Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '14

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Öğretmen olmak, çok zor ve onurlu bir mesleği seçmek demektir....

Öğretmen olmak, çok zor ve onurlu bir mesleği seçmek demektir....
 

Her türlü engelleme ve zorluğa rağmen öğretmenler yine de izinden yürüyor..


İkra (oku)..  Kur’an’ı Kerim ilk ayet.  Okumak için okumayı  öğretecek öğretmen gerekir değil mi?.

İlim Çin’de de olsa gidiniz bulunuz. Hz. Muhammet .. Arabistan nere, Çin nere.. İlmi öğreteceklere Hz.Muhammed’in verdiği önem ortada..

Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum. Hz. Ali,

“Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır.” “Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.” Atatürk.

Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul  ettiği  24 Kasım, doğum tarihinin 100. Yılı olan 1981’den beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.  

Osmanlılar devrinde öğretim kurumları üçe ayrılmaktaydı: Medreseler, Yabancı okullar ve Tanzimat okulları. Atatürk 16 Temmuz 1921’de daha savaş yıllarında, Ankara’da toplanan Maarif Kongresi’ni açarken bakın ne diyor: Şimdiye kadar takip olunan öğretim ve eğitim usullerinin milletimizin gerileme tarihinde en mühim bir âmil olduğu kanaatindeyim. Onun için bir millî eğitim programından bahsederken eski devrin hurâfelerinden ve fikrî vasıflarımızla hiçbir münasebeti olmayan yabancı fikirlerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelebilen bütün tesirlerden tamamıyla uzak, millî seciye ve tarihimize uygun bir kültür kastediyorum. Çünkü, millî dehamızın tamamıyla inkişâfı ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir. Gelişigüzel bir yabancı kültür, şimdiye kadar takip olunan ecnebî kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir

Atatürk, 3 Mart 1924 yılında TBMM’ce kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) ile ülkedeki bütün eğitim kurumlarını Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) ne bağlamıştır. 1926'da İlk Muallim Mektepleri ve Köy Muallim Mektepleri adı altında iki tip sınıf öğretmeni yetiştirildi. 1932-1933 öğretim yılında öğretmen okullarının öğretim süresi ilk okuldan sonra altı yıla çıkarıldı. 1940 da Köy Enstitüleri kuruldu.

Buraya kadar, Atatürk’ün  ülkede modern ve çağdaş bir eğitim sisteminin kurulması için verdiği mücadeleyi görüyoruz. Araştırmak isteyenler bu konuda çok daha fazla bilgi sahibi olabilirler. Konumuzda bu değil zaten.

Biz bu 24 Kasım’da ülkemizdeki Eğitim Emekçilerinin “Yeni Nesil”yetiştirmedeki çabalarının önündeki engelleri ve tüm bu saygıdeğer insanların yaşadıkları sorunları irdeleyeceğiz.

Hani bilip bilmeyenler  “Canım bu öğretmenlikte çok avanta bir meslek, senede 3 ay yat beleşten maaşını al” diye ahkam keserler ya.

Bakalım öylemiymiş:

OECD ülkelerinde öğretmenlerin yıllık çalışma saatleri 1.652 saat, Türkiye’de 1.840 saat.  Ülkemiz öğretmenlerinin  aldıkları ücretleri OECD ülkeleri öğretmenlerinin ücretleri ile karşılaştırırsak; Elin oğlu kendi öğretmenini hayat standartlarının üzerinde bir refah seviyesinde yaşatırken, ülkemiz öğretmenlerinin yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum olduklarını görüyoruz. O canım, o idealist “Yeni Nesil” yetiştiriciler, eski nesil yobazları ile mücadele ederlerken, ücret konusunda da çok gerilerde kaldılar günümüzde. Ama yılmadılar rehber olarak gördükleri Başöğretmen Atatürk’ün izinde yürümek için direniyorlar.

850 bin öğretmen görev yapıyor bu ülkede, 240 bin öğretmen açığı olmasına rağmen 300 bin öğretmen atanma bekliyor. Son 12 yıldaki AKP hükümetlerinin 5. Milli Eğitim Bakanı olan Nabi Avcı açıklama yapıyor: “40 bin atama yaptık, 2015’te 74 bin daha öğretmen atanacak” Yani öğretmenliği hak etmiş yaklaşık 200 bin kişinin durumu belirsiz. Daha çok beklerler gibi görünüyor.

Sadece o kadar mı?.

Öğretmen: Tarihin, Coğrafyanın, Matematiğin, Fennin, Dinin  doğrusunu öğretmek istiyor öğrencisine. Yeni ve Cumhuriyet değerlerine bağlı bir nesil  yetiştirmenin ilk şartı o çünkü. Ama engelliyorlar öğretmenin bu çabasını: “Benim istediğim tarihi, coğrafyayı, fenni,  dini öğreteceksin” diyorlar. Öğretmenler Başöğretmenleri Atatürk'ün, tozlu depolardan, çöplerden çıkan resimlerinin ve kırılıp top oynanan büstlerinin ızdırabını yaşıyorlar günümüzde.. Okul çağındaki kız çocuklarının küçük gelinler haline getirilmesini, mahalle baskısı ile İmam Hatip'e gitmek zorunda kalan çocukların çaresizliğini izliyorlar. Andımızın kaldırılmasını, bayrağımızın yerlerde "süründürülmesini" kahrolarak seyrediyorlar. 

12 Eylül 1980 darbesinden sonra Orta Öğretim Kurumlarında haftalık en az iki saat okutulan Felsefe dersinin kaldırılması ile öğretmenlere ilk çelme takılmış, bütün bilimlerin anası sayılan Felsefe unutturularak,  öğrenciyi ezbere ve kafa çalıştırmamaya yönlendiren Meta-Fizik bir Eğitim Sisteminin temelleri atılmıştı.  Öğretmeni itibarsızlaştırmak için boşuna bir çaba içinde olanlar günümüzde de son hızla bu baskı ve çabalarına devam ediyorlar maalesef.

Öğretmenin bir kaç cılız ses dışında örgütü yok, sendikası yok. Yarın ülkemizin her alanına yerleştirilen Taşeronlaşma  Sistemi sayesinde iş güvenliği de kalmayacak inanın. Emeğe düşman zihniyet, peşinden bilime, öğrenmeye ve öğretmeye düşmanlığı da getiriyor. Öğretmenleri alet ederek sormayan, sorgulamayan, araştırmayan, itiraz etmeyen tamamen ram olmuş bir nesil yetiştirip Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni çok koyu bir karanlığa doğru sürüklemek istiyorlar. Ama bu karanlık özellikle Atatürk’çü öğretmenler sayesinde sabaha en yakın karanlık olacaktır eminim.

Yazının başından beri yazayım mı yazmayayım mı diye ikirciklendiğim bir uhdemi anlatmadan geçemeyeceğim. 1978 yılında Ankara Akşam Ticaret Lisesini bitirmemi takiben girdiğim Üniversite Sınavında, Ankara Beşevler’deki,  Endüstriyel Sanatlar Yüksek Öğretmen Okuluna kayıt yaptırmaya hak kazanmıştım.. Aynı yıl girdiğim Devlet memurluğu ile tahsil hayatımı (devam mecburiyetinden dolayı) bir arada yürütemedim.  Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğine adım atmama neden olabilecek bu okulu bıraktım ve ertesi  yıl devam mecburiyeti olmayan AİTİA Muhasebe Yüksek okulunu tutturarak tahsil hayatıma devam ettim. Bu okulda 12 Eylül Darbesinden sonra Gazi Üniversitesi İİBF oldu. Fakat yıllar sonra Ankara Haymana’da görev yaparken Kaymakam Oluru ile Oyaca Lisesi’nde 3 dönem Vekil öğretmenlik yaptım. Vekil  Öğretmenliğime ait belgeyi hayatımın en onurlu üç döneminin bir hatırası olarak hep saklamışımdır. 

Bütün öğretmenlerimin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlarım.

Saygılar..

22 Kasım 2014

Saat: 16.15    

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..