Tanrım buna nasıl dayanabildik? şimdi bende şaşırıyorum. Az mı çekdik? O hasta olduğu zamanlar nasıl olduğunu sormak için açtığım telefonlar yüzüme kapatıldığında, bayram ve önemli günlerde ben onun yolunu gözlerken beni görmesi yasaklandığında, ben onu göremezken o evde yapayalnız, soğuk gecelerde babası başka kadınların kollarındayken '' Korkuyorum anneciğim '' diye telefon edip ağladığında.

Ve sonunda ikimizinde en mutlu günü geldi çattı... Canımın velayet davasını kazandım sonunda. O benden daha çok mutlu oldu ''anneciğim YAŞASIIINNN'' diye saatlerce boynuma sarılıp ağladı. Dava sırasında benimle yaşamak istediğini belirtmiş, okulda öğretmenlerine beni ne kadar özlediğini babasının onu bana göndermekte güçlük çıkardığını hep anlatmış bebeğim.. Tüm bunlar sırasında dersleri kötüleşti, morali bozukdu ve her telefonda ağlamaklıydı. Yüce mahkeme bu yaş çocuklarının isteklerinin ne kadar önemli olduğunu vurgulayıp onun görüşüne saygı duyup beni yavruma kavuşturdu.

Oğlum eşyalarını toplayıp bana geldiği gün bile ağlıyordu. ''Anneciğim babam yine dava açacakmış yine mahkemeye gidecekmiş ''dedi. Onu teselli edip herşeyin düzeleceğini söyledim. Her anımı, onunla geçiremediğim dakikaların acısını çıkarırcasına geçirmek ne kadar anlatılmaz bir mutluluk Tanrım...

Oğlum bana geleli 3 hafta oldu ama bu kez de babası onu hiç arayıp sormuyor. Bebeğim bu defa da buna çok üzülmeğe başladı. Neden babasının onu arayıp sormadığını, internette görünce neden konuşmadığını sorup duruyor. Onu geçen hafta babasına ilk kez gönderdim ve birlikte olmalarını arzu ettim. Oğlum, onu bırakmamdan bir kaç dakika sonra beni gözyaşları içinde arayarak, babasının kendisini istemediğini, o akşam onun evinden gitmesinin iyi olacağını söylediğinden sözetti.''İşleri varmış ve benimle uğraşamazmış'' anneciğim dedi. Babalar günü için ona almayı düşündüğü kol düğmelerinden söz edince, babasının ''bende onlardan çok var, alacaksan işe yarar bişey al '' demesini yaşamı boyunca hiç unutmayacağını ağlamaklı bir sesle telefonda anlattı.O denli hassas ve düşünceli bir çocuğa bir babanın bunu yapması karşısında duyduğum acıdan olduğum yere yığılıp kaldım adeta. Canımcığım bana geldiğinde ''Ne olur anneciğim bir daha beni oraya yollama '' diye ağladı durdu.

Oğlumun onunla yaşadığı yıllarda hergece onu evde yalnız bırakan ama bana gelme isteğine karşı insafsızca karşı çıkan, derslerinde hiç bir zaman yardımcı olmayan hatta öğretmen tutma isteğimi bile sadece benden gelen bir öneri diye geri çeviren, bebeğime derslerinde yardımcı olması için tuttuğum öğretmenin geleceği günler inadına çocuğu evde tutan, ama veli toplantılarında sürekli eğitimin önemini vurgulayan, çocuğun gün ve gün bozulan psikolojisinin hiç farkında olmayıp ve önemsemeyip oğlunun ona gittiği gün dahi kovmakdan beter eden, küçücük bir çocuğun almak istediği armağanı ''daha iyi birşey al''diye geri çeviren insanı, geçmişte size çektirdiklerinden ötürü yaşamınızdan uzaklaştırsanız da çocuğunuzun babası olarak dengeyi sağlamağa tek başına çalışmanız öyle zorki.

Tüm bunlara, bebeğimin duygularına, isteklerine, haklılığımı kanıtlayan tüm uzman , pedagog, psikolog raporlarına, mahkeme kararına rağmen yine temyize gittiğini öğrendik.Çocuğun maddi manevi hiç bir gereksinimiyle ne yanındayken ne de benimle birilikdeyken asla ilgilenmiyen ama toplum önünde sürekli eğitimin öneminden sözedip , tekedilmişliğinin acısını anne çocuk düşmanlığı yaratmağa çalışarak çıkarmağa çaılşan bu insan gencecik bir yüreğin duygularını hiçe sayarak yine rahat durmadığını gösterdi bize.

Bebeğime bunu söylemek zorunda kaldığımda çok ağladı. Onun gözyaşları beni ondan beter hasta ediyor.Ama o, uzun süredir yaşadıklarından, zorla kendisine baskıyla yaptırılmak istenen şeylerden ötürü öylesine erken olgunlaştı ki kendisini çabuk toparlayarak boynuma sarıldı ve''üzülme annişkom, ben senin sıkılmana ağladım'' dedi ve sessizce içeriye gitti. Bir de baktımki bebeğim bana vazodan aldığı çiçeklerle tepsiyi süsleyerek çay servisi yapıyor, mumları yakmış bir de en sevdiğim müziği koymuş müzik setine .Birlikde sarmaş dolaş kalakaldık bir süre.

Sonra, babasını aramak ve ne kadar üzüldüğünü söylemek istedi canımın içi. Ona nasıl hissederse öyle davranmakta özgür olduğunu söyledim.Sonra babasına telefon ederek, yanımda çok mutlu olduğunu, artık kendisini daha fazla hırpalamamasını büyük bir olgunlukla rica etti.Ben o sırada içerde oğlumun benim için hazırladığı çayı keyifle yudumlarken, o yanıma kıpkırmızı bir yüz ve yaşlı gözlerle geldi ve babasının telefonu yüzüne kapattığını söyledi. Yüzü bir maske takmış gibi donmuş, minicik kalbindeki acıyı tartmağa çalışır bir ifadeyle bana bakıyordu. Ona tüm bunları atlatacağımızı , yaşamda hiç bir sıkıntının kalıcı olamadığını söyledim.Islak gözleri ümitle parladı ve kolları boynumda kilitlendi canım bebişimin.

Ben şu anda bunları yazarken o yanımda melek yüzüyle uyuyor.Gözyaşları tazecik yanaklarında henüz kurudu. Artık onun bir saniye için dahi mutsuz olmasına tahammülüm yok ve bunun için yaşamımda savaşmıyacağım tek bir zorluk dahi kalmayacağına and içtim. Hiç kimsenin onu böylesine ağlatmasına izin vermiyeceğim. Elbette bunu da aşacağız birlikte. Bazı insanlar yazıkki hiç ölmeyecek gibi yaşayıp, şu kısacık hayatta kişisel kinlerine yepyeni yeşeren bir filizi kurban ederek mutlu oluyorlar. Anneliğin ve babalığın evliliğin süresi ile ilgili bir kavram olmadığını, bir insanı kazanmanın tek yolunun sevgiden geçtiğini, zorlamayla, despotlukla kimsenin kimseye bağlanamıyacağını anlıyamıyorlar. Tanrıya böyle düşünen insanlar arasında, bana bir insanın isteklerini anlıyabilmenin ve önemsemenin, dinlemenin ve şevkat göstermenin, SEVGİNİN değerini gösterip öğrettiği için binlerce teşekkür ediyorum..

 
Toplam blog
: 34
: 1734
Kayıt tarihi
: 15.05.07
 
 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji bölümü mezunuyum. Farklı sektörle..