Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '10

 
Kategori
Güncel
 

Öğretmenim Kürtçe öğrenebilirsin!

Geçtiğimiz haftalarda yeni öğretmen atamaları yapıldı. Görevlerine başlamadan ellerine bir mektup tutuşturuldu öğretmenlerin. Özellikle dikkat çekilmek istenilen konular var metnin içinde. İşte bazıları. 

Öğretmen köy muhtarı ile diyalog kuracak. Köy halkını ne yapıp edip eğitim mücadelesinde yanına çekecek. Aksi halde düşünemeyeceği kadar yıpranacağı hesap edecek. Ağalık, şeyhlik gibi oluşumları karşısına almaması gerektiğini bilecek. Tevazu ile halka yaklaşacak. Onların düğünlerine, cenazelerine katılacak. Köyde kahvede gençlerin yanına gidip oyunlarını seyredecek. Ama aşırı samimi de olmayacak, mesafeyi koruyacak. Köy imamı ile iyi diyalog kuracak. Bunu yaparken kendi çıkarını ön planda tutacak. Elbisesini daima ütülü, temiz, giyecek. Çorabı, ayakkabısı ve pantolonu ile uyumlu olacak. Ceket düğmesini iliklerken en alt düğmesini iliklemeden bırakacak. 

Öğretmeni bilgilendirmek ve rahatlatmak için verilen bu mektup acaba gerçekten öğretmeni rahatlattı mı? Yoksa daha çok endişelenmesine mi vesile oldu? Düşünün, ilk defa gideceğiniz bir ortama önünüze senelerin birikimi olan meseleler getiriliyor ve sen bu çarkın parçası olmazsan tahmin edemeyeceğin sıkıntılar yaşarsın, deniliyor. Ve hep alttan alması isteniyor bir bakıma. Doğrudur. Öğretmen gittiği yere uyum sağlaması gerekir Köy şartlarına alışık olmayan biri için bu gerçekten zor bir durum. Ama tutup da köy imamıyla iyi geçin, ağayı, şeyhi karşına alma diye tavsiyede bulunursan öğretmenin karşısında sanki bir direnç ve güç birliği izlenimi uyandırırsın. 

Kaldı ki bu öğretmen okulda yeri geldiğinde demokrasiden, devlet gücünden bahsedecek. Asıl bilgilendirme böyle yapılmaz. Öğretmen göreve başlamadan önce zaten bir kursa tabi tutuluyor. Stajyer olduğu için. Burada yörenin özelliklerinden bahsedilebilir. Ama esasında öğretmene karşılaştığı olumsuzluklarda ne yapması gerektiği, devletin gücünü yanında nasıl hissedebileceği, yani yalnız olmadığı anlatılmalı. Ama ne yapılıyor. Sen orada yalnızsın. Ne yaparsan sonuçlarına da sen katlanırsın havası yaratılıyor. 

Bu işin bir yönü. Türkiye’nin geçirdiği değişim çerçevesinde bence daha önemli bir tavsiye yer alıyor mektupta. Öğretmenlerden yerel dilleri öğrenme çabası içine girmesi isteniyor. Bununla doğu bölgemizin anlatıldığı belli. Amaç ise öğrencilerle anlaşabilmek ve eğitimin kalitesini yükseltebilmek. İlk bakışta bazılarına gayet yerinde bir istek gibi gelebilir bu durum. Ancak bu kadar basit bir mantıkla meseleyi anlatmak bir fayda getirmez. Kaldı ki sanki o bölgede farklı kural ve kanunların uygulandığı izlenimini veren bir yaklaşımdır bu. 

Önümüzde bu konuyla ilgili yapılmış uygulamalar var. Farklı dillerde yayın yapan TRT kanallarının açılması, dil öğrenme kurslarının açılması gibi. Bu uygulamalarda önemli olan sizin yakınlık kurup isteklerine cevap vermek istediklerinizin sizin yaptıklarınıza nasıl anlamlar yükledikleri. TRT6 açıldığında, bizim mücadelemizin sonu bunu kazandık, deyip anadilde eğitim istekleri ile devam eden süreci hepimiz biliyoruz. Hatta anadil eğitiminde Kürtçe dersinin okullarda okutulması değil, öğretmenlerin Kürtçe öğrenerek matematiği, sosyali, anlatması istendi. Ve hâlâ da devam ediyor bu istekler. 

Durum böyleyken adı Milli eğitim Bakanlığı olan bakanlık ne yapıyor? Yerel dilleri öğrenebilirsin diyor. Biraz önce söylediğimi şimdi tekrarlıyorum. Bu istek nasıl anlaşılacak acaba anadilde eğitim isteyenler tarafından? Böyle bir uygulamayı Türkçe’yi iyi öğrenmek adına destekleyecekler mi? Devletimiz bizi anlamak istiyor mu diyecekler? Ya da amacımıza bir adım daha yaklaşıyoruz deyip gülümseyecekler mi? Ayrıca öğretmene yerel dili öğrenip dersi Kürtçe anlatması yönünde bulunduğu yerde baskı gelirse ne yapacak öğretmen. Kitabın üzerine her Türkçe kelimenin Kürtçe karşılıkları yazılarak mı ders anlatılacak? Ağa derse ki benim çocuğuma Türkçe öğretme, İstiklal Marşı okutma, öğretmen ne yapacak?  

Türkiye’nin bir değişim geçirdiği muhakkak. Bu değişimi küçük ve sevimli hareketlerle topluma kabul ettirmek ve toplumun tepki eşiğini yükselterek yani ağrıya dayanıklı hale getirerek yapılmak istenen bu girişimler, iç barışa hizmet etmez. 

 

 

 
Toplam blog
: 26
: 1002
Kayıt tarihi
: 01.04.10
 
 

Tokat Erbaa doğumluyum. Okumayı seviyorum. Siyaset, tarih ve edebiyat ilgi alanlarım. Hayatı anla..