Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Oğlun ana rahminden kopuşunun Jocasta Kompleksi' ne olası etkisi (III)

Oğlun ana rahminden kopuşunun Jocasta Kompleksi' ne olası etkisi (III)
 

.


Bugün Jocasta Kompleksini farklı bir açıdan incelemeye çalışacağız ve anılan konuyla ilgili subjektif kanaatlerimizden bir tanesine yer vereceğiz.

Konuya soruyla girelim.

Sorumuz şu:

Annenin oğluna duyduğu sahiplenme duygusunu hepimiz biliriz. Hatta ne yazık ki aynı anne, ezici çoğunlukla, oğlunun bir kadınla birlikte oluşunu ilk anda kabullenemeyebilir. Peki aynı durumun bir benzerinin de baba ile kızı arasında yaşanması gerekmez mi?

Açarsak.

Bir baba, kızının bir erkekle birlikte olmasını, örneğin evlenmesini neden olgunlukla karşılar?

Neden bir annenin oğlunu kıskandığı gibi baba da kızını kıskanmaz?

Ya da bir kıskançlık ya da kabullenememe varsa bile, bu çoğunlukla en ideâl ve olması gerektiği ölçüdedir.

Babanın sevgisinden şüphemiz yoktur ve kim bilir belki de, kızına, bir annenin oğluna duyduğu bağlılıktan daha yüksek şiddette bağlı olan babalar da vardır.

Öncelikle böyle bir soru nasıl doğdu?

Bu soru çaprazlama bir mantık sonucu doğdu.

Şöyle ki;

Bir tarafta anne-oğul varken karşı tarafa da baba-kızı koyduk.

O kadar.

Şayet anne oğlunu kıskanıyorsa, neden baba da kızını, meselâ damadından aynı ölçüde kıskanmaz ya da kıskansa da neden bunu annenin kıskançlığına nispeten daha az hissettirir?

Peki babalar kızlarını daha az mı seviyor?

Asla!

Kanımızca bu sorunun cevabı, ‘fiziksel ayrılmada’ yani ‘tensel, bedensel kopuşta’ gizlidir.

Erkek çocuk annesinin rahminden kopmuş, onun bedeninden ayrılmıştır.

Fakat kız çocuk babasından fiziki bedensel bir kopma yaşamamıştır.

Elbette sperm aracılığı ile baba ve kız çocuğu arasında bir ilişki vardır ancak bu ilişki bedensel, tensel, fiziksel bir parça kopmasından öte, kabaca bir sıvı transferinden başka bir şey değildir.

Yani kız çocuk babasından bedensel bir kopuş yaşamaz.

İşte annelik ya da annelik içgüdüsü denilen ve tabiatta yalnızca kadınlara bahşedilen bu yüce duygu da, bu fiziksel kopma, bedensel ayrılma temelinde gelişmiştir.

Toparlarsak;

Doğrusal bir mantık, bizi şu sonuca götürmez; anne oğluna nasıl düşkünse, baba da kızına eş şiddette düşkün olmalıdır.

Çünkü birinde ismine annelik denilen özel ve yüce bir duygu var iken, bu duygu aslında fiziksel bir kopma, tensel bir kopuş, bedensel bir ayrılmanın sonucudur.

Ancak bahsettiğimiz ayrılma, tensel ya da bedensel kopuş, baba kız ilişkisinde yoktur.

Meselenin özü bir boyutuyla da olsa budur ve kanımızca Jocasta Kompleksini tetikleyen sebeplerden biri de, karşı cinsler arasında yaşanan bu fiziksel ayrılmadır.

Bir sonraki yazımızda da, ‘erkeklerin kadın zafiyeti’ gerçeğinden bahsedip, bu zafiyetin Jocasta Kompleksi’ni tetikleyen bir faktör olup olamayacağını tartışarak, yazı dizimizi sonlandıracağız.

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..