Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '10

 
Kategori
Güncel
 

OKTAY EKŞİ OLABİLMEK: Siz de O'nun Gibi Davranır mıydınız?

OKTAY EKŞİ OLABİLMEK: Siz de O'nun Gibi Davranır mıydınız?
 

Hürriyet Gazetesi eski başyazarı Oktay Ekşi, 28 Ekim 2010 tarihinde kaleme aldığı köşe yazısı üzerine, 31 Ekim 2010 tarihinde gazetedeki görevinden istifa etti. Deneyimli gazetecinin, 44 yıllık Hürriyet Gazetesi yazarlığı sürecine son veren yazısı; Rize İkizdere’deki hidroelektrik santrallerinin, AK Parti hükümetince özelleştirilmesini ele alıyordu. Yazıda kullandığı bazı ifadelere gelen yoğun okur tepkileri üzerine Sayın Ekşi; önce 30 Ekim 2010 tarihli köşe yazısında, maksadını aşan ifadeler için okurlarından özür diledi. Ertesi gün de, son köşe yazısıyla birlikte Hürriyet okurlarına veda etti.

Söz konusu köşe yazısındaki söylemleri, Oktay Ekşi’nin müdavimi Hürriyet okurlarında ne denli hayal kırıklığı yaratmış olursa olsun, yine de bu hayal kırıklığının bilincinde olan bir gazetecinin, bir köşe yazarının ilkeleri doğrultusundaki son kararı, sanırım birçok kimsenin takdirini kazanmış olmalı. Oktay Ekşi gibi, gazeteciliğin meslek ahlâkını ve ilkesini, sınırsız düşünce özgürlüğünün her daim önünde tutan, gazete sütunları ve internet sayfalarında okuduğumuz belki de çok az sayıda isim var.

Peki, biz blog yazarları… Acaba blog yazarlarının, sadece bir hobi olarak sürdürdükleri bu ağlar arası iletişimde, kendilerince benimsedikleri ve asla taviz vermeyecekleri sıkı prensipleri, kırmızı çizgileri gerçekten var mı? Gelişen bilgisayar teknolojisinde internet basını, artık yazılı basının yerini almaya, ülke ve dünya gündemi için daha güvenilir bir haber kaynağı olmaya başladı. Ve çeşitli amaçlarla ağ günlüğü (blog) yazan birçok kimse, zamanla bu değişim içinde yerini aldı. Herkes yakın çevresinde yaşadıklarını, mesleki birikimlerini, tecrübelerini geniş kitlelerle paylaşarak, bir anlamda kendi muhabirliğini yaptı.

Ama Milliyet Blog’da son zamanda yazılan yazıları, paylaşılan birikimleri, Türk basınına yıllarını adamış usta isimlerin makaleleriyle aynı kefeye koyan yaygın bir görüşün varlığını gözlemliyorum. Yazdığımız bloglar, onların köşe yazılarının yerini ne derece tutar, bilemiyorum. Ama bir Emre Tekin’in, bir Hasan Cemal olabilmesi için en az 40 yılını vermesi gerektiğini çok iyi biliyorum.

Kendinizi bir an için Oktay Ekşi’nin yerine koyun. Yazdığınız bir yazıya, geniş bir okuyucu kitlesinden yoğun tepkiler gelmiş; mesaj kutunuza peşi sıra tepki ve kınama mesajları yağıyor. Siz de Oktay Ekşi gibi, kendinizde bu yazınız için okurlarınıza karşı bir özür borcu hisseder miydiniz?

Ve O’nun yaptığı gibi, uzun yıllarınızı verdiğiniz bir mesleği artık bırakmanız gerektiğine kanaat getirip, kendi köşenize çekilir miydiniz?

Oktay Ekşi, 28 Ekim 2010 tarihinde kaleme aldığı köşe yazısıyla birçok okurunun tepkisini çekti. Yazısını okudum. Ardından kendisine yakışan bir erdemle okurlarından özür dileyip, 1966 yılından beri köşe yazarı, 1974 yılından beri de başyazarı olduğu Hürriyet Gazetesi’nden, 31 Ekim 2010 tarihinde istifa etti.

Blog yazarları olarak, kendimizi birçok kez köşe yazarlarının yerinde görüyor, yazılarımızı, onların köşe yazılarıyla kıyas bile edebiliyoruz. Belki de Milliyet Gazetesi’nin blog yazarı olmanın bize verdiği bir özgüven duygusu bu. Ama bazı isimler var ki, yazdıklarıyla birlikte, üstün karakterleriyle de okurlarının takdirini kazanıyor ve hafızalarında bir ömür boyu yer edinebiliyorlar: Oktay Ekşi gibi.

Böyle özelliklere sahip kaç blog yazarı var aramızda?

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..