Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '15

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmen yetiştirme

Öğretmen yetiştirme
 

bilmosfer.com


Türkiye’de öğretmen yetiştirilmiyor mu? Her yıl yüzlerce, belki binlerce öğretmen mezun ediyoruz. Maşallah her  Üniversitemizin bir (bazen iki) tane Eğitim Fakültesi var. Bir de bunlara Fen-Edebiyat Fakültelerini katarsanız; alın size bir sürü elinde pankartla sokaklarda “Biz de atanmak istiyoruz..” diye dolaşan  öğretmen adayları. Ellerinde diplomaları var ama çalışamıyorlar. Çünkü kadro olmadığı için devlet bu mezun olanların çoğunu atayamıyor. 
 
Ve her yıl, bu atanamayanların sayısı da katlanarak artıyor.
 
Mesele ne? Mesele , hem nicelik; hem nitelikle ilgili…
 
Yirmi yıl önce , Türkiye’de geniş ölçüde öğretmen açığı vardı, yeterli sayıda öğretmen bulunamıyordu. Devlet öğretmen yapmanın öyle yollarını icat etti ki, şimdi öğretmenlerin fazlası sokakları dolduruyor. Yani işin bir yanı  “plansızlık” ; çıkar çıkar sokağa koyver.. Ondan sonra herkes ağlasın. Bu niceliksel plansızlık… YÖK’le MEB’lığı bir araya gelip, üniversiteler, fakülteler için gerekli planlamaları yapıp, sayısal dengeleri sağlayamıyorlar.
 
Hani memlekette “Planlama” diye bir şey vardı. Ama diyeceksiniz ki, şimdi öyle bir şey yok. Herkes bildiğini okuyor. “Nicelik”ten kastımız, anlaşılacağı gibi, “Sayısal” çoklukların veya azlıkların ayarlanması. Örneğin, “Sınıf Öğretmeni” çok; ve hala “Yabancı Dil Öğretmeni” bu memlekette az… O zaman ayarlayın. Kotalar koyun. Bunu Devlet yapabilir. Okulların kendisi değil. Artık “İkinci Program” adı altında uydurmasyon öğretmen yetiştirmeyi kaldırın.
 
Gelelim , “Nitelik” konusuna. İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Yüzlerce, binlerce öğretmen yetiştirirsin de, yetiştirdiğin öğretmen gerçekten öğretmen midir? Bu sorulabilir. Nitelikli öğretmene sahip olmak, çok kıymetli, altın bir saate sahip olmak gibi bir şeydir. Değerli bir öğretmen insanın hayatını değiştirir; onu adam eder; kötü bir öğretmen ise insanın hayatını berbat eder…
 
Bizim Milli Eğitim sistemimizin ise iyiyi kötüden ayıran bir gerçek eleği yoktur. Milli eğitim kadrolarına giren 30 yıl sonra emekli olur diye, bir garanti anlayışı vardır. Onun için, eğitimde “Okuyan” öğretmenle, ipe un sermiş öğretmen aynıdır.. Böyle bir kanı vardır. Oysa ne kadar yanlış!
 
Öğretmenin gerçek bir değerlendirilmesi yapılamamaktadır. Açıkçası bu. O zaman olan öğrenciye oluyor. İyi öğretmene düşen şanslıdır; kötü bir öğretmen ise insana eğitimi zindan edebilir.. Ne demek istediğimi yaşayanlar anlayacaklardır.
 
Öğretmenin niteliği nasıl sağlanır. Bazı satır başlarıyla görmeye çalışalım.
 
1.Öğretmen yapılacak kişi liseden kaliteli olarak gelecektir. En iyi öğrenciler öğretmen adayı yapılacaktır. 
 
2. Eğitim Fakültelerinde , meslek için umutsuz görülen adaylar mutlaka elenmelidir.
 
3.Fakültelerin kadroları tam olmalıdır. Öğretim üyeleri iyi yetişmiş , yetkin kişiler olmalıdır. Eğitim Fakültelerini İlahiyattan gelmiş insanlarla yönetmeye kalkarsanız, bu iş olmaz. 
 
4. Fakültelerde başarılı olamayan elemanları elemek için sistemler kurulmalıdır. Her eleman eğitim fakültesinde çalışamaz. Yararsız elemanlar atılmalıdır.
 
5.Okullarda öğretmen adaylarının staj devreleri iki yıl olmalıdır. Bu süre içinde öğretmen adayı “Stajiyer Öğretmen” olmalı; derse girmemeli veya gözetim altında girmelidir. “Yetiştirici Öğretmen”ler bunları eğitmeli, derslerine sokmalı; durmadan eleştirmeli; ve yetişmesine yardım etmelidir. Bu süre içinde Stajiyer başarılı olamazsa, jüri bunların öğretmenlik yapmasına izin vermemelidir. 
 
6. Öğretmenlerin nitelikli bir şekilde ders verebilmesi için, her ana ders öğretmenine bir “yardımcı öğretmen”  verilmeli. Bu iki öğretmenin birlikte derse girmesi, bazı dersleri birlikte yapması ve işbirliği içinde derslerini hazırlamaları özendirilmelidir.
 
7. Bütün öğretmenlerin, sürekli gözlem altında tutulması esastır. Gerekli “başarım”ı performansı yakalayamayan öğretmene, bir şans daha verilmeli, sonra devre dışı bırakılmalıdır.
 
8.Öğretmenler, sürekli hizmet için kurslar, seminerlerle aydınlatılmalıdır. Bilgileri pekiştirilmelidir. Aynı zamanda, ara sınavlarla başarımları ölçülmelidir.
 
Öğretmenlik baştan başa çok ciddi bir iştir. İşine , gücüne özen göstermeyen;  sallapati; ruhsal bozuklukları  olan insanların öğretmen yapılması veya bunların öğretmenlikte tutulması cinayettir. 
 
Fakat bizim ülkede öğretmen başarımına hiç önem verilmemekte; bir çok niteliksiz öğretmenin sistem içinde olması, kimseyi rahatsız etmemektedir. Böyle öğretmenlerin sistem dışına atılması da varolan koşullar altında kolay değildir; hatta denilebilir ki mümkün değildir.
 
Öğretmenlerin daha iyi yetişmesi için, sistem kütüphaneleri kurulmalı; Öğretmen Başucu Kitapları burada bulundurulmalı. Öğretmenlerin bir bakıma “Hal ve Gidişleri” denetim altında olmalıdır. 
 
Öğretmen örnek insandır.  Çoğu kez örnek alınan insandır. Öğrenciler , çoğu kez hayatlarının mesleklerini yakınlarındaki öğretmenlerinin kişiliklerinden etkilenerek veya sözlerinden etkilenerek  kurarlar. 
 
Fen Fakülteleri, elbette ister istemez ülkemizde ikincil öğretmen kaynaklarıdır. Bunlara formasyon verilerek , iyi öğretmenler kazandırılabilir. 
 
Her zaman bilinir ki, iyi bir öğretmenin öğretmen olabilmesi için üç koşul vardır.
 
1.Öğretmen kültürlü olacaktır.
Her zaman okuyan, yazan; kendi alanında araştırmalar yapan bir insan olacaktır.
2.İyi meslek bilgisi sahibi olacaktır.
Kendi alanında en son bilgileri, kuramları, yasaları bilen; kısmen uygulayabilen bir insan. Alanındaki literatüre sahip; iyi bilen bir öğretmen.
3.Formasyon bilgisine sahip olacaktır.
Yani öğretmenlik bilgisine sahip olmalıdır. Bildiğini iyi öğretebilmelidir. Çeşitli, yöntemlerden, tekniklerden ve araçlardan haberdar olmalıdır. Ve etkinlikle kullanabilmelidir.
 
Öğretmen, elbette toplumu içinde saygı gören bir kişidir. Aslında öyle olmalıdır. Özellikle uzak köylerimizde; köylü sorunları için önce muhtara danışır; sonra da öğretmene… Neden? Çünkü öğretmen bilen kişidir de ondan. Öyle bilinir.
 
Öğretmenin insanların güvenini boşuna çıkarmaması gerekir. 
 
Öğretmen yetiştirmek; onu meslekte güvenle tutabilmek ve ona desteği salayabilmek aslında hepimizin görevi. Biz öğretmenden çok şeyler bekliyoruz… Bekliyoruz da, ona ne verebiliyoruz?
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..