- Kategori
- Dil Eğitimi
Öğrencemiz Türkçe
1964, Trabzon Erkek Öğretmen Okulu
Her kişi kendi diliyle düşünür; olayları, sorunları yine kendi diliyle açıklayabilir. Bu gerçek, insan doğasının bir zorunluluğudur. Bunun için Türkçenin başarıyla kullanıldığı, kişinin dil yeteneğini geliştiren Türkçe metinler seçilmeli. Metinden yola çıkıldığında birey “anlama” yeteneğini geliştirirken “anlatma” becerisini de kazanmış olur. Bu metinler, kişinin kendine özgü yargılara varmasını sağlar.
Birey, düşündüğünü, gözlediğini, yaşadığını sözlü ve yazılı anlatımla yaşama geçirir. Sözlü ya da yazılı anlatım, kişinin anadilini kullanarak tümce kurmasını, bir başkası konuşurken dinlemesini, metni okurken noktalama işaretlerine uyarak
vurgulama ve tonlamaya özen göstermesini kavratır.
Türkçe sesçil bir dil olduğundan anlaşılması kolaydır. Türkçe, yalın, özü biçimine, biçimi özüne uygun bir dildir. Bu kolaylığı başarabilmenin yolu kuşkusuz anadili bilincinden geçmektedir. Günümüzde anadilini kullanabilmek becerisini kazanmak gerekliliği herkes için bir zorunluluk olmuştur. Sözlü ya da yazılı anlatımda buna özen göstermek ulusal bir görev olarak durmaktadır.
Ulus dilimiz Türkçeyle anlatımı kavradığımızda önce ulusal sınırlarımız içinde ulusal dirliğimiz ve birliğimiz için önemli bir adım atmış olacağız. Çünkü toplumumuzun ortak anlaşma dili Türkçe bizleri yakınlaştırarak kolayca anlaşmamızı sağlayacaktır.
Türkçe, ortak duygular, düşünceler oluşturarak ulusal birliğimizi sağlayan en önemli öğedir.Türkçe, gelişmiş bir yazı dili olarak ilk kez Orhun Yazıtları’nda yazıya dönüşmüştür. Tarih boyunca birçok Türk boyu değişik diyeleklerle Türkçeyi yaşatmıştır.
Türkiye Türkçesi, ulusal başkaldırının bir boyutu olarak 20. yüzyılın başlarında Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem’in Genç Kalemler dergisini çıkarılmasıyla somutluk kazanır.Bu dergiyle Türkçeye dönüş, Türkçe düşünüş başlamış olur.Onların ”ulusal dil, ulusal yazın” anlayışını savunmaları ulusal yazın akımının yaygınlaşması sonucudur.
(Atilla Özkırımlı, Tarih İçinde Türk Edebiyatı, s.283 / Türk Dili , Dil ve Anlatımı)
Türkçe düşünmek, Türkçe anlatmak zorunluluğu “Türkçe giderse Türkiye gider.”
gerçeğinden kaynaklanmaktadır. (Oktay Sinanoğlu, Hedef Türkiye)
“Türkçe; düşüncemizin, duyarlılığımızın, dünyayı algılama, yorumlama gücümüzün toprağıdır. Kendi diliyle yaşama bakamayan toplumun özgür olması, bağımsız olması düşünülemez.” (Mehmet Başaran, Çağdaş Türk Dili, Nisan 2002)
Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” özdeyişinde güzel duyularla bezenmiş; anlama, anlatma becerileri edinmiş; uluslaşma yolunda yurttaşlık bilincine ulaşmış kişilerden oluşan bir toplumu yaratmayı bizlere görev olarak veriyor.
Öğretmen ozan Rıfat Ilgaz, Türkçemiz adlı şiirinde bakın öğrencemizin Türkçe olduğunu nasıl anlatıyor:
“Annenden öğrendiğinle yetinme
Çocuğum, Türkçeni geliştir.
Dilimiz öylesine güzel ki
Durgun göllerimizce duru
Akarsularımızca coşkulu
Ne var ki çocuğum
Güzellik bakım ister
Önce türkülerimizi öğren
Seni büyüten ninnilerimizi belle
Gidenlere yakılan ağıtları
Her sözün en güzeli Türkçemizde
Diline takılanları ayıkla
Yabancı sözcükleri at
Bak, devrim, ne güzel
Barış, ne güzel
Dayanışma, özgürlük
Hele bağımsızlık!
En güzeli sevgi
Sev, Türkçeni çocuğum
Dilini sevenleri sev