Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '14

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmenim canım benim, canım benim

Öğretmenim canım benim, canım benim
 

1988 yılında Alaçam ilkokulunun 5-A sınıfında okurken Rahmetli Kemal Sunal'ın başrolünde oynadığı Öğretmen filminin Sapanca'daki kısımlarının çoğu sınıfımızda çekilmişti.
O yıllarda Alaçam İlkokulu yarı zamanlı ilkokul yarızamanlı olarak da ortaokul olarak kullanılmaktaydı. Ben de Öğretmen filminin çekildiği sınıfın, sınıf ortamını oluşturan öğrencilerden bir tanesiydim.
O döneme dair aklımda kalan, bu filmden ziyade Selma Çakmakçı öğretmenimizin herbirimiz ile olan insan üstü alakasıydı. Bu alaka sınıfımızdaki herkeste kendinden menkul birşeylerin var olmasını sağlamıştı.
Siyah önlük bizi tek tipleştiren birşey değil, herbirimizi hikayeleri ile farklılaştıran bir ünüformaydı o zamanlar.
Tek derdimiz Öğretmen'imize kendimizi gösterebilmekti.
Bunun için de tüm yazılılardan Pekiyi almak gerekmiyordu. Lüzumlu olan iyi insan olmaya çalışmaktı.
Kimimiz bunu Kooparatif Koluna girip tenefüslerde kantinde çalışarak yaparken, kimimiz Temizlik kolunda okulumuzun temiz kalmasına uğraşarak yapardı.
Kimi gezi kolunda okulca gidilen pikniklerde asayişi teğmin eder, kimimiz de kavga eden iki arkadaşımızı ayırarak bunu gösterirdi.
Ve Selma Öğretmen herşeyi görürdü.
En çok sevdiğim yönlerinden biri iyiliği, başarıyı ve çabayı gördüğü anda bunu takdir edecek farklı bir yöntemi olmasıydı.
Kimi zaman defterimize attığı o güzel imzasıyla bunu yapar kimi zaman arkadaşlarımıza örnek göstererek onore ederdi.
Öğretmenliğin nasıl büyük bir adanmışlık duygusu gerektirdiğini Selma Öğretmen' imizin eğitimimiz için yaptığı herşeye kendinden birşeyler katma çabasıyla şimdi çok daha iyi anlıyorum.
Tüm ilkokul hayatımızda 23 Nisan' larda özel bir aktivitede bulunmadığımız vaki olmamıştı.
Öğretmenimizin bu aktivitelere bizleri olağan üstü bir gayretle hazırlamaya çalışmasının amacı, Hükümet konağının önünde şovumuzu yapmamız değildi. Nitekim çoğunda 23 nisan yağmurlu olduğundan gösterimizi tam olarak yapamazdık. Öğretmenimizin yağmurlara rağmen tek gayesi kendimizi ifade etme yeteneği kazanarak, sağlam bir kişilik temeli atmamıza hizmet etmekti.
Diyalogların monologlara göre daha çok insana yakışan birşey olduğunu göstermek için bu aktivitelerde herkese küçük büyük demeden en az birkaç rol verirdi.
Filme tekrar dönecek olursak Sapanca' da böylesi bir filmin çekiliyor olması gerçekten büyük bir olaydı o zamanlar.
Sınıfımızda çekilen bu filmde yer almanın çocukca heyecanı öyle büyüktükü ki, filmde sadece birkaç saniye gözükmeme rağmen tüm tahsil hayatım boyunca " ben Öğretmen filminde oynadım " diye şekil yapmışımdır.
Hernekadar" Öğretmen'i " izleyen arkadaşlarımın," ulen koca filmde iki defa kulağın gözüküyor neyin havasını atıyosun " sataşmalarına maruz kalsam da hiç aldırış etmemişimdir :)
Şaka bir yana iki saatlik bir filmin didaktik mesajını Selma Öğretmen bir ömür boyunca Sapanca'mızın sahnesinde bizlerle buluşturmuştur. Ve asıl filmi yapılması gereken Öğretmen o'dur.
Hani köy enstitülerinden yetişmiş olan öğretmenlerin gittikleri yerlerin herşeyi oldukları anlatılır ya hep.
Kimi yerde iğne yapan bir doktor, kimi yerde tansiyon ölçen bir hemşire. Kimi yerde küskünleri barıştıran bir barış elçisi olduklarını duyarız, kimi zaman dünyayı değiştirip devranı döndürecek bir idealist.
Belki de Selma Öğretmen o enstitülerin son temsilcisiydi Sapanca'daki biz öğrencileri için.Ve belki de köyümüzün herşeyi.
Ömrün uzun, Öğretmenler günün kutlu olsun Selma Öğretmen'im
Ve tabiki Türkiye'mize emeği geçen tüm öğretmenlerin...

 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..