Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '11

 
Kategori
Spor
 

Oğuzhan Özyakup ve onun gösterdikleri

Oğuzhan Özyakup ve onun gösterdikleri
 

Oğuzhan Özyakup Avrupa’da top koşturan yüzlerce Türk veya Türk asıllı futbolcudan sadece biri. Oğuzhan ya da İngilizlerin ona seslendiği şekilde Ozzie 13 yaşında katıldığı AZ Alkmaar kulübünden 16 yaşında Arsene Wenger’in yeni bir keşfi olarak Birleşik Krallık’ın yolunu tuttu.

Oğuzhan henüz Londra ekibinin genç takımı kadrosunda fakat o, 20 Eylül’deki Shewsbury karşılaşmasında A Takım formasını giyme şerefine de nail oldu ve sahne aldığı son 13 dakikada Benayoun’a verdiği gol pasıyla sadece eline geçen fırsatı çok iyi kullanmakla kalmadı aynı zamanda tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

Oğuzhan’ın bugün Gunners’ın genç takımın en ünlü oyuncularından biri olmasının nedeni, sadece isminin doğru telaffuzunun İngilizler için imkansız olması değil. 20 yaşındaki futbolcu ada basını tarafından tekniği, oyunu anlayış kapasitesi ve oyun zekası çok yüksek bir orta saha oyuncusu olarak tanımlanıyor. Hatta bir adım daha ileriye giderek onun geleceğin Overmars’ı veya Iniesta’sı olacağını iddia edenler dahi var. Gerçekten de oyun içinde yaşını asla belli etmeyen olgunluğu, yüksek teknik kapasitesi ve akıl dolu pasları düşünüldüğünde genç yıldızın beş sene sonraki yeri için hayal gücümüze hiçbir sınırlama getirmeye gerek yok.

Fakat bu madalyonun bir de öteki yüzü var. Her ne kadar onun adı Oğuzhan, soyadı Özyakup, anne ve babası Türk olsa da o, Hollanda doğumlu, tamamen Hollanda’da yetişmiş Hollandalı bir futbolcu. Bir başka deyişle bugün Oğuzhan’ın Avrupa’nın sayılı genç yıldızlarından biri olmasına ülke olarak tek katkımız, genlerimiz.

Uzun uzadıya bir araştırma yapmadan Avrupa’daki Türk veya Türk asıllı, yıldız veya yıldız adayı futbolcuları düşündüğümüzde aklımıza gelen isimler belli. Mesut, Hamit, Nuri, Yıldıray. Biraz daha düşününce  Eren Derdiyok, Gökhan Töre, Mehmet Ekici. Bunların yanı sıra doğma büyüme bizim yıldızlarımız kimler diye düşündüğümüzde aklımza gelenler: sadece Sergen ve Arda bir de Gökhan Gönül. Biraz daha düşünürsek Selçuk İnan ve Emre Belözoğlu.

Bu isimlerden Gökhan Gönül ve Hamit’i bir kenara ayırırsak, hepsi de hemen hemen aynı mevkide oynuyor ve onları değerli kılan özellikleri yüksek top teknikleri ile doğuştan gelen yetenekleri. Fakat bu isimler Avrupa’da tabiri caizse mantar gibi çoğalırken ne gariptir ki kaynağında neredeyse 10 yılda bir çıkıyor!

Aslında büyük resim gayet net! Türk futbolcusu çok yetenekli fakat ülkemizde bu yeteneklerin yıldızlara evrilmesini sağlayacak organize, disiplinli, ve en önemlisi de profesyonel kulüp altyapıları mevcut değil. Hal böyle olunca Avrupa kulüpleri, tabiri caizse, ellerindeki sınırlı sayıdaki tohumdan olabilecek en iyi verimi alırken biz tohum cennetinde filizleri ya susuzluktan kurutuyor ya da çok su ile çürütüyor ama günün sonunda onları nadide çiçeklere dönüştüremiyoruz. Velhasıl, 4-5 sene önce bizim oyuncumuz ile onun yabancı benzerini gayet ciddi bir şekilde kıyaslarken bugün bu kıyaslama için neredeyse kendimizden utanacak duruma geliyoruz. (Messi-Arda)  

Yıllar yılı bu ülkeden bir stoper veya libero çıkmaması tesadüf olabilir mi? Veya başarılı takımlarımızın, adlarını ikiz kardeşlermiş gibi ezberlediğimiz savunma ikililerinin hep yabancı olması? Elbette değil. Bunun nedeni defans oyunculuğunun yetenekten ziyade, iyi bir pozisyon bilgisi, doğru bir hamle zamanlaması, 90 dakika boyunca maksimum dikkat; kısaca çok iyi bir altyapı eğitimi gerektirmesi.

Sonuçta ülke olarak elimizdeki değerlerin kıymetini bilmiyor veya istesek de bilemiyoruz. İyi bir futbolcunun yetenek ve doğru çalışmanın toplamı olduğunu kabul edersek elimizde bu formülün az bulunan kısmı olmasına rağmen başkalarının hem bizden daha iyi çalışarak bizi geçmesine izin veriyor hem de Oğuzhan Özyakup’ta olduğu gibi yeteneğin usta ellerde nasıl bir esere dönüştüğüne ancak uzaktan bakıyoruz.

Oğuzhan’ın ve onlar gibi yüzlercesinin yolu açık olsun. Eminim Türk yeteneği ve Avrupa disiplininden mütevellit bu sihirli karışımların sayısı yıllar geçtikçe daha da artacak ve onlar akranları karşısında birer yıldız gibi parlayacaktır. Dilerim bizim kulüplerimiz de günün birinde, AZ Alkmaar veya Arsenal kadar gelişmiş olmasa da, en azından vasatın üstünde altyapılarla mevcut kaliteli  tohumların yeşermesini ve görenlerin bakmaya kıyamadığı çiçeklere dönüşmesini sağlayacak duruma gelir.  

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..