- Kategori
- Deneme
Öksüz mürekkep
Öksüz mürekkep "ök"ünü bulmak için düşer kağıt deryasına. Karşılıksız sevgiye ulaşabilmek için ilmik ilmik işlenir kağıdın bağrına. Her bir bırakılışında mürekkep, atasından ayrılmanın hüznü ile "ök"üne kavuşmanın umudunda bulur kendini. Bu karmaşada kağıt yardımına koşar. Kağıt, sinesine çektikçe mürekkebi harfler ağırlaşır, kelimeler duygusallaşır.
Atası saldıkça mürekkebi bu deryaya; kağıt sahip çıkar başı boş olan her mürekkep damlasına. Harfler el ele tutuşur; kelimeler sımsıkı sarılırlar birbirlerine ve sırt sırta verir cümleler.
Atası hoyratça atar mürekkebi kağıdın sinesine, tutulan her damla kurulur kağıdın yüreğine.
...
Atası başı boş bırakır, düşünmeden çeker gider.
...
Sonra sen gelirsin, kağıt eline konar.
Mavi ya da siyah, fark etmez mürekkebin rengi
Önce cümleleri okursun, sonra kelimeleri
Nihayet harflere bakarsın:
el ele tutuşmuş, kağıdı üzerlerine çekmiş, sıcaktan mayışmış harflere...
üzerlerindeki çatlaklıkları görürsün bir anda
kağıt öyle bir bağrına basmıştır ki harfleri onları çatlatmıştır sonunda.
Çatlaklardan sızan aşkı hissedersin sonra!
Bu aşk ki karşılıksız bir sevda!
ve ağır gelir kağıt, bırakırsın masaya.
çıkarken odadan Âkifler, Fûzuliler, Dıranaslar gelir aklına
bir de ekrana yazılan yazılar...
sen odadan çıkarken mürekkep "ök"ünü bulmuş ona sarılmış geleceğe uzanır.
Atası da başka öksüz mürekkepleri salar başka kağıt deryalarına...