Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '07

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Öğretmenler günün kutlu olsun kızım

Öğretmenler günün kutlu olsun kızım
 

Bir öğretmenin günlüğü.

Bu cümleyle başlayan yazının ucu nereye gidecek bakalım.

Henüz evlenmemiş bu öğretmen, branş öğretmeni.

Annesi pişirip, annesi yıkıyor. Onun sadece yemek yemeğe birde giyinmeye vakti var.

Gerisinde ki ömrü kağıt kalemle haşır neşir geçmekte.

Niye yazdım bunu?

Şundan yazdım;

Eğer evli olsaydı ya da olunca sırtına binecek onca yükü nasıl taşıyacak bu öğretmen?

Vakti olmaz ki. Düşünüyorum.

Hele birde eş, elinde gazeteyle ayaklarını uzatıp yatanlardan olursa!

Okuldan eve gelince işi bitmiyor öğretmenin. Çantasını bir kenara atıp, ertesi güne kadar işini unutması mümkün değil.

Düzene sokulacak evrakla dolu geliyorken eve, nasıl olacak bu? Daha doğru dürüst nefes almadan plan proje peşinde. Yemek yerken bile aklından yapacaklarını sıraya koymakta.

Dinlenmesi gerektiği saatte, yazılı, sözlü sorusu hazırlaması var. İnternetten ders programı araştırıp yazması var. Her seferinde, farklı soruları bulma marifetiyle övünerek hem de. Notları değerlendirmesi var. Deftere geçirmesi var. Yıllık planlarını günlere bölmesi var. Hep yazması var. Hep yazması var.

Hafta sonlarında bile buluştuğu arkadaşlarıyla kendini değil, öğrencilerinin sorunlarını konuşur.

Eğitim için fikir yürütür. Kafa yorar!

Eline verilen müfredattan ‘’sakın dışarı çıkma ‘’diyenlere boynu kıldan incedir!

Öğrencilerinin sınıf içi hal ve gidişlerini takip eder. Nöbet tutar.

Sorunlarını anlatmak isteyenleri dinler. Çare olmaya çalışır!

Hatta içinden gelir, başarıyı cebinden ödüllendirir.

Etrafında istemediği görüntülere kör, duyduklarına da sağır olmak zorundadır!

İdarecileri idare etmek de başlıca görevidir! İlk öğrendiği şey budur.

Bazen dayanamayıp isyan edesi gelirse, emeğinin karşılığını alamadığına, sürüleceğinden korkar. Dayanır!

Müfettiş yoklamalarında iki dudaktan dökülecek kelimelere eğilir. Eğdirilir daha doğrusu!

Susar çoğunlukla! Konuşur azlıkla!

‘’Sinirlerine hakim ol’’ en sevdiği şarkısıdır;))

Öfkesini belli etmemeyi, sonuçları ona çoktan öğretmiştir.

Hatta sesini bile yükseltemez, birileri incinir diye!

Ne kadar hevesliyse, o kadar yorulur.

O kadar da gözden düşer! Bunu da öğretmişlerdir!

Hasta olması çok nadirdir. Sudan bahaneyle işini kaytaramaz (!)
Hasta olduğunda ''doktora gidersem ders ücretim kesilir'' diye hasta, hasta çalışır.

Madalya beklemediğini söyler hep. Bir teşekkürü de beklememesi gerektiğini unutarak.

Ya evliyse?

Birde bayansa bu öğretmen?

Daha ev temizliği, yemek, bulaşık, çamaşır, ütü, çarşı pazar alışverişi, çocuğun bakımı. Okula gidiyorsa annesi olaraktan servise yetiştirme. Bir yandan da kendini hazırlama vs. vs. var.

Eş kaynadı bu arada. Ya o ne olacak?

Ona da güler yüz, tatlı dil lazım!

Bakımlı, neşeli, birazda cilveli olmak lazım!

Hay Allah! Daha var mı?

Var tabii; Eş dost ihmale gelmez!

Anne baba ilgi bekler!

Öğretmen dediğin her şeye yetmeli değil mi?


Özlemle bekledikleri yaz tatilindeki hayallerine bile sorulmadan ambargo konuyor.

Hadi öğretmenler görev başına!
Seçim var. Seçim!

Bu öğretmenin birde kırsal kesimde çalıştığını düşünün. Hele birde annesiz;))

Öğretmenler günün kutlu olsun kızım. Her şeye rağmen bu mesleği çok seviyorsun. Biliyorum.

(Çalışan her kadının sorunları bunlar, diyeniniz olacaktır. Haklısınız ama öğretmenlikte daha bir zor kadın olmak. Mutlu olmaları için, çok anlayışlı bir anlayanları olması lazım. Anneleri gibi.)

 
Toplam blog
: 285
: 1333
Kayıt tarihi
: 09.12.06
 
 

Zonguldak doğumluyum. AÖF Mezunu olup, üç çocuk annesiyim. İki de torunum var. Şiir, doğa yürüyüş..