Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '13

 
Kategori
Güncel
 

Öğretilmiş çaresizlik. Rusların çaresiz zıplayan Pireleri miyiz?

Öğretilmiş çaresizlik. Rusların çaresiz zıplayan Pireleri miyiz?
 

Bu yazımı okumadan önce lütfen şu linki izleyin. http://www.haberler.com/kavanozdaki-pire-ve-ogrenilmis-caresizlik-haberi/

Eminim şaşırmış ve hayretler içinde haberi okumuşsunuzdur.

Aslında niçin ve ne diye şaşırıyoruz ki? Çocukluğumuzdan beri toplumun, televizyonun, gazetelerin, eğitim kurumlarının, askerliğin, iş dünyasının içinde sıkışıp kalan o pireler gibiyiz hepimiz.

Bizde sadece belli limitlerde zıplamamız istenmekte, asla belirlenen seviyenin dışına çıkmayacak kadar zıplamamız beklenmekte.

En başta okullarda ve camilerde bu yapılmakta, sonra kışlada askeri eğitimlerde. Yanlış anlamayın hemen, verdiğim mesajla eğitime karşı olduğum anlaşılmasın. Benim anlatmaya çalıştığım yazar Bülent Akyürek'in "İçinizdeki Öküze oha deyin" adlı kitabında belirttiği gibi çoğumuzun ezberci olmamızın asıl nedeninin yukardaki pire örneğiyle iyi anlatılmış olabileceğine dair mülahazalarımı paylaşmak.

Daha önce bu örneği vermiştim, Lise'deyken bir şiir hakkında yaptığım yorumu edebiyat öğretmenim beğenmiş ama müfredat ve devletin istediği tarz olmadığı için not vermemişti.

Peki ezberlerden nasıl kurtulabiliriz?

Ülkemizi bir kavanoz gibi düşünün, vizelerle dışarı çıkamayan bir halk tahayyül edin. Bu halk bütün yorum ve görüşlerini kesinlikle ülke içindeki görüş ve yapıya göre yapacaktır. Hele dil bilmiyorsa tamamen tek yanlı bakacaktır. Fakat kitap okuyan, özellikle başka ülkelerin yazarlarını okyanlar, dil ya da diller bilenler, başka ülkelerde yaşama imkanına sahip olanlar kesinlikle ezber bozucu düşünürler, onlar ne olursa olsun kavanozun dışına zıplanabileceğini bilen gören pirelerdir ve öğretilmiş çaresizlik onlar için geçerli değildir.

Bu nedenle, gerek ailede anne ya da baba olalım, gerek okulda öğretmen, camide imam olalım, mutla kendimizi ve çevremizi yurt dışına çıkmaya ikna etmeliyiz, dil öğrenmeye okumaya okutmaya önem vermeliyiz. Sistemin bizim etrafımıza çizdiği geleneksel dini ve geleneksel milli bakışlarımızın ötesine çıkabilmemiz buna bağlı. Yoksa ne kadar zıplarsak zıplayalım üstümüzde kapak var sanacağız.

Farklı ve ezberden konuşmanın elbette bedeli de olacak, size ütopyacı diyecekler, ajitasyoncu diyecekler, sert ve kırıcı diyecekler, alınacaklar, asıl ders çıkartmaları gereken kendileriyken sizi suçlayacaklar.

Yazar olmak, öğretmen olmak, anne ya da baba olmak, imam olmak, komutan olmak ancak ezberlerin dışına çıkan ve hayal gücünü etkin kullanan ve öğretilmiş çaresizlik içinde olmadıkça anlam kazanır. Yoksa sıradan yazar, sıradan öğretmen sıradan imam ya da komutan olmak durumunda kalırız.

Bizlere sınırlar çeken ve tahayyülerimize kapak örten elleri görmemiz lazım. Okulda, evde, kışlada camide, sokakta üzerimize kimler kapak örtmekte? Düşünelim bir?

Sosyal Demokrasimiz CHP kadar, İslamcı bakışımız AK parti kadar, Milliyetçiliğimiz MHPkadar, Kürt sorununu çözüm anlayışımız BDP kadarsa yanmışız biz....

  

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..