Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Oğuz Haksever, bir diklenişle soyadındaki “H”yi nasıl düşürdü?

Oğuz Haksever, bir diklenişle soyadındaki “H”yi nasıl düşürdü?
 

1933’te soyadı yasası çıkınca, herkes bir soyadı aldı. Daha doğrusu, alınacak soyadında son sözü ailenin büyükleri söyledi. Soyadlarını alanlar, kuşkusuz, kendilerince bir gerekçeye dayandırdılar bunu.

Kişilerin soyadları ile karakterleri, davranışları, bilmem neleri arasında bir ilgi var mıdır?

Soyadlarının alınışın gerçek amacı, ne ölçüde yansıttığı kuşkuludur.

Aziz Nesin’in söyledikleri, o yıllardaki havayı yansıtması bakımından ilginç:

“1933 yılında soyadı kanunu çıktı, her Türk kendine bir soyadı alacaktı. Herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için, insanın bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. Dünyanın en cimrileri ‘Eliaçık’, dünyanın en korkakları ‘Yürekli’ gibi soyadları aldılar. Bir mektup yazabilecek bir zamanda ancak imzasını atabilen bir öğretmenimiz kendisine ‘Çeviker’ soyadını almıştı. Irkçılığın yayıldığı günler olduğundan, özellikle Türklüğü karışık olanlar, ırkçılık anlatan soyadlarını kapışıyorlardı. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, böbürleneceğim ortada soyadı kalmadığından, kendime ‘Nesin’ soyadını aldım. Herkes, ‘Nesin?’ diye çağırdıkça, ne olduğumu düşünüp kendime geleyim, istedim.” (Aziz Nesin, Vatan Sağolsun, “Kendi Hikâyem”)

Ne ilginç değil mi?

Adam “cimri”, “Eliaçık” soyadını alıyor; “korkak”lar, kendilerine “Yürekli”yi seçiyorlar.

O zaman bir adam, “Haksever” soyadını niye alır?

*****

Soyadları böyle de, ya ad vermeler nasıl?

“Ad verme geleneği” bizde çok eskilere dayanır. Sözgelimi, çocuğu yaşamayan ailelerin yeni doğan çocuklarına, “yaşasın” diye verdikleri adlar vardır: Yaşar, Turgut, Dursun, Durdu, Sonuç, Satılmış, Durak, ...

Nüfus memurlarının verdikleri ilginç adlar da vardır.

(İçel Eğitim Enstitüsü’nde çalıştığım yıllar... Bir sınıfta yoklama yaparken bir ad ilgimi çektim, sordum:

“Ne güzel ad, kim verdi bunu?”
“Nüfus memuru...”
“Nasıl?”
“Nüfus kütüğüne ‘Handan’dan yerine ‘Andan’ yazmış.”)

*****

Dün gece Taksim yanarken... polis, Taksim’i gaza boğarken... onbinlerce insan, “gaz bulutu” içinde kalırken... İnsanlar, ölümle burun buruna kaldıklarını hissederken... lüks oteller, yaralılara kapılarına sonuna kadar açar, insanlık örneği sergilerken...

Taksim’de “can pazarı” varken...

Televizyonlarda canlı bağlantılar, görüntüler üzerine konuşmalar sürerken...

“Canlı program”la “canlı görüntüleri” saptıran, yüksek tondan  konuşan bir program sunucunun azarlayan sesi yankılanıyor; yetmiyor, sunucu ayağa kalkıyor, dayılanıyor.

Prof. Dr. Fatmagül Berktay'ı azarlan bu “muhterem” kim?

NTV'de Taksim Gezi Parkı'na yapılan son müdahaleyi konukları ile yorumlayan Oğuz Haksever...

Prof. Dr. Fatmagül Berktay’a bu tepki niye?

Berktay'ın Taksim Meydanı olaylarıyla ilgili olarak “Birçok kanal doğruyu söylemiyor diye Gezi Parkı için CNN İnternatioal seyrediyoruz." demesi, polisin Gezi Parkı'na girdiğini, gaz bombası attığını söylemesi Oğuz Haksever’i niye sinirlendirir ki?

(Berktay: “Bizim en iyi öğrencilerimiz, evlatlarımız orada. Çok kaygılıyım. Maalesef, Sayın Vali’nin 'Sevgili yavrularım' açıklamasına inanmıyorum. Ekranlardan bu manzaraları gören hiç kimsenin de inanmayacağını düşünüyorum.”
Haksever: “Neden inanmıyorsunuz?”
Berktay: “Çünkü gördük. Gezi Parkı'nın içine müdahale var.”
Haksever: “Hayır! Ateş var orada. Birileri o ateşi besliyor.”
Berktay: “Hayır az önce...”
Haksever: “Hayır efendim, merdivenlerin kenarı.”
Fatmagül Berktay: “Parkın içine gaz sıkıldığını...”
Oğuz Haksever: “Yani biraz daha ortamı sakinleştirici...”
Berktay : “Ama gerçeği söylemek lazım.”
Haksever: “Tamam elbet gerçeği söyleyin. Ama gördüğünüz gerçeği söyleyin.”
.....

Haksever: (Mustafa Akyol'a döner) Ben size bırakıyorum sözü, çünkü bu ortalığı yakanlara da bir şeyler söylemek gerekiyor.
Berktay: Bir dakika ama... ben daha sözümü bitirmedim.”)

*****

Bir grup, Oğuz Haksever’i protesto etti.

Açılan pankartta “Haksever” soyadı “Aksever” olmuştu.

Aslında o “H”, Oğuz Haksever’in bir diklenişiyle düşmüştü!

Bu, bir “soyadı öyküsü” olur mu?


http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..