Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '10

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Öğretmenler Günü kutlu mu olsun!

Öğretmenler Günü kutlu mu olsun!
 

Türkiye’de öğretmene 24 Kasımdan 24 Kasıma değer veriliyormuş gibi gösterilir. Öğretmenimiz Avrupa’daki meslektaşlarına göre 180 saat daha fazla çalıştığı halde yaklaşık olarak 13.000 dolar daha düşük ücret almaktadır.

OECD’nin 2009 yılındaki raporuna göre bir öğretmen; Türkiye’de 1832, İskoçya’da 1365, İspanya’da 1425, Portekiz’de 1432 saat saat çalışmaktadır. 1652 saat olan Avrupa ülkeleri ortalamasına göre öğretmenlerimizin ortalama 180 saat daha fazla çalıştığı ortaya çıkmaktadır.

Öğretmen başına düşen ilköğretim ve okul öncesinde 26, ortaöğretimde 17 öğrenci ile de Avrupa ülkeleri arasında iş yükünde birinci, ücrette ise sonuncu sırada yer almaktadır.

Yine aynı rapora göre, 2007 ve 2009 yılları arasında ilköğretim öğretmeninin başlangıç maaşı 17 909 dolardan 14063 dolara, en üst derecede görev yapanın ise 21623 dolardan 17515 dolara, lisede görevli öğretmenin 18179 dolardan 14063 dolara gerilediği halde Almanya’da kıdemli bir öğretmenin maaşı 52062 dolardan 57630 dolara, kıdemli bir lise öğretmeninin maaşı ise 57671 dolardan 71546 dolara yükselmiştir.

Türk Eğitim Sen’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı anket sonuçları da öğretmenimizin içinde bulunduğu durumu gözler önüne sermektedir.

Buna göre, öğretmenlerimizin %93’ü kredi kartı kullanırken % 80’i kredi kartı borcu olduğunu, %69’u son bir yıl içinde bankadan kredi çektiğini, %80’i bankadan çektiği kredi nedeniyle borcu olduğunu, %42’si ekonomik sorunlar nedeniyle toplumun umut kapısı haline gelmiş olan şans oyunları oynadığını, % 59’u kirada oturduğunu, %40’ı hayatlarında hiçbir lükslerinin olmadığını, %52’si ekonomik sorunları dolayısıyla stres ve endişe gibi duygularının arttığını, %13’ü işine dikkatini veremediğini, %5, 4’ü uyku bozukluğu yaşadığını, %5’i depresyona girdiğini, % 41’i evinde sinirli ve gergin davranışlarda bulunduğunu, % 19’u ailesiyle yeteri kadar ilgilenemediğini, %3’ü eşiyle ayrılma noktasına geldiğini, % 1’i eşinden ayrıldığını, % 15’i bir yıldan fazla zamandır giysi almadığını, %86’sı çocuklarının eğitimi ve geleceği için birikim yapamadığını, %51’inin öğretmenliği seçtiği için pişman olduğunu, % 49’u sosyal faaliyette bulunamadığını, %63’ü günlük en az bir gazete okuyamadığını, % 2, 4’ü MEB Nimet Çubukçu’yu başarılı bulduğunu ( Gelişmiş bir ülkede böyle bir anket sonucu açıklandığında bakan işbaşında kalamazdı ama bizde …) İfade etmişlerdir.

Öğretmenlerin, % 53’ü öğretmenler gününde ekonomik ve sosyal iyileştirmeler yapılmasını, % 25’i sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılmasını, % 13’ü atamalarda kayırma yapılmamasını, %19’u baskı, dayatma ve sürgünlere son verilmesini, %3’ü kalabalık sınıflara son verilmesini, %4’ü öğretmen atamalarının artırılmasını istemektedirler.

MEB’daki siyasallaşma ve kadrolaşma, bakan ve bürokratların eğitim sorunlarına hakim olamaması, bakanlığın öğretmenler ve eğitim çalışanlarıyla yeteri kadar ilgilenmemesi, eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği ve mevzuatla ilgili sorunlar da öğretmenlerin başlıca yakınma konuları arasındadır.

Ankete katılanların %75’i iş güvencesinin tehlikede olduğunu, % 96’sı öğretmenlik mesleğinin itibarının azaldığını düşünmektedirler.

Eğitim emekçileri olarak yaptığımız iş onurla, gururla başımızı dik tutmaya yeter. Kimseden merhamet ve yardım dilenmeye ihtiyacımız yoktur. Aldığımız maaş ve ücretler anamızın ak sütü gibi helaldir.

Mutlu ve umutlu olabilmek, dağ gibi sorunlarla başa çıkabilmek, MEB’nın çağdaş, uygar ülkelerdekine benzer bir yapıya kavuşturulabilmesini sağlamak, mesleğimizin saygınlığını kazanabilmek için, yeni bir atılıma ihtiyacımız var. Birlikte araştırarak, birlikte düşünerek, birlikte sorgulayarak, birlikte tartışarak, birlikte çözüm üretmeye gereksinimimiz var. Demokrasi örgütlü toplumların işi ise , çağımız örgütlülük çağı ise çağdaş anlamda örgütlenmeye gereksinimimiz var. Öğretmenlerin kendi aralarında çıkar çatışmalarının olmadığını bilmeye, bireysel kurtuluş yollarını bırakıp toplumsal kurtuluş yollarını bulmaya , ortak çıkarlarımız ve mesleğimiz için, eğitimin; bilimsel, çağdaş ve laik temeller üzerinde yükseltilebilmesi için ulusal ve uluslar arası alanlarda işbirliği ve dayanışma ağı kurabilmeye gereksinimimiz var.

24 Kasımları sorunlarımızı tartışmak için fırsat belleyelim. Mesleğimizi saygın bir meslek, öğretmenleri saygın birer insan yapacak olanlar yine bizleriz. Bunun için öncelikle bize; yasa, tüzük, yönetmelik, genelge ve mesleğimizin gerekleriyle bize yüklenmiş olan görevlerimizi eksiksiz yerine getirmeye çalışmalıyız.

Cumhuriyetimizin temel değerlerine ( laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine ) her koşulda sahip çıkabilmeli, bu değerleri öğrencilerimize benimsetebilmeliyiz. İnsan hakları ve temel özgürlükleri her zaman ön planda tutmalıyız. Okullarımızı demokrasinin yaşandığı gerçek mekanlar haline getirebilmeliyiz. Öğrencilerimizi araştıran, soran, sorgulayan, uygarca ve özgürce tartışabilen, düşünen, aklı ve bilimi rehber edinmiş, hoşgörülü, paylaşabilen, sorumluluk alabilen bireyler olarak yetiştirebilmeliyiz. Kahpe teröre eğitimin gücüyle karşı durabilmeliyiz. Eğitimin yönetimine her koşulda ve düzeyde katılabilmeliyiz. Hak ve sorumluluklarımızın bilinciyle yeni haklar arayabilmeli ve demokratik biçimde var olan haklarımızı kullanabilmeliyiz.

Çağdaş, bilimsel, demokratik bir eğitim ortamının sağlanabildiği, öğretmen sorunlarının en alt düzeye indirilebildiği 24 Kasımlarda buluşabilmek umut ve dileğiyle Öğretmenler Gününüz kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 190
: 3134
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

Emekli öğretmenim. Yurdunu, ulusunu seven, her konuda sorumluluk sahibi gençler yetişsin istiyorum. ..