Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '07

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmen tükenmişliği

Öğretmen tükenmişliği
 

Tükenmişlik kavramı ilk kez 1974 yılında Freudenberger tarafından ortaya atılmış ve “enerji, güç ya da kaynaklar üzerindeki aşırı istekler nedeniyle tükenmeye başlamak “ olarak tanımlanmıştır.(Weiskoopf, 1980, sf.18)

Tükenmişlik kavram, 1980 yıllarında değişik meslek dallarında yapılan araştırmaların yoğunlaşmasıyla literatürde yer alamaya başlamıştır.

Tükenmişlik, Maslac ve arkadaşlarının yaptıkları araştırmalara göre “Duygusal tükenme, Duyarsızlaşma, Kişisel başarıda azalma” şeklinde üç aşamada gerçekleşmektedir.

Özellikle yüz yüze çalışılan öğretmenlik, hemşirelik, doktorluk, polislik vb mesleklerde tükenmişlik düzeyinin daha fazla olduğu görülmektedir.

Bu tür mesleklerde çalışan insanların, hizmet alan insanlarla yoğun bir şekilde ilgilenmeleri beklenmektedir. Tükenmişlik, hizmet verme kalitesini düşürürken, hizmet alan insanlarda da hayal kırıklığı yaşanmasına neden olmaktadır.
Tükenmişliğin ”duygusal tükenme” evresini yaşayan insanların, eskisi gibi kendilerini işe veremedikleri, gerginlik ve engellenme hissettikleri, duyu organlarının köreldiği, hizmet alan insanları birer nesne olarak algıladıkları ve ertesi gün işe gitmek istemedikleri tespit edilmiştir.

Tükenmişliğin ikinci boyutu olan “duyarsızlaşma” evresini yaşayan kişilerde, işe ve hizmet verdikleri insanlara, kurumlarına karşı umursamazlık söz konusudur. İşi yavaşlatma, oyalama ve bürokratik engeller çıkararak hizmet kalitesini düşürme eğilimleri “duyarsızlaşma” evresini yaşayan insanların yaygın tutumlarındandır(Aynı eser)

Tükenmişliğin üçüncü evresini ise Fiziksel tükenmişlik” takip etmektedir. Bu aşamada tükenmişlik yaşayan bireyler, kendilerini mutsuz hissetmekte; mesleklerine karşı yetersizlik, başarısızlık gibi olumsuz benlik duyguları geliştirmektedirler.

Duygusal ve fiziksel tükenme sonuçlarına bağlı olarak ortaya çıkan davranış bozuklukları, depresyon ve madde bağımlılığı, bireylerin öze kıyıma kadar varan eylemlerine neden olmaktadır(Çam, 1991)

Öğretmenlik, “tükenmişliğin” en yaygın olduğu mesleklerden biridir. Öğretmenliğin, yüz yüze çalışılan meslek grupları içinde daha stresli olduğu kabul edilmektedir. Öğretmenlerin %60’nın sinirsel gerilim içinde oldukları, (Prat, 1978), yüksek tansiyon şikâyetlerinin arttığını, mide ülseri, uyku bozuklukları, yeme problemleri ve fobiler görüldüğünü tespit etmişlerdir.

Öğretmen tükenmişliğinin önemli nedenlerinden biri Iwanicki’ye göre toplum kaynaklıdır. Toplumda öğretmene verilen değer ve öğretmenlik mesleğinin toplumda saygınlık ve itibarının her geçen gün azalmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda güç ve itibarın önemli göstergelerinden biri, kişinin aldığı ücretle ilgilidir. Birçok eğitim sendikasının, TÜİK’in, değişik araştırma kuruluşlarının yaptığı araştırmalara bakmadan da öğretmen ücretlerinin tatmin edici düzeyde olmadığı söylenebilir. Öğretmen özellikle büyük kentlerde ve zengin muhitlerde aldığı ücretlerden dolayı büyük bir mahcubiyet yaşamakta, ekonomik güçlüklerle karşılaşmaktadır. Kendisini geliştirici imkanları, yetersiz ücretten dolayı kullanamamaktadır.

Öğretmen tükenmişliği ile yaş, cinsiyet, öğretmenin hizmet yılı, çalışılan okul türü gibi değişkenler arasında önemli bir ilişki vardır.
Öğretmenin yaşı ve hizmet yılı arttıkça tükenmişlik düzeyi de azalmaktadır. Çünkü hizmet yılına bağlı olarak artan tecrübe ve deneyim öğretmenin sorunları çözme becerisi geliştirmesine katkı sağlamakta daha az enerji sarf ederek aynı işi yapmaktadır. Yani öğretmen acemilik dönemini geride bırakmıştır. Sınıfa daha hakimdir ve daha az sorun yaşamaktadır.

Öğretmenlerin cinsiyetlerine bağlı olarak tükenmişlik düzeyleri farklılık göstermektedir. Yapılan araştırmalar erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere göre daha fazla tükendikleri görülmektedir. Bunun en önemli nedeni toplumun öğretmenlik mesleğine bakış açısıdır. Toplumda öğretmenliğin kadın mesleği olarak görülmesi ve kadınlara daha çok yakıştırılmış olmasıdır. Toplumdaki bu yanlış kanı, erkek öğretmenlerde mesleklerine karşı olumsuz tutum sergilemelerine ve tükenmişlik düzeylerinin bayanlara göre daha yüksek çıkmasına neden olmaktadır.

Çalışılan okul türü de son derece önemli bir etkendir. Yapılan araştırmalar meslek liselerinde çalışan öğretmenlerin tükenmişlik düzeylerinin Anadolu Liselerinde çalışan öğretmenlere göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Bunun başlıca nedeni Anadolu Liselerindeki eğitim –öğretim ortamının daha iyi olması, sınıf mevcutlarının bir standarda bağlanması, daha nitelikli öğrenci gruplarının olması, öğretmenin daha fazla mesleki doyum yaşamasından kaynaklanmaktadır.(Yılmaz, 2004)

Eğitimin siyasallaşması da öğretmen tükenmişliğinde önemli etkenlerden biridir. Ülkenin eğitim politikası iktidardaki siyasi partilerin tesirinde kalmakta ve eğitim çalışanları ister istemez bu siyasi oluşumlardan ve siyasi kadrolaşmadan olumsuz bir şekilde etkilenmektedirler. Liyakat esasına dayalı olmayan objektiflikten uzak yönetici atamaları tüm öğretmenlerde huzursuzluk kaynağı olmaktadır.
Bu kadar bilimsel ve sıkıcı yazımı bir anekdotla, tüm öğretmen arkadaşlarımın gününü kutlayarak bitirmek istiyorum.

Ziyaret ettiğimiz bir okulun müdür odasında Adam, bacak bacak üstüne atmış, gömlek düğmelerini cömertçe açmış, kılları dışarı fırlamıştı.
Müdür, hizmetliye verdiği talimatlarla bu adamın çay sigara ve kahve isteklerini kusursuz bir şekilde yerine getiriyor; adamın bir dediğini iki etmiyordu. Müdür, koltuğunda sığıntı gibi duruyordu.

Adam sanki bir devlet okulunda değil de parsıyla kurduğu özel işletmesinin koltuğunda oturuyor gibi rahat ve bir o kadar da küstahtı. Bizim odaya girmemizden hiç etkilenmediği gibi sanki eline bir fırsat geçmiş gibi sevindi. Ben de birer çay içtikten sonra sessizliği bozmak için:

—EE. Amca nasılsınız. Haliniz vaktiniz nasıl diye söze giriş yaptım.

Adam, sanki büyük bir hakarete uğramış gibi bozuldu.

—Bak evlat! Sen benim kim olduğumu biliyor musun? dedi Adam. Biz öğretmenlere sert bir bakış fırlatarak.

Biz neye uğradığımızı şaşırdık. Herhalde büyük bir devlet adamı, vali, bakan falan dedik. Osmanlı padişahlarından ilham alıp tebdili kıyafet etmiş olan bir devlet büyüğümüz olsa gerek. Oturduğumuz yerden tırsak tırsak bu maganda kılıklı kıyafetten hangi devlet büyüğümüzün çıkacağını merakla bekledik.

Adam havada asılı elini tehditle sallayarak bize doğru işaret etti. Ben bu ilçedeki? Tesislerinin sahibiyim. Ve her hafta bir iki gününüm Ankara’da geçer. Bir dediğim iki olmaz.

Elindeki sigaradan bir yudum daha çekip dumanını müdürün yüzüne doğru savurduktan sonra

—Şu gördüğünüz müdürü de bu okula ben müdür ettim. Anladınız mı?

Biz hemen kalkmak için müsaade isterken müdür çok önemli velinimetinin hizmetlerini yerine getirmek için hizmetliye talimat veriyordu.

Kıssadan hisse

 
Toplam blog
: 49
: 1026
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

On beş yıllık eğitimciyim. Halen bir devlet kurumunda öğretmenlik yapıyorum. Dünyanın en zor ama en ..