Okul kitaplarında devlet tekeli tehlikesi

Adamlar, kendi istedikleri bazı adamlara bazı kitaplar yazdırıyorlar ve bunları gerçek bilim kitapları olarak, okunması gerekli kitaplar olarak çocuklara sunuyorlar.

Yavaş yavaş MEB’deki bazı insanların yazdığı veya seçtiği kitapların okullarda okutulmasıyla, aslında öğrenilmesi gereken gerçek bilim kitaplarının yerini yavaş yavaş saçmaya, hurafelere  bıraktığını görüyoruz.

Ondan sonrası uydur uydur söyle:

“Türk İslam medeniyetinin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike nedir? Laiklik…”

“İslam düşmanlarını kimler öldürdü? Beyaz atlara binen melekler..”

“İsmet İnönü nasıl bir siyasetçiydi? Çok kurnaz bir siyasetçiydi,

“En büyük maske nedir? Laiklik…”

“Cariyeler kimdir? Cariyeler köle statüsündedir. Sahipleri padişahtır..” vs… vs…

Daha neler neler… Ne saçmalıklar. Bütün bunlar, devlet kurumları, ya da o kurumlara yaslanmış bazı resmi statülü kişiler tarafından okullara sokulmakta;  öğrencilere dağıtılmaktadır.

İzmir Çiğli Kaymakamlığı'nın okullarda hurafelerle dolu kitaplar dağıttığı ortaya çıktı. Kitapta şu ibareler yer alıyor: ‘En büyük maske nedir sence? Laiklik! Türk İslam medeniyetinin karşı karşıya kaldığı tehlikelerin en önemlisi bu bence! Gizli yabancı güçler tarihte, ahlakta, dinde en büyük tahribi laiklik maskesi altında yapıyor.’

“İsmet İnönü, Türk İslam medeniyetinin bütün kurumlarını ve kavramlarını toptan inkâr eden bir fikir sahibiydi. 1950’ye kadar sürekli hale getirdiği iktidarı döneminde, milli ve manevi değerleri yok etmek için çalıştı.’

CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, İzmir Çiğli'de öğrencilere dağıtılan kitapları ve içeriklerini Meclis gündemine taşıdı. Kitapta, "Beyaz atlara binen melekler, İslam düşmanlarını birer birer öldürdüler" deniyor.(radikal.com.tr./7.2.14)

Devlet artık dışarıya, başka yazarla pek kitap yazdırmıyor. Onun varsa yoksa kendi adamları var. Onlar ders kitaplarını yazıyorlar. Kendi Talim Terbiye Kurulu onaylıyor ve ondan sonra okullarda “biz çocuklara ilim öğretiyoruz..”  ikiyüzlülüğü oynanıyor.

Ders kitabını yazan hükümetin adamları.

Onları seçen ve kabul eden  o devletin adamları.

Dağıtan onlar.

Okutan onlar…

Öğretmen sadece seyrediyor ve tırnaklarını yiyor. Zaten kendisinin belli programın dışında başka kitapları okutmasına, tanıtmasına imkan yok. Hemen soruşturma açtırılabilir.

“Kitabımızı kendimiz basıyoruz ve onu parasız dağıtıyoruz…” propagandasının arkasında bu var. Kendi çarpık düşüncelerini empoze etmek. Atatürk’e değilse bile İsmet İnönü’ye hakaret etmek…

Böylece, tarih, edebiyat, gerçekler her şey çarpıtılıp, kendi bakış açılarıyla sunuluyor.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, önümüzdeki eğitim-öğretim yılından itibaren özel okullarda okuyan öğrencilerin de ders kitaplarının devlet tarafından ücretsiz verileceğini söylemiş.

Hadi onların da gözü aydın. MEB’in seçilmiş yazarlarının aydınlığından onlar da geniş ölçüde yararlanacaklar demektir.

“Ders kitaplarını öğretmenlerle birlikte seçen devlet okulları, şimdi dağıtımdan paylarına düşen yayınevlerinin kitaplarını okutmak durumunda kalacak. Bu durum öncelikle öğretmenleri sıkıntıya sokuyor. Birkaç yayınevinin kitaplarını inceleyip uygun olanı seçme yetkisi olan öğretmenlerin tercih hakkı kalmamış olacak.” (aksiyom.com.tr)

Eskiden yayın evlerini, yazarları ve ders kitaplarını sınıf öğretmenleri seçerdi. Artık öyle bir tercih hakkı filan yok. Okula, sınıfa ne kitap gelirse onu okutacaksın. Mademki beleş… Fazla da eleştirmen gereksiz! Al ve okut. En iyisini zaten biz biliriz.

Önümüzdeki yıllarda ne gibi kitaplar okutulduğunu yavaş yavaş göreceğiz. Çünkü Milli eğitim de Saidi Nursi yoluna hızla dönüştürülme evresinde. Bekleyin göreceksiniz.