Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '18

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmenlerin, Öğrencilerin, Yöneticilerin Bakan Ziya Selçuk'tan Beklentileri

Öğretmenlerin, Öğrencilerin, Yöneticilerin Bakan Ziya Selçuk'tan Beklentileri
 

Gerek eğitimci olması gerekse profesör unvanı olmasıyla belki de bir umut gözüyle bakılan Ziya Selçuk’un Twitter hesabından attığı twetlerde birçok insanın dikkatini çekmiş durumda. Bildiğiniz üzere MEB’in sürekli değiştirdiği sınav sistemi birçok öğrenci ve veli için adeta kabus olmuştu. Birçok insana göre Ziya Selçuk, MEB’in her sene değişen sistemine karşın iyi bir çözüm olabilir. Ayrıca yıllar sonra Milli Eğitim Bakanı’nın ilk kez bir eğitimci olması da dikkat çeken durumlar arasında.
Bakan Ziya Selçuk göreve özeleştiriyle başladı. Şöyle diyor:
 
Türkiye’nin eğitim sistemi hatalarla dolu. Aydınlık bir gelecek için çalışacağım. Biz, bu kültür üzerinden, bu toprağın kokusu üzerinden bir şey yapmak istiyoruz. Bu nedenle zamana ihtiyacımız var. Bunu yapmazsak sel bizi sürükleyecek diyerek 3 yıllık program açıkladı. Açıklamasını şöyle sürdürdü:
•Hiçbir veli sürprizle karşılaşmayacak.
•Masanın tümünü değiştireceğiz. Eğitim, uzun sürede inşa edilir.
•İki ay içinde üç yıllık bir program açıklayacağız.
•Oyunun ortasında asla kurallar değişmeyecek.
•Çocuklara daha aydınlık bir gelecek bırakmak istiyoruz.
•İlke ve olguları; bilimi, aklı, matematiği, sanatı konuşacağız.
•Evrensel bir dil kullanacağız.
•Temel kavramımız adalet olacak.
•Önceliklerimiz çocuklar ve öğretmenler olacak.
•Veriye dayalı bir politika yürüteceğiz
•Bir beceri ekosistemi oluşturacağız.
•Herhangi bir sınavın değişmesi, sistem değişikliği değildir. Sınav sistemini değiştireceğiz gibi bir söylemimiz olmayacak. Ancak, LGS’nin çocukları rahatsız eden bölümleriyle ilgili önlem alacağız.
•Matematik öğreniminin önündeki engelleri kaldıracağız.
•Öğretmen performansıyla ilgili uygulamaların, uygulanması ilan edilenin işlevsel olduğunu düşünmüyorum.
•Atanmayan öğretmen sorunu bizim için bir istatistik sorunu değil; bir insan meselesi
•Sözleşmeli öğretmenlere sağlık özrü konusunda rahatlama, kolaylık getireceğiz.
 
Prof. Dr. Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanlığına ataması, basının büyük bir kesiminde olumlu karşılanmış; eğitimden doğrudan ve dolaylı etkilenenler, birtakım beklenti içine girmişlerdir.
 
Kimdir Ziya Selçuk?
 
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, 1961 yılında Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde lisansını, aynı üniversitede gelişim psikolojisi alanında yüksek lisansını yaptı. 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında doktorasını tamamladı. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde doçentlik ve profesörlük unvanlarını aldı. TED Üniversitesi’nin yanı sıra, çok sayıda özel eğitim-öğretim kurumunun kuruluşunu gerçekleştirdi. Türkiye Zeka Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜBİTAK Grup Yürütme Komitesi Üyesi. 2003-2006 yılları arasında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yapmış, müfredat reformunu yürütmüştür. AB müzakerelerinde de eğitim ve bilim başlığı görüşülürken Türkiye’yi temsil etti. Selçuk’un insan ilişkileri, gelişim, öğrenme, çocuklarda dikkat eksikliği, rehberlik uygulamaları gibi alanlarda çok sayıda kitabı, hakemli dergilerde basılmış makaleleri var.
 
Eserleri:
İnsan İlişkilerinde Kendini Açma. Vadi Yayıncılık, Ankara, 1995.
•Gelişim ve Öğrenme. Nobel yayıncılık. Ankara, 1998
•Okul Deneyimi ve Uygulama. Nobel Yayıncılık. Ankara: 1998
•Dikkat Eksikliği ve Hiperaktif Çocuklar. Pegem, Ankara 2000
•Sınıf İçi Rehberlik Uygulamaları. Pegem. Ankara. 2000.
 
Ben de yüksek lisansımı,1989’da Ankara Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Teftişi Planlaması Bölümü’nde yaptım. Bu fakülte, Türk Eğitimi’ne değerli, seçkin bilim adamları yetiştirmiştir. Uygulamadan gelen, alanlarında uzmanlaşmış, yetkin öğretim üyelerinden ders aldık.
 
Ziya Selçuk’un çağdaş, bilimsel, demokratik, insan hak ve özgürlüklerine değer veren bir eğitim anlayışı olduğu düşüncesindeyim; ancak, bu eğitim anlayışını ne derece uygulama alanına koyma fırsatı bulabilir? Başka bir deyişle iktidarın eğitim politikasıyla Bakan Ziya Selçuk’un görüş ve düşünceleri ne derece örtüşür? İktidarın eğitim politikasıyla Selçuk’un eğitim görüş ve anlayışının bağdaşacağı düşüncesinde değilim; çünkü aldığı eğitim. İktidarın eğitim politikasıyla örtüşmediği düşüncesindeyim. Diyeceksiniz ki Hüseyin Çelik’in MEB’ lığında, iktidarların eğitim politikalarının oluşturulduğu Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yapmış, müfredat reformunu yürütmüş; ama nedense bu görevden ayrılmıştır.
 
Eğitimde liyakat, kariyer ve adalet anlayışı içinde çalışacağını belirten Selçuk, öğrenci yerleştirme sistemi için “Böyle bir sistem olmaz” dedi ve bunun düzeltileceğini söyledi. Türk Eğitim-Sen yönetimini kabul eden Selçuk’a eğitimin öncelikli sorunlarını içeren raporda şu öneriler yer aldı:
 
Yönetici atamalarındaki liyakatsizliğe son verilmeli, atamalarda mülakat kaldırılmalı.
•Tüm öğretmenler, kadrolu olarak atanmalı.
•Okullara, cemiyet, vakıf, eğitim amaçlı olmayan gruplar ya da dernekler alınmamalı.
•Öğretmenlere, 3600 ek gösterge verilmeli, hazırlık ödeneği tüm çalışanlara verilmeli.
•Sendikal ayırımcılığın önüne geçilmeli.
 
Bakan Selçuk, değişik öğretmen derneklerini kabul ederek görüşlerini alması, umut veriyor; ama eğitimdeki değişiklik, kapsamlı bir süreçtir. Bakan, 20.07.2018 FOX 19.00 haberlerinde,”Ben, Süpermen değilim” diyerek değişikliğin bir anda olmayacağını belirtti.
 
Öğretmen, eğitimin temel ilkeleri doğrultusunda çalışmak, bu ilkeler doğrultusunda sınıfta özgür olmak ister. Öğretmen özgür olmazsa Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflediği ”fikri hür, irfanı hür kuşaklar” yetişmez. O zaman eğitimde nasıl gelişmiş ülkelerin düzeyine ulaşabiliriz?
 
Öğretmen, geleceğinden kuşku duymamalı, Bakanlığın desteğini arkasında görmeli. Öğretmen de yasa ve yönetmeliklere uygun görevini yapmalı. Öğrenciye, sevgiyle bakabilmeli. Eğitimdeki yenilikleri, gelişmeleri izleyebilecek yetkinlikte olmalı. Bakanlık, hizmet içi eğitimlerle öğretmenlerin eğitim izlencelerindeki değişiklikleri, yenilikleri izlemeleri sağlanmalı.
 
Öğretmenlik formasyonu, sözde değil; özde verilmeli. Uygulama ağırlıklı olmalı. Bizler, ilköğretmen okullarının son sınıflarında, bir ay köy okullarında staj yaparak köyü tanıma fırsatı bulurduk. Okul yönetimleri de bu stajları yakından izlerdi. Eğitim enstitüsü son sınıfta da lise ve ortaokullarda ilgili dal öğretmeninin rehberliğinde staj yapardık. Bir okulun niteliği, öğretmenin niteliğiyle doğru orantılıdır. Bir okulun öğretmenleri ne denli iyi yetişmişse, öğrenci de o denli bilgi ve becerili olarak okulundan mezun olur. Bunun için okulun yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri arasında bir uyum olmalı.
 
Çalıştığım yıllarda, Bakanlık Müfettişi arkadaşlar neyi denetliyorsunuz, diye sormuştum. Okuldaki birtakım belgelerin düzenli tutulmasının denetlenmesi, bana göre yeterli değildir. Bir okulda, çalışanların, öğrencilerin yüzü gülüyorsa-ki günümüzde yüzü gülen insan azaldı ya da bana öyle geliyor-o okul başarılıdır, dedim. Aynı görüşümü koruyorum.
 
Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen uygulamasına son verilmeli ki aynı işi yapan öğretmenler arasındaki ikilik kalksın. Öğretmen, sınıfa rahat girsin ki daha verimli olsun.
 
YÖK’ün istatistiklerine göre 2017 yılı itibarıyla öğretmen olabilmek amacıyla sadece eğitim fakültelerinde okuyanların sayısı 228.279. Eğitim fakültelerinin haricindeki fen edebiyat fakülteleri, ilahiyat fakülteleri ve insan ve toplum bilimleri fakültelerinde okuyan öğrenciler de katıldığında öğretmen olmayı umut eden 653.899 lisans öğrencisi var. 2016 ve 2017 Öğretmen atamalarından sonraki güncel sayıya baktığımızda 438.134 mezun durumda aday, 653.899 mezun olacak aday ile toplamda 1.092.033 öğretmen atama bekliyor olacak (MEB Personel)
 
 Milyondan fazla öğretmen adayı da Bakan Ziya Selçuk’tan atanmalarını beklerler; ne var ki her öğretmen adayının atanmasının da olanaklar çerçevesinde olduğu düşüncesinde değilim. Öncelikle, genil (makro), biril (mikro) düzeyde, insan gücü planlaması yapılmalı ki üniversiteyi bitiren genç, hangi alanda çalışacağını bilsin, geleceğe umutla baksın.
Bakan Selçuk, öğretim üyeliğinde de başarılı. Öğretmen olan öğrencisi, ödül almış.
 
2015’te ABD Başkanı Bill Clinton’ın üstlendiği “Küresel Öğretmen Ödülü Komitesi”nin düzenlediği dünyanın en iyi 50 öğretmeni arasında yer alan Samsun Çarşamba’da Kumköy İlkokulu öğretmeni Dilek Livaneli, Bakan Selçuk’un öğrencisi çıktı.(17.07.2018,Sözcü)
 
Bireysel başarılar iyi de okullaşma oranları dün kaçtı, bugün kaç? Okul, öğretmen, öğrenci sayıları dün neydi, bugün ne? Yetişmiş eleman sayısı dün ne kadardı, bugün ne kadar? En önemlisi de öğretmene verilen değer dün neydi, bugün ne? İşte size çok çarpıcı bir hikâyecik: Yıl: 1923’te TBMM’de milletvekillerinin maaşları düzenlenecek... Mustafa Kemal’e soruyorlar; “Sayın Başkanım vekil maaşları ne olsun?”Mustafa. Kemal şöyle diyor: “Öğretmen maaşlarını geçmesin. ”Peki ya şimdi? Öğretmenlerin hâlini ne siz sorun ne de ben anlatayım...  (Abbas Güçlü,11.11.2011 Milliyet) 
 
Sonuç
 
Eğitim, yazboz tahtasına dönüşmüş; her gelen bakan döneminde, masa başında eğitimde değişiklik yapılarak gün geçtikçe eğitimin kalitesi düşürülmüştür. Öğretmen, öğrenciyi eğitmek şöyle dursun; sınıfta ders yapamaz duruma düştüğünü duyuyoruz. Bakanlık, yönetmelikleri değiştirerek, eğitimde yenilik yaptığını sanıyor. Salt, yönetmelik değiştirmekle eğitimde yenilik olmuyor. Bir değişiklik, eğitim çalışanlarının, öğrencilerin davranışlarında olumlu yönde değişiklik yapıyorsa yeniliktir. Yapmıyorsa yenilik değil, kargaşa oluşturur.
 
Prof. Dr. Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanlığı’na ataması, umut verdi de politik yapı, Bakanlık bürokratları; Selçuk’un görüş ve düşüncelerini uygulamasına fırsat verecekleri kuşkulu. Neden mi?
•Bakan Ziya Selçuk, Külliye’de oluşacak politika kurullarındaki eğitimcilerle uyumlu çalışabilecek mi?
•İl ve ilçe milli eğitim müdürleri, illerin milletvekillerinin önerileriyle yapılmaktadır. Bakan’ın, uygun görmediği yöneticiler atanacak mı? 
•Eğitim Bir-Sen’in atamalardaki etkinliği sürecek mi?
•Veli, çocuğunu mahallesindeki istediği okula kaydını yaptırabilecek mi? Klasik liselere dönüş olacak mı?
•Fen Liseleri özelliği olan okullardır. Geçmişte, ortaokuldaki not ortalaması yüksek olan -7 ve üzeri –öğrenciler sınava girebiliyorlardı. Böylece, milyonlarca öğrencilerin sınav kapılarında yığılmaları önlenebiliyordu. Fen Liseleri ve Anadolu Liseleri öğretmenleri seçimle atanır. Hizmet içi eğitim alırlardı.
•Laik ve bilimsel eğitim sisteminin güvencesi verilmeli.
 
 
 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..