Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '16

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmenlerin eğitime bakışı öğrencileri nasıl etkiler?

Okulöncesi ve ilkokul çağında çocuğu olan her velinin, çocuğunun eğitimi konusunda karar verirken, okul seçiminden önce düşündüğü en önemli konu öğretmen seçimidir. Her ne kadar öğretmen seçme konusu, devlet okullarında yasal olarak mümkün değilse de, süreç fiilen tam tersi yönde işlemekte, okulöncesi ve ilkokullarda, veliler belirli bir bağış karşılığında istedikleri öğretmeni seçebilmektedir.

Velilerin, öğretmen seçiminde en önemli kıstasları ise öğrenci yetiştirmede akademik başarıyı yakalamış öğretmen olma kıstasıdır.

Oysa öğrenci, temelde bir insandır ve akademik başarının yanında sosyal, sanatsal, düşünsel ve en önemlisi de kendi yetenekleri doğrultusunda, bütünsel olarak yetiştirilmesi gerekir. Bu noktada veliler çoğunlukla kısa vadeli düşünerek, çocuğun kişisel ve yetenekleri doğrultusunda gelişimini değil, akademik başarısını ön plana çıkaran tercihler yapmaktadır. Veliler bunun yerine, daha bilinçli davranarak, çocuklarının gelişimini bir bütün olarak düşünüp, çağdaş eğitim felsefesine inanan öğretmenleri tercih ettiklerinde hem çocukları, hem de gelecek kuşaklar açısından olumlu değişimlerin önünü açacaklardır.

Bu noktada başka bir nokta da, öğretmenlerin eğitim felsefesi inançlarının, öğrenme-öğretme süreçlerine nasıl yansıdığıdır. Bu konuda öğretmenlerin eğitim felsefesi inançları ile öğretme-öğrenme anlayışları arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Yapılan araştırmada, çağdaş eğitim felsefesi inançlarının yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışıyla, geleneksel eğitim felsefesi inançlarının ise geleneksel öğretme-öğrenme anlayışı ile ilişki olduğu sonucuna varılmıştır (Baş, 2015).

Öğretimin içeriği öğretim programları çerçevesinde düzenlenmekle birlikte, sınıflarda öğretme-öğrenme ortamı, sınıfta oluşan kültür ve öğretme-öğrenme sürecinde işe koşulan yöntem ve tekniklerin çerçevesini, öğretmenin bilgi, beceri, görüş ve inanışları oluşturmaktadır. Sınıflarda farklılığı yaratan da böylece öğretmen olmaktadır. Öğretmenler her ne kadar hizmet öncesi eğitimlerinde bir eğitim felsefesi çerçevesinde eğitilmeseler de, aldıkları eğitimin bütüncül bir sonucu olarak, eğitimle ilgili bazı temel görüş ve inanışlar geliştirmektedirler (Doğanay ve Sarı, 2003).

Öğretmenlerin pedagojik inançları öğretmeyi bir ucunda bilginin transferini, bir diğer ucunda ise öğrencilerin bilgiyi yapılandırma süreçlerini kolaylaştıran uzun bir süreç boyunca farklılık göstermektedir. Öğretmenlerin pedagojik inançları öğretmenlerin sınıfta tercih ettikleri öğretme-öğrenme yollarına karşılık gelmektedir. Bugün, eğitimde birbirine zıt konumda bulunan iki farklı genel öğretme-öğrenme anlayışının olduğundan söz edilebilir. Bu iki farklı öğretme-öğrenme anlayışı; geleneksel öğretme-öğrenme anlayışı ve yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışı şeklinde ifade edilebilir (Baş, 2015:112).

Baş (2015) tarafından yapılan çalışmada, çalışma grubunu Niğde il merkezinde bulunan altı resmi liseden gönüllü olarak araştırmaya katılan öğretmenler oluşturmaktadır. Çalışmada, katılımcıların %41.39’u erkek, %58.60’ı ise bayandır. Araştırmada, Anadolu lisesi öğretmenleri en büyük grubu oluştururken, bunu mesleki ve teknik lise ve fen lisesi öğretmenleri takip etmektedir.

Araştırmanın bulguları incelendiğinde, öğretmenlerin eğitim felsefesi inançları ile öğretme-öğrenme anlayışları arasında yüksek ve orta düzeyli anlamlı ilişkilerin olduğu görülmüştür. Yapılan analize göre, öğretmenlerin ilerlemeci, yeniden kurmacı ve varoluşçu eğitim felsefesi inançları ile yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışı arasında pozitif yönde anlamlı ilişkilerin olduğu bulunmuştur. Aynı zamanda, öğretmenlerin daimici ve esasici eğitim felsefesi inançları ile geleneksel öğretme-öğrenme anlayışları arasında pozitif yönde anlamlı ilişkilerin olduğu da görülmüştür. Bunun yanında, öğretmenlerin ilerlemeci, yeniden kurmacı ve varoluşçu eğitim felsefesi inançları ile geleneksel öğretme-öğrenme anlayışları arasında anlamlı ilişkilerin olmadığı tespit edilmiştir. Benzer bir biçimde, öğretmenlerin daimici ve esasici eğitim felsefesi inançları ile yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışları arasında herhangi bir anlamlı ilişkinin olmadığı anlaşılmıştır (Baş,2015: 118).

Bu bulgular, öğretmenlerin eğitim felsefesi inançları ile öğretme-öğrenme anlayışlarının yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Elde edilen bulgular daha derinlemesine incelendiğinde, öğretmenlerin çağdaş olarak nitelendirilen eğitim felsefesi inançlarının (ilerlemecilik, varoluşçuluk ve yeniden kurmacılık), yine çağdaş bir eğitim yaklaşımı olan yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışı ile paralellik gösterdiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, öğretmenlerin geleneksel olarak nitelendirilen eğitim felsefesi inançlarının (daimicilik ve esasicilik) ise, geleneksel öğretme-öğrenme anlayışı ile paralellik gösterdiği görülmüştür (Baş, 2015: 118).

Bu anlamda, çağdaş eğitim felsefelerini benimseyen öğretmenlerin yapılandırmacı bir öğretme-öğrenme anlayışına sahip oldukları yorumu yapılabilir. Bir diğer ifadeyle, çağdaş eğitim felsefesi inançlarından ilerlemeci, varoluşçu ve yeniden kurmacı eğitim felsefelerini benimseyen öğretmenlerin öğretme-öğrenme sürecinde yapılandırmacı bir anlayışı ortaya koydukları ileri sürülebilir.

Öğretmenlerin yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışlarının yordanmasında[i] en önemli değişkenin ilerlemeci eğitim felsefesi olması oldukça anlamlıdır. Çünkü yapılandırmacı anlayış, ilerlemeci eğitim felsefesi inancının bir tamamlayıcısı konumunda bulunmaktadır.

İlerlemeci eğitim felsefesi, bireyin deneyimlerine önem vermekte ve yaparak-yaşayarak bir öğrenme sürecine vurgu yapmaktadır. Bu eğitim felsefesi, öğrenci merkezli bir öğretme-öğrenme sürecini vurgulamakla birlikte, bu süreçte öğrenciyi öğrenme sürecinin etkin bir katılımcısı ve öğretmeni de bu süreçte bir rehber olarak görmektedir. Aynı zamanda, bu eğitim felsefesinin temelinde demokratik bir eğitim anlayışı olmakla birlikte, öğretme-öğrenme sürecinde öğrencilerin işbirlikli çalışmalar gerçekleştirmeleri esastır. Diğer taraftan, yeniden kurmacı eğitim felsefesi de ilerlemeci eğitim felsefesinde olduğu gibi, temelini pragmatizmden almakta ve hedefine demokrasiyi sağlamayı ve toplumu bu yönde düzenlemeyi koymaktadır. Varoluşçu felsefe ise bireyin özgürlüğünü vurgulamakla birlikte, insana önem vermektedir. Bu felsefede birey özgürdür ve hayatı süresince yapacaklarına kendisi karar vermektedir. Dolayısıyla, birey kendisinden sorumludur. Bu felsefede esas amaç, bireyin tüm yönleriyle kendisini geliştirip, sonunda kendini gerçekleştirmesidir. Yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışı ile yukarıda ifade edilen eğitim felsefeleri paralel bir biçimde bireyin özgürlüğünü vurgulamakla birlikte, öğretme-öğrenme sürecinde bireyi etkin bir katılımcı olarak görmekte ve öğrenci merkezli bir sürecini desteklemektedir. Yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışında temel amaç, öğrencilerin demokratik bir ortamda tüm potansiyellerinin geliştirilmesi ve sonucunda ise kendisini gerçekleştirmesidir. Sonuçta, çağdaş olarak nitelendirilen eğitim felsefesi inançları ile yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışı pek çok bakımdan birbiriyle paralellik göstermektedir (Baş, 2015: 120).

Araştırmada elde edilen son bulguya göre, esasici eğitim felsefesi inancının geleneksel öğretme-öğrenme anlayışını açıklayan en önemli alt boyut olduğu bulunmuştur.

Özellikle, öğretmenlerin geleneksel öğretme-öğrenme anlayışlarının yordanmasında en önemli değişkenin daimici eğitim felsefesinin olması oldukça anlamlıdır. Çünkü, esasici eğitim felsefesi geleneksel olarak nitelendirilen öğretme-öğrenme anlayışı oldukça benzerlik göstermektedir. Esasici eğitimin temelinde sıkı çalışma, öğrenciyi zorlama, kitap temelli öğretim ve ceza vardır. Geleneksel olarak nitelendirilen daimici ve esasici eğitim felsefesi inançları bugün geleneksel eğitimin bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Geleneksel öğretim temelini geleneksel olarak nitelendirilen eğitim felsefesi inançlarında bulmaktadır. Geleneksel anlayışa dayanan sınıflarda öğretmen merkezde bulunmakta ve öğretme ve öğrenmede geleneksel yöntemler kullanılmaktadır. Bu yüzden, öğrenciler öğrenme sürecine etkin olarak katılamamakta, yalnızca bu süreci pasif bir şekilde izlemektedirler. Geleneksel anlayışa dayanan sınıflarda öğrenci katılımı oldukça kısıtlıdır ve öğretme-öğrenme sürecinin öğrenciler tarafından yönlendirilmesine izin verilmez. Bu görev yalnızca öğretmen tarafından gerçekleştirilir. Geleneksel öğretme-öğrenme anlayışına sahip olan öğretmen sınıfı yalnızca kendisi yönlendirmekte, kararları kendi başına almakta, gücü ve otoriteyi kimseyle paylaşmamakta ve öğretme-öğrenme sürecini yalnızca kendisi şekillendirmektedir (Baş, 2014).

Geleceğin eğitimi; tartışan, eleştirel, yaratıcı ve yansıtıcı düşünebilen, üretici, öğrenmeyi öğrenmiş, bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin bir biçimde kullanabilen, vb. bireylere ihtiyaç duymaktadır. Böylesi özelliklere sahip bireylerin ise yapılandırmacı sınıflarda eğitilebileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışma sonuçlarına göre; çağdaş olarak nitelendirilen eğitim felsefelerinin yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışıyla, geleneksel olarak nitelendirilen eğitim felsefelerinin ise geleneksel öğretme-öğrenme anlayışı ile ilişkili çıkması, gelecekteki eğitim sistemlerinde yapılandırmacı öğretmenlerin yetiştirilmelerinin hangi eğitim felsefeleri ile mümkün olduğu ortaya konulmuştur.

MEB’in, 2005 yılında yaptığı eğitim felsefesi ve müfredat değişimi yapılandırmacı yaklaşım temelinde olmuş fakat görev yapmakta olan öğretmenleri bu doğrultuda eğitme konusunda yeterli çaba gösterilmemiştir. Okullarımızda halen yapılandırmacı yaklaşıma uygun müfredata göre hazırlanmış içerikler ve ders materyalleri olmasına rağmen, öğretmenlerin geleneksel olarak nitelendirilen daimici ve esasici eğitim felsefesi inançları doğrultusunda öğrenme-öğretme süreçlerini icra ediyor olmaları düşündürücüdür.

Bu konuda MEB’in yapamadığını, veliler yapacak, velilerin, tercihlerini çağdaş olarak nitelendirilen eğitim felsefesi inançlarına uygun, çağdaş bir eğitim yaklaşımı olan yapılandırmacı öğretme-öğrenme anlayışını benimseyen öğretmenler doğrultusunda kullanmaları sayesinde,  belki de süreç olumlu yönde ilerleyecektir.

Kaynaklar

Baş, G. (2014). İlköğretim öğretmenlerinin öğretme-öğrenme anlayışlarının bazı değişkenler açısından değerlendirilmesi. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 22, 18-30.

Baş, Gökhan (2015). Öğretmenlerin Eğitim Felsefesi İnançları ile Öğretme-Öğrenme Anlayışları Arasındaki İlişki. Eğitim ve Bilim Cilt 40 (2015) Sayı 182 111-126.

Doğanay A. ve Sarı, M. (2003). İlköğretim öğretmenlerinin sahip oldukları eğitim felsefelerine ilişkin algıların değerlendirilmesi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 1(3), 321-337.


[i] Yordamak: Bilinen veya gözlenen durumlardan yola çıkarak bilinmeyen veya gözlenmeyen durumlar hakkında tahminde bulunmak

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..