Okeye bir iki üç!

Sizler için gittim, sanal okey salonlarında iki gündür sabahladım desem pek havalı olurdu, lakin işin aslı öyle değil tabii…

Canım pek sıkılırken, malum hava şartları falan, oğlumla sohbet ederken internette okey oynarken yaşadıklarını anlatıyordu.

“Dur”, dedim, “Hadi bana da göster ne olur!”

“Çok canım sıkılıyor, sanal okeyi becerir miyim bilemem, azıcık yanımda dur da annene öğret…”

******

Üniversite yıllarında çokça oynamışlığımız vardı meşhur Göksu kahvesinde, zaman zaman aile arasında da oynadık sonraları, tatillerde arkadaşlarla falan...

Sanalı, ne yalan söyleyeyim ürküttü beni!

“Oğlum, göster bakayım nereye bırakacağız taşı?”

******

Taşı bırakmak, taş çekmek falan hiç problem değilmiş meğer, asıl dert oyundan ayrılmakmış!

Bir kere, ne sosyal, ne siyasal problem kalıyor insanda!

Aklın fikrin okey geldi mi, beklediğin taş çıktı mı?

Gözlerin küçülüyor, sinirden bacaklarını oynatıyorsun bazen; karnın da acıkmıyor, yıkanması gereken çamaşırları da umurun duymuyor!

Öyle geçiriyorsun saatleri, ne sen farkındasın, ne saatin umurundasın!

******

Gözlemlerimi de paylaşmadan geçemeyeceğim elbet, bir kere her yerde olduğu gibi arkadaşlık ayakları ile yanaşmaya çalışıp da, bir sevgili kopartır mıyım durumunda olanlar var!

Bir de asabi takılanlar!

“Seri oynayın” diye yazarken bir de öfkeli adam animasyonu ekliyor ki, korkudan tuvalete gidemiyorsun!

Eee, çık o zaman oyundan demeyin, oyunun ortasında çıkanlara sinir oluyor insan!

******

Epeydir oynayan insanları seviye rakamlarından görmekle beraber, tavırlarından da anlıyoruz!

Biz çaylaklara ayıp gelirken oturduğumuz masadan tuvalet amaçlı bile olsa kalkmak, onlar resmen yenilerin iyi niyetini kullanıyorlar!

Bir kızgın animasyon, ardından bir küfür, elde değil göz takılıyor yazılanlara…

Ya sinirleniyorsun, ya kafan karışıyor, bunu sağlayan epeydir oynayanlar aslında gözlerini “çanak” diye adlandırılan yerde biriken puanlara dikiyorlar!

******

Gözlemlediğim kadarıyla çok oynayan kişilerin seviyeleri yüksek ama puanları pek düşük!

Demek ki öyle bir alışkanlık yaratıyor ki, günler ve gecelerini geçiriyorlar; her geçen gün ve gecelerde daha fazla yoruluyor, daha fazla hırslanıyorlar!

O nedenle daha asabi oluyor, aynı zamanda daha fazla kaybedip, daha edepsizleşebiliyor!

Zira, edepsizleşen üç-beş kişiye tanık oldum, onlar da çok oynayıp da sıfırı tüketme noktasına gelenlerdi; komik tabii ki, sanal oyunun sıfırını tüketmemek isterken “acemi” lerin masasına oturup parsayı toplama amacıyla bilinçli olarak dikkat dağıtmaya yönelik nahoş laflar yazıp duruyorlar!

******

“Bize ne sanal okeyden”, “Ortalık allak bullakken?” demeyin lütfen, iki günde ben bu sersem hale gelmişsem, bir nedeni vardır elbet!

Bir: Çok bunalmış durumda herkes!

İki: Sanal alanlarda güçlerini ispat etmeye çalışıyor!

Üç: İşleri güçleri yok demek ki!

Dört: Sıkıntılarını sersemleşerek alt etmeye çalışıyorlar…

Beş: Keyif olsun diye oynuyorlar, onları da ya arkadaşlık istekleri ile bunaltıyorlar, özellikle dişi cins ise, ya da damarlarına basa basa keyfi hırsa dönüştürüyorlar!

Altı: Bunları görüp de alt etme isteği oluşuyor insanda, lafla değil, okeyi masaya çarparak ağzının payını vermek istiyorsun ki; pat diye birisi açtığında, şiddetle devam etme butonuna basıyorsun!

******

Ne gözün saati görüyor, ne sigara ve içki yetişiyor…

Pek gülesim geliyor: Hani diyor ya her televizyona çıkan: Yetmiş küsur milyon bizi izliyor!

Yok vallaha, geldim, gördüm: Sayısını bilemeyeceğim ama çok fazla insan buralarda geziniyor!

Bazıları arkadaşlık teklif ediyor, bazıları sanal kahve falan gönderiyor…

Her türlü beklentiye hizmet ediyor!

Arkadaş bulmak isteyenler, sevgili kapmak isteyenler…

Haa, aman unutuyordum, bir de seyirciler var; iki günün sonunda anladım ki: Sevdiği kişiyi takip etmek adına mıdır, sevdiği kişi “gel de yanımda ol, şans getir bana meleğim” dediğinden midir, saatlerce masadaki oyunu izleyenler var!

Bir de habire girip çıkanlar var, onu anlayamadım!

Birisini takip mi etmektedir, bulmaya mı çalışmaktadır, çanakta biriken miktara bakıp da sanal para mı toplamaya çalışmaktadır, henüz çözemedim!’

******

Oğlum bin pişman!

“Bilseydim” diyor, hiç bulaştırmazdım seni!

Şişşttt!

Dur bir dakika, tam göbek taşım geldi!

******

Umurunda olmuyormuş insanın, ya çok bunalmışken, ya kaçmak isterken…

Ya da umursamazken…

Oyun salonlarına lafım olmaz, oyun salonlarında kendilerini unutmak isteyenlere bir nebze; asıl sistemedir sitemim: Uyuşuk, korkak… Sinmiş… Sinip de, kendini sanal alemlerde kanıtlamaya çalışan… İşsiz… Özgüvensiz… Sanal okey masalarında kendini ispatlamaya çalışan… İşi olsa canını dişine takarak, belki de, çalışacak…

Kişiler…

Umursanmadığını anlayan kişiler umursamamaya başladığında belki sanal okey masaları derde derman gibi görünecek; lakin iki-üç günden sonra sıkılır insan, yani yapabileceği daha önemli işleri varsa eğer!

Yoksa…

Asıl problem bu ya!

Uykuya devam etmek isteyenlerin yanında uyumaya meyilli olmayanlar da var; keyif olsun diye okey oynarken Mısır örneğini gören, keyif olsun diye oyun oynarken Türkiye gerçeğini görenler de var!

Gözlerini, beyinlerini kapayanlar da…

Keyif ile kaçışı, maraz ile jesti, iyi niyet ile kullanılmayı ayırt etme yetisinde olmamızı isterim; gerisi çok kolaydır!

Yeter ki niyet iyi olsun!

Yeter ki insan amaç olsun…

Yeter ki sersemleştirilen insanlardan medet umulmasın!

******

Zora koyup yönetmek bilinen en basit yöntemdir!

Bir süre işe yarar, sonrasında…

Örnekleri çoktur, görünen o ki daha da çoğalacaktır!

******

Şeyy, sanal okey oynadığım yerde asabi abilerden biri “şişşttt” dediğim için küfürlerine, “sen ne çıkıyorsun bilmem neyin bilmem nesinden demişti; okuyacağını hiç sanmam, lakin yine de buradan cevap veriyorum: Senin gibilerden dolayı zaten irtifa kaybediyor Türkiye!

Hatta, bir dublörsün bu sahnede, yoksa farkında değil misin hala?