Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '13

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Okavango aslanları Anadolu’da/Ağaç Hareketi orman devrimi

Okavango aslanları Anadolu’da/Ağaç Hareketi orman devrimi
 

Hayalleriniz vardır ama başkalarının daha güzel hayalleri vardır ve siz hayallerinizi onlarla değiştirebilirsiniz. Yıllar önce Türkiye’de nasıl bir orman devrimi yapabileceğimiz konusunda düşünürken zihnimde çeşitli yaklaşımlar belirdi. Şurayı ağaçlandıralım, buraya fidan dikelimle bu iş olmazdı. Hafik kaymakamları  belki 50 yıldır ilçeye fidan dikiyorlardı ama Hafik hala bozkırdı. Bu nedenle başbakanın “Şu kadar milyar ağaç diktik…” sözüne gülümsedim. Bu iş böyle olmayacak, düşüncelerime dönmeliyim.

Türkiye’de bir orman devrimi gerçekleştirilmesi üzerine yazılar yazmaya başladığımda ne kadar bir alan ve nasıl bir orman sorularının cevabını bulmuştum. Ülkemizin tarıma ve yerleşime elverişli olmayan tüm alanları orman devrimi projesine dâhil edilmeliydi.  Bu alan da yaklaşık ülkenin yarısı kadardı.“Afrika ormanları gibi içerisine insan giremeyecek gür ve yemyeşil ormanlar” hayalim “bu topraklarda böylesi zor” engeline takıldıysa da bizi kurtuluşa götürecek bu hayalin peşini bırakmamalıydım. Afrika ormanları gibi olmazsa Asya ormanları gibi olsun bari dedim.

Bir yandan hayali de olsa planlarımı yaparken sık sık ümitsizliğe düşüyordum. Bunun mutlaka olması lazımdı ve benim önerim saçma ya da mantıklı, bir seçenekti. İnsanlar ya beni desteklemeli ya da kendileri öneri ortaya koymalıydılar. Sözde ormanı seviyor, ağaca tapıyorlardı ama iş icraata gelince ortada kimse yoktu.

Yetiştirme/üretme ve ithalat yoluyla toplayacağımız milyonu aşkın dağ hayvanıyla kuracağımız uçsuz bucaksız ormanları doldurma hayalimizde evet biraz uçtuk ama başka türlüsü de olmazdı. Hayvansız orman neye yarardı ki. Ben çam kozalakları toplarken oradan buradan sarı sarı tilkiler kaçışmalıydı.

Ya ben bu haliyle ülkemi beğenmiyorum ve bu haliyle ülkeyi beğenenler önümüzde en büyük engel. Sonra nasıl yapacaksın diyenler. Git bir karınca yuvasına, minnacık karıncaların neler başardıklarını gör sonra konuş. Sen 76 milyon tanesin ve üstelik karınca değilsin. Sana sadece akıl gerek yol gerek. Ama sen de isteyecek ve inanacaksın. Bu şekilde olmaz diyorsan önerini getir.

Sonuçta para, makine, teknoloji, araç, gereç lazım ama böyle bir çalışmanın sanki ana unsuru insan gücü. Tarıma elverişli olmayan 390 bin km alanı dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş yıllara yayılan bir devasa çalışmayla taşını toprağını ayıklayıp kazıp eşerek (elbette uygun yerleri, Demirkazık dağının kayalıklarını değil) ağaç dikmek ve ülkenin her yerindeki bu sayısız orman bölgelerini gerekirse nehirden, dereden, gölden, denizden ellerimizle su taşıyarak orman haline getirmek.

Tabii ki sistemsiz olmaz; plansız, projesiz olmaz. Ne yapacağımızı yukarıda anlattık; şimdi nasıl yapacağımızı düşünüyoruz. Öncelikle çalışma gurupları oluşturarak her ilde tarım alanı olmayan, tarım alanı yapılmaya elverişli olmayan, mevcut ormanları/koruları/ağaçlıkları da içine alan “Satürn Ormanları Projesi” kapsamı içine alınacak alanlar belirlenecek. Bu alanların nerelerinde nasıl bir çalışma yapılacağı (mevcut ormanların ıslahı da dikkate alınarak) planlanacak.

Araç, gereç, alet, edevat, malzeme devletin imkânlarıyla olmak üzere her ilde bu çalışmayı yapacak proje istihdamı planlanacak. Çalışan sayısı illere göre değişmek üzere bu sayının ben totalde 5 milyon kişi civarında olacağını düşünüyorum. Bu proje bizim projemiz. Ülkemizin geleceğini kuruyoruz. Çocuklarımıza, torunlarımıza yeni bir ülke kuruyoruz. Bu vatanın uğruna gerektiğinde ölüyorsan böyle bir çalışmaya da millet olarak destek vermemiz gerekir. Çünkü vatanı yaşatmak da kurtarmak kadar önemlidir.

Bizzat devletin öncülüğünde ( sistemimizdeki herkesin varlığının rakam olarak belirlenmesi yapıldıktan sonra) proje tamamlanıncaya kadar insanlar varlıklarının %10’u oranında projenin parasal kaynağını gerçekleştirecekler. Korumak için canını veriyorsun, yaşatmak için de malının onda birini vereceksin. Sadece insanlar değil herkes fedakârlık yapacak. Şimdi bu 5 milyon dediğimiz kişiler ülkemizde zaten işsizlik var, çoğunun malı parası yok yani katkı yapamayacak, bir kısım zaten asgari ücretle çalışıyor. Ülkemizdeki işsizliğe de faydalı olması düşünülerek 5 milyon kişiyle takriben 5 yıl sürecek bir çalışma yapılacak.

Kişilerin varlıklarının %10’u ne tutar ki, yani bu işe yeter mi? Sistemi biraz açarsak, şimdi bu 5 milyon kişiye biz maaş vermeyeceğiz; çünkü ormanlar 50 yılda oluşacak yani ekonomik getirisi yok. Var da ileride; çocuklarımız, torunlarımız için. Kişiler kazandıklarıyla evlerinin ihtiyaçlarını görüyorlar. Yani asgari ücretle ne alabilirlerse. Biz daha iyisini yapacak, asgari ücret tutarında ama aslında daha fazla, kişilerin ihtiyaçlarını sağlayacağız. Atıyorum 800 lira belirlendi, bu para kadar onlara özel kurulan ihtiyaç bankasından evlerinin ihtiyaçları her ay dağıtılacak. Ancak bu ürünler karsız üretileceği için daha az paraya daha fazla ürün dağıtımı yapılacak. Yok işte kirası nolacak, şunu nolacak, bunu nolacak? Şimdi noluyor?

Halk olarak bizim yapacağımız diyelim mevcut varlığımız (parasal değeri olan) 100 bin lira. 10 bin lirasını 5 yıl içinde katkı olarak vereceğiz. 10 bin lirayı 5’e bölün, yılda 2 bin lira, ayda 170 lira falan. Yani asgari ücretli bir vatandaşımız bile 5 yıl kuru ekmek yiyecek, 800 lira asgari ücretinin 170 lirasını orman devrimi için katkıya verecek. Bu işler ancak böyle olağanüstü fedakârlıklarla olur.

Tabii ki bu fedakârlığın bir de karşılığı olmalı. Karşılığını yukarıda söyledik. İçersinde milyonu aşkın sayıda dünyada yaşayan bütün hayvan çeşitlerinin bulunduğu, Afrika ormanları gibi içerisine girilemeyen sıklıkta gür yemyeşil neredeyse Suriye büyüklüğünde uçsuz bucaksız Anadolu ormanları. İşte vatan budur ve böyle sevilir.

Tabii ki Satürn Ormanları Projesi’nin detayları da önemli. Gerek projeyi oluşturacak ve yapımını denetleyecek çalışma guruplarının yetiştirilmesi, alan incelemesi, su imkanları (ağaçlar hele de daha fidanken dua ile büyüyecek değil),araç/gereç/malzeme planlaması, çalışanlara her ay dağıtılacak ihtiyaç malzemelerinin üretimi ve dağıtım bankalarının oluşturulması, kişilerin katkılarının hesaplanarak 5 yıllık ödeme listelerinin hazırlanması ve işçilerin nasıl çalışacaklarının planlanması oldukça zor işler.

Bazıları bana ne, diyecek katılmak istemeyecek. Bazıları ne gerek var diyecek. Planlama il bazında yapılacak. Örneğin Amasya 25 bin kişi. Ama belki atıyorum Konya 150 bin kişi olacak. Çalışanlar vatan sevgisi/onuru da taşıyacaklar. Yani canım vatanıma feda olsun gibi bir şey.

İllerde tespit edilen alanla bahçe ve seralarda yaptığımız çalışma gibi (ister bayır olsun ister düz) toprağın taşı/otu/çöpü ayıklanarak fidan dikilebilir hale getirilecek. Sonra fidan dikilecek ve her bir fidan büyüyünceye kadar sulanacak. Bu arada fidan üretim istasyonları kurulacak.Belki bazı ağaş ve bitki türleri için özellikle botanik bahçeleri yapımında fidan ithal edilebilecek.

Burada çalışma gurupları zaten tarım ve orman üzerine eğitimli (ya da bu konuda çalışmak isteyen) bunlar maaşla çalıştırılacak; böyle olduğu halde bile ayrıca proje üzerine eğitilecekler. Diğer çalışanlar da işle ilgili eğitilecekler.

Bu konuda en iyi yöntemin kişi başı düzenlenecek belli alanın götürü verilmesi olduğunu düşünüyorum. 50 dönüm alan bir kişiye verildi örneğin. Yaz çalışsın, kış çalışsın, ne zaman isterse o zaman çalışsın. Yeter ki istenilenleri yapsın. 50 dönüm alanı düzenleyecek/işleyecek, fidanı dikecek, büyüyünceye kadar sulayacak. Hepsi bu. Alanın düzenlenmesinde insan gücünü aşan çalışmalar devletin araç gereçleriyle yapılacak. Toprakta taş, ot, çöp hiçbir şey kalmayacak. Gerekirse elek ile ele beni ilgilendirmez. Biz bu ülkeyi yeniden yaratacağız. Beraber çalışmak isteyenlere aynı  miktar alan yan yana verilebilir. Çalışanlarda kadın erkek ayrımı yoktur.

Bu arada dağlarımızdaki yaban hayvanlarının sayım ve envanteri yapılacak. Yeni hayvan damızlık üretim istasyonları kurulacak. Vahşi hayvanlar en son olmak üzere, dışarıdan dağ hayvanları ithal edilecek. Ormanlarda hayvanların nasıl yaşayacaklarına dair planlamalar yapılacak.

Satürn Ormanları Projesi çerçevesinde kurulacak devasa Anadolu botanik bahçelerinin çalışmaları da aynı paralelde yürütülecek. Buranın bütçesi fazla olacak ve daha deneyimli kişiler istihdam edilecek.

İyi de bütün bunları niye yapıyoruz? Ülkemizin yarısının ormanlarla kaplanması bize ne kazandıracak? Öncelikle işlemediğin toprak vatan değildir. Ben hiçbir işe yaramayan boş dağların vatan diye neden uğruna öleyim ki. Yani öldüğüme değsin. Vatan bizim hayat menbamız. Görünen o ki bizler, çocuklarımız, torunlarımız, bizden sonraki nesiler kıyamete kadar bu topraklarda yaşayacağız. Evlerimizi milyon dolarlar harcayarak kuruyoruz; vatan da bizim evimiz. Hoçanlı’nın bayırına şato yapsan neye yarar. Gözlerin Maldiv adalarını, Havai’yi, Dubai’yi arıyorsa senin vatanın yok demektir. Türkiye halkının yapması gereken asıl kurtuluş savaşı budur.

Belki ilk anda akla gelmiyor ama işin ekonomik yönü de var. Bu ormanların içine orman dokusunu bozmayacak şekilde turistik dinlenme ve eğlenme merkezleri olağan üstü görsel güzelliklerle yatırımcılara belirli kurallar dahilinde yaptırılacak. Kişiler yaptıkları bu tesisleri işletecekler. Devlet ziyaretçi/gün başına belli bir komisyon alacak. Bu kazançla ormanların bakımı yapılacak. Yani devlet bir kuruş vermeden halkın da desteğiyle bu işten kurtulacak. Eminim şimdi üç fidan dikmek için bile para harcanıyordur. 

Ben bu yazıda belirtildiği gibi Türkiye’nin yarısının orman haline getirilebileceğine inanıyorum.  Varsın 50 yılda da büyüsün. İçimizde bazılarımız bu rüyayı görebilir ve o zaman kalbine yüce milletinin ve Kerim Korkut’un anıtını diker.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..