Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '14

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Öğretmenimiz Nazım Hikmet

Öğretmenimiz Nazım Hikmet
 

Nazım Hikmet


Sosyal ağlar geliştikçe ve bizler birbirimizle konuşmak yerine yazışmaya başladıkça gördüm ki kendi diline özen göstermeyen, yazmayı bilmeyen bir toplumuz. Twitter'da mesleği yazarlık olan kişilerin, Facebook'ta listemdeki öğretmenlerin inanılmaz imla hatalarına rastladıkça bu durum daha çok takıntı haline geldi bende... 

Nedir bu hataların bir kısmı?

"herkez" değil "herkes"                                                                                                                                            

"yada" değil "ya da"                                                                                                                                                    

"şuan" değil "şu an"                                                                                                                                          

"birşey" değil "bir şey"                                                                                                                                              

"deyil" değil 5'tir yazdığım gibi "değil"                                                                                                              

"beyendim" değil "beğendim"                                                                                                                                  

"şarz" değil "şarj"

bu tip kalıplaşmış ve korkunç yazım hatalarımızın yanı sıra "full dolu", "arka fon" "geri iade etmek" gibi birbiriyle aynı anlama gelen kelimeleri kullanma alışkanlığımız da var. 

Ve saymakla bitmeyecek bir sürü yazım hatası... Ama hiçbiri ülke insanının kafasını dahi anlamındaki -de kadar karıştırmamıştır.

Düşündüm; yıllarca Türkçe dersi gördük, kompozisyonlar yazdık. Üniversitede sayısal bölüm okuyanlar dahi "Türk Dili ve Edebiyatı" dersini zorunlu olarak aldılar. Fakat en temel şeyleri bile öğrenemedik, hatalarımızın farkında olmadık ya da bir kısmımız umursamıyor. 

Gelelim kanayan yaramız de/da sorununa... Nazım Hikmet'in "Tahir'le Zühre Meselesi" şiiri anlam olarak da en sevdiğim şiirlerin başında gelir. Sevgi nedir, nasıl olmalıdır tüm güzelliğiyle özet geçer...

Okullarda Türkçe derslerinde incelenmeli, öğrencilerin kafasına kafasına sokulmalıdır.

Şiirde;

"Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil"

der Nazım Hikmet. Bizim insanımız ise bu kısmı ;

"Tahir olmak ta ayıp değil, Zühre olmak ta"(ta eki diye bir ek mi var?) ya da "Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta" şeklinde yazar. İşi abartıp "Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil" kısmını ise "Hatta sev da yüzünden ölmekte ayıp deyil" diye yazar bir kısmımız. Evet bu gözler bunları gördü... 

Şiirin sadece bu kısmını ele alıp özümsemek bile imla konusunda pek çok yanlış bilinen noktaya açıklık getiriyor. 

Yazıya başlamışken muhteşem şiirin tamamını yazmamak da olmaz;

Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da 

Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. 

Bütün iş Tarih'le Zühre olabilmekte,

Yani yürekte...

Mesela bir barikatta dövüşerek, 

Mesela kuzey kutbunu keşfe giderken,

Mesela denerken damarlarında bir serumu, 

Ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da 

Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. 

Seversin dünyayı doludizgin, 

Ama o bunun farkında değildir. 

Ayrılmak istemezsin dünyadan 

Ama o senden ayrılacak.

Yani sen elmayı seviyorsun diye  

Elmanın da seni sevmesi şart mı?

Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık,  

Yahut hiç sevmeseydi, 

Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da 

Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
 

 
Toplam blog
: 3
: 1501
Kayıt tarihi
: 02.01.14
 
 

Kendime arşiv oluşturmak, yazı yazma alışkanlığımı arttırmak ve keyif almak için kurdum bu blogu...