Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '21

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Öğrenmek ve Alışkanlıklar

Bilgi çağında yaşıyoruz. Bilgiye ulaşmak o kadar kolay ki aslında telefonumuz kadar uzak – o da hiç yanımızdan ayırmadığımız bir şey. Bir de az çok medya okuryazarlığınız varsa, doğru kaynaklara ulaşabiliyorsunuz demektir.  Hangi bilgiyi nerede bulacağınızı bilirsiniz. Yanlış bilgilenmezsiniz. Öğrendikçe de dünyayı farklı gözlerle görür, kendinizi daha iyi anlarsınız. Bunun sonucunda davranış değişikliğine gider, yeni alışkanlıklar edinirsiniz. İşte bilgi burada anlam kazanır. Yani edindiğiniz bilgi dünyanızda değişim yaratıyor mu; başka bir deyişle o bilgiyi yaşam standartlarınızı yükseltmek üzere kullanabiliyor musunuz?

Kuru bilgi – değişime yol açmayan bilgi – anlamsız bir şey, yoksa bu bilgi çağında dünyanın çok daha güzel ve yaşanılır bir yer olması gerekirdi diye düşünüyorum. Ancak bireysel çabalarımızla dünyayı (tez elden) değiştirme gücümüz olmasa bile işe kendi dünyamızdan başlayabiliriz. 

Kendimize şu soruları soralım: 1. Bilgilenme konusunda doğru kaynaklara sahip miyim?   2. Öğrenmeye yeterli vakit ayırıyor muyum? 3. Ne kadar öğrenebildiğimi test ediyor muyum? 4. Edindiğim bilgiyi uygulamaya geçiriyor ve nihayet yeni alışkanlıklar kazanıyor muyum?

İlk sorumuzu cevaplamak vakit, enerji ve paramızı heba etmemek açısından olduğu kadar, yanlış yönlendirilmemek açısından da önemli. Öğrenmek istiyorsak alanında uzman kişilerin çalışmalarına başvuralım. Bu kişiler hayatlarının önemli bir bölümünü bu işe verdiler, çok okudular, çok yazdılar, bir dünya araştırma yaptılar.

İkinci soruyu yanıtlayalım. Öğrenmek ciddi bir iş. Bir noktada sona eren bir şey de değil. Hayat boyu öğrenci kalalım. Her zaman öğrenecek bir şeyler var ve öğrenmek gücümüze güç katıyor. O halde tabi ki öğrenmeye vakit ayırıp onu günlük yaşamımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Birçokları okumaya vakit bulamamaktan yakınır. Oysa günde 10 / 15 dakika bile okumak fark yaratacaktır. Bazen unutuyorum!Unutmamak için ise okuma alışkanlığını diğer rutinlerinize bağlayabilirsiniz. Yatmadan önce okumak, çay saatinde okumak, öğle yemeğinden sonra okumak, işe giderken tramvayda okumak gibi. Yani okuma eylemi canımız istediğinde yaptığımız bir şey olmasın. Rutinimize dahil olsun.

Üçüncü soru: Öğrendiğimi mi zannediyorum, yoksa gerçekten öğrendim mi? Edindiğiniz bilgiyi nasıl test edersiniz? Okurken (ya da ders çalışırken) sürekli soru sorun ve kendi kendinize yanıtlayın. Okuduğunuz metin hakkında değerlendirme soruları çıkarmış olur ve böylece okuma eylemini aktif hale getirmiş olursunuz. Kitapla etkileşim kurarsınız. Zihniniz uyanık kalır. Ayrıca, öğrendiklerinizi gidip bir başkasına aktaracakmış gibi okuyun. Bilgi paylaşıldıkça değer kazanmıyor mu? Acaba öğrendiklerimi başkalarına açık bir dille anlatabilir miyim? Hatta bu soruyu kendinize sormakla kalmayın. Bunu deneyin. Gidip başkalarına anlatın bakalım. Zorluk yaşıyorsanız, çok da iyi öğrenememişsiniz demektir. Belki bir daha okumalı, konuyu bir kez daha çalışmalı ya da başka kaynaklara başvurmalısınız.

Son soru sanırım en önemlisi: Gelişim ve değişimden bahsediyorsak bilgiyi kullanmalıyız. Öğrendiğimiz şeyler hayatımızda olumlu bir fark yaratmalı, öyle değil mi? Bizi değişmeye itmeli.

  • Öyle yapmam gerektiğini biliyorum ama yapmıyorum!
  • O zaman bilginin ne anlamı var?
  • İşte, başkalarına yardım ediyorum.
  • Niye, kendi hayatını önemsemiyor musun?

Elbette, önce kendimize yardım etmemiz gerekiyor. Rol model olduğumuzda, asıl o zaman, başkalarına yardımcı oluruz. Çocuklarımıza, arkadaşlarımıza, iş çevremize ve giderek topluma bilgimizle görgümüzle örnek olmalıyız. Öğrenmenin tanımını burada bir kez daha yapmakta fayda var. Bilgiyi hayata geçirmek. Bu da sevgili okuyucu, olumsuz alışkanlıkları bırakmak ve olumlu alışkanlıklar kazanmak demek. Öğrenmek alışkanlık kazanmak demek.

Ve bu noktada tekrar soruyoruz. Bilgi elimizde ama neden her zaman işimize yaramıyor? Klasik bir örnek: Sigarının zararlarıyla ilgili bir sürü şey okudum. Bu alışkanlıktan vazgeçmem gerektiğini biliyorum ama neden bırakamıyorum? Başka bir örnek: İyi bir ebeveyn olmak istiyorum. Anne baba ve çocuk ilişkileri konusundan birçok iyi kitap okudum ama niçin hala çocuklarıma bağırıyorum? Başka bir örnek, özgüven geliştirme konusunda birçok video izledim. Harika konuşmacılar dinledim. Niçin hala bu kadar kırılganım? Örnekler çoğaltılabilir.

Demek ki harekete geçmek gerekiyor. Öğrendiklerimizi uygulamaya sokmak zorundayız. Yoksa okuyup öğrenmek bir süre sonra anlamsızlaşacak. Hatta şöyle diyeceksiniz: Bu kişisel gelişim mevzusu tam bir zırvalık. Bir işe yaradığı yok. Ya da belki diyeceksiniz ki “Hayır, değişmeye çalışıyorum ama motivasyonum mu kayboluyor nedir, bırakıyorum.”

Değişmek istiyorsak, motivasyon tek başına yeterli değil. Neden? Bir süre sonra motivasyon düşer ve onu tamamen kaybedebiliriz, çok normal. İşte bu yüzden alışkanlık kazanmak önemli. Alışkanlık kazanmak da disiplin sayesinde olur. Başarı için üzerinde çalışmamız gereken şey bu. Çaba sarf etmeliyiz. Atomic Habits kitabının yazarı James Clear’a göre, yeni bir alışkanlık edinmek istediğimizde onu halihazırdaki bir alışkanlılığımızla ilişkilendirmek disiplin açısından çok yardımcı oluyor. Örneğin her gün biraz egzersiz yapmak ve şekle girmek istiyorsunuz diyelim. Her diş fırçalamadan sonra birkaç şınav çekmeye ne dersiniz?

Bilgiye ulaşmak kolay, ama onu uygulamaya geçirmek zor. Yeni davranışları rutinimize dahil ettiğimizde değişime ulaşmış ve başarmış olacağız. Alışkanlık dediğimiz şey otomatik olarak yapılan şeydir. Kendimizi zorlamadan o işi yapıyorsak tamam demektir.

Özetle, bilgiyi değerli kılalım, öğrenmek hayatımızda davranış değişikliği anlamına gelsin ve biraz gayret edelim. Hayatımızda gelişime meydan verelim.

 
Toplam blog
: 8
: 83
Kayıt tarihi
: 16.01.21
 
 

2001 yılından beri İngilizce öğretmeniyim. Kitap çevirmenliğiyle de ilgilendim. Yabancı dil öğrenme..