Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '17

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Oktay Ekinci'ye; Ölüm Yıldönümün Geldi, 15 Ekim. O Anı Yaşıyorum

Oktay Ekinci'ye; Ölüm Yıldönümün Geldi, 15 Ekim. O Anı Yaşıyorum
 

Muğla’ya Emre Kongar geldi, kitaplarını imzaladı. Sizden en iyi dostumdur, diyerek söz etti. Muğla’ya Emre Kongar gelir de Oktay Ekinci’den bahsetmez mi?

Ölüm aniden geliveren herkes için son, gözüken. Duygular zaman içinde belki de içindeki sızılar hafifliyor , daha anımsı duygu yerini alıyor.

Ancak , insan ölür fakat yaptıkları, yazdıkları, uyguladıkları, bir de insanlığı kalır.

Oktay Ekinci büyük çevreci, korumacı, uygarlıkların diliydi demiştik. Kentlerin geleceğe kültürleri ve yaşam tarzları ile taşınması gerektiğini en çok uygulayandı.

Kitapları , panelleri, konferansları belgelerde, arşivlerde kaldı. O arşivi muhteşemdir, eminim arşivini İstanbul Mimarlar Odası en işlevsel halde tutuyor, hayata geçiriyordur. O İstanbul hele! Ne tarihsel, hukuksal mücadeleler var içinde.

İstanbul demişken çok şeyler oluyor. O dönemlerde bir türlü olmayan şeyleri şimdi yapıyorlar. Geçen gün bir İstanbul fotoğrafı izledim. 1950 yılındaki İstanbul. Yemyeşil ağaçlık, boğaz muhteşem gözüküyor .

“Biliyor musunuz, bu manzaranın bozulmaması için ben bir ömür verdim,” demiştin.

Bir de Osmanlı dönemini düşündüm muhteşem boğaz ve çevresi ne denli göz kamaştırıcıydı. İstanbul inciler şehriydi eminim. Belgelerini ne çok izlemek isterdim. Bir dönem resimleri Ara Güler’le başlayan eski İstanbul fotoğraflar albümünden, elde edersem izleyebilirim.
.
İstanbul kocaman şehir. İnsanları yutarken, sermaye, mafya, rantçılar da İstanbul’u talan ettiler, yuttular neredeyse.

İstanbul Mimarlar Odası Başkanlığı’ dönemindeki içindeki o çalışmalarının kesitlerinden yalnızlığı gördüğüm zaman sevgili Asuman Esma Ramazanbeyoğlu‘ndan dinledim. Kendisini tanıdım, anılarını daha çok duymak isterdim.

Bir bütün olarak dile getirelim. Şunu çok iyi biliyorum ki, Türkiye Mimarlar Odası’nı tüm şubeleri ile birlikte tam ve güçlü , çalışkan ve bilimsel mimari demokratik bir kuruluş olarak kazandırdın. Senin günlerindeki Mimarlar Odası oldukça belirgin etkileyici, örgütsel duruş içindeydi. Mimarlar yine öyle, pek çok şeyi göğüslüyorlar.

Eski günler, yıllar, duyguları, değerleri arıyoruz ,özlüyoruz . Ancak o çalışmalarının büyüklüğünü her geçen gün her yerde daha çok hissediyorum.

Muğla bildiğin gibi mi? Pek değil! Ne kentsel, ne mimarlık, ne siyasal, ne toplumsal aynı değil. Giderek karışıyoruz.

Siyasal ise, Türkiye’de terör her yeri kuşatmaya çalışırken Muğla ve çevresini de kuşatmak için sızıyorlar. Ancak başarılı olamayacaklar.

Kürdistan’ın kurulması hayali referandumla sanki birden bire resmileşivermiş gibi adım adım yaklaştı. Bizim şehirlerimiz, insanlarımız terörden zarar gördü, öldü, parçalandı.

Doğu Güneydoğu’ya o kadar o şehirlere hizmetler, işler giderken.
Türkiye’nin kaderini, sınırını teller değil derken, doğru politikalar, Türk milletinin beraberliği, birliği elbette güçlendirir, korur, yüceltir.

Orta doğu derken, geldiler. Neden Kürdistan? Kürt halkının, kardeşlerimizin dirliğini, huzurunu korumak için mi? En stratejik konumda olan ülkemiz üzerindeki emperyalist paylaşımcıların gözleri, elleri, iştahları. Ata’mızın çizdiği misak-ı milli sınırlarımızdan terör girmek için durmadan ölümlere, insanlık dışı eylemlere başvuruyor.

Çok şeyler oluyor. O eski günlerimiz, yıllarımız, duygularımızı bulmak oldukça güç, çok eksildi.

Muğla Mimarlar Odası’nın Mimarlık ve şehir gelişmesi, planlanması üzerine üstün çalışmaları var, burada.

Verebileceğim en güzel haber. Şu an. Sanatçı dostumuz Mehmet Erbil, Muğla’yı çizgileri ile “senin “Yaşayan Muğla” duygularını, coşkularını yaşattı. Bir görmeliydin . Çok beğenirdin. Güçlü çizgiler güçlü Muğla’yı resimledi.

Oktay ağabeyciğim senin de el çizimlerin güçlüydü, ona benzettim. Ancak sergiyi ne kadar dikkatli ve çekici izlerdin, sizi öyle gözlerimde canlandırabiliyorum.

Muğla evleri, sokakları, insanı, saatli kule hepsi yaşayan Muğla’yı anlattı. Sağ olsun Erbil çok emek verdi, Ankara Sanat Atölyesi’nde çizdi. Muhteşemdi.

Özlemişim Muğla sokaklarında içlerinde, beyaz badanalı duvarlarının arasında gezmeyi. Muğla’da çalışırken, çıktığımda dolaşıyordum. Şimdi ise çok seyrek. Biliyorsun Yerkesik dedim, kaldım. Ancak şehrimi , yöremi daima seviyorum.

Elbette Muğla’ya senin çevrenden, çalışmalarından dolayı çok etkileyici izler, çalışmalar gelmiştir. Muğla görkemini yaşadı. Muğla’yı kendi ruhu, dokusu ile Muğla yapan kent duygusunu taşıdın.

Ekinci’lerin kişilikleri kendine özgüydü , diyen Devrim’in sahibi Ünal Türkeş’i kaybettik. Devrim senin de gazeten'di. Dedim ya ölüm gerçek, çıplak herkes için.

Cumhuriyet çok değerlerini yitirdi. Şimdi o yıllar dile gelse Cumhuriyet’e nasıl sahiplendiğini ve koruduğuna tanığım.

Çok erken hayata veda ettin. Çok çalıştın. Hiç dinlenmeksizin, neredeyse uyumaksızın. Vakit hiçbir zaman yetmedi, sığmadı çalışmalarına.

Senin düşüncelerini, duygularını, bıraktıklarını algılamak için duru beyinler, yurtsever yürekler, aydınlık gözler gereklidir.

Sevgili Oktay ağabeyciğim ışık ve hüzün içinde seni anıyorum, özlüyoruz. Seni hep seveceğiz, daima..

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..