Okul seçimi

Bu dönem eğitim sektöründe sadece eğitimciler için değil anne babalar için de yoğun geçiyor. Malum kayıt yenilemeler, okul değiştirme ve okul seçimi gibi konular gündemi hayli meşgul ederken size bu yazımda 13 yıl boyunca yaklaşık olarak 1500-2000 veli ile yakın iletişim kurmuş bir özel okul çalışanı olarak  okul seçimi ilgili bazı tavsiyeler vermek istiyorum. 

Özel okulların hızla çoğaldığı son yıllarda işiniz aslında düşündüğünüz kadar zor değil. Kriterlerinizi belirlemeniz size yetip artacaktır. Bu kriterlerin her aile için farklılık göstermesi de en doğal kısımdır.  Zira ben de bir özel okul çalışanı olarak çalıştığım kurumu seçerken çok da farklı davranmadım. Ancak kısaca özel okul için karar verirken dikkat etmenizi önereceğim 3 nokta var.

Kendi Değerleriniz

Değerleriniz konusunu da çok geniş tutmanızı tavsiye etmem. Kendiniz ve ailenizle ilgili en önemli değerleri belirleyip okul arayışınıza girmelisiniz. Kurumların misyon ve vizyonlarına internet sitelerinden de ulaşmanız mümkün. Daha sonrasında ilgili yöneticiyle yapacağınız görüşmede de değerlerinizi paylaşmanızı tavsiye ederim. Bu paylaşım sırasında sorgulayıcı bir tavırdan kaçınıp işbirlikçi ve olumlu bir tavırla görüşmeyi sürdürmeniz de önemli. Samimiyet ve açıklıkla sizin sorularınıza cevap verebilen ve kafanızdaki soru işaretlerini net bir şekilde sonuca bağlayan görüşmeleri not alın. Değerlerle ilgili son basamak olarak gene o okulda çocuğunu okutan bir ebeveyne danışmanız da işinizi kolaylaştıracaktır. Kendi değerlerinizle %100 örtüşen bir okul bulmanız mümkündür diyemem ama temel olarak en kıymet verdiğiniz değerleri, yani olmazsa olmazlarınızı okul arayışına girmeden önce iyi belirlemenizi öneririm.

Akademik Başarı ve Yaşam Becerilerinin Dengeli Karışımı

Çocuklarımızı ortaokuldan itibaren soktuğumuz zorlu yarış ne yazık ki sistem gereği son bulmuyor. Bu yarış için hazırlıklara başlama yaşı da her geçen yıl daha da düşüyor. Derken söylentiler başlıyor:

“  1. sınıfta test çözdürmeye başlayan okul varmış! “

 “ X’ in çocuğu haftada 5000 soru çözüyormuş!”

"  Okul kampa götürüyormuş! "

Kıyaslamalarımızın çocuklarımız olumlu etkilemediğini artık belirtmeme gerek yok, hepsi ayrı birer birey ve farklı kişilik özelliklerine sahip, ama soru sayısı ve test çözmenin 1. sınıfa indirildiği okulların sistemlerini sizinle saatlerce tartışabiliriz. Bunlar yaşam becerilerinin ve akademik başarının  doğru karışımını elde etmekte güçlük çeken okulların velileri etkilemedeki stratejileridir. Lütfen bu konuda bilinçli olalım. Bir derste kaç test sorusunun çözüldüğünü sorgulamak yerine test sorularını çözdürürken çocuklarımıza nasıl teknikler aktarıldığının ve bunların işe yarayıp yaramadığını sorgulamak daha akılcı olacaktır. Öğrencilerini merkezi sistemde yapılan sınavların süreçlerine hazırlamak için yaşam becerilerini kazandıkları sosyal etkinliklerden erken yaşlarda uzak tutmaya başlayıp sadece akademik başarıya yönlendiren okulların “Sağlıklı ve Başarılı Nesil Yetiştirmek” misyonundan ne kadar uzak olduğunu anlamamız hiç de zor değil. Dengenin önemini burada daha iyi anlayabiliriz. O halde okul kültürü deyince aklımıza gelen maddeler neler acaba? Size şöyle sıralayabilirim:

Saygı

Toplum ve Kural Bilinci 

Ödev ve Sorumluluk Bilinci

Arkadaşlık

Ders Takibi 

Başarma İsteği

Okul kültüründe okul tarafından öğrenciye kazandırılması beklenen temel davranışları yukarıda özetle sıraladım. Eğer seçtiğiniz okul bu davranışları çocuğunuza kazandırabiliyorsa zaten sizin çocuğunuzun akademik süreci de olumlu yönde ilerleyecektir. Düzenli ders  çalışma ve dersi iyi dinleme özellikleri öğrenciye öğretmenleri tarafından kazandırılır.

Öğretmeninin vereceği nitelikli ödevler ve bu ödevlerin sıkı takibi öğrenciyi bu konuda disipline etmeye yetecektir. Sürekli olarak kontrol edildiğini bilen öğrenci her zaman için hazır bulunuşluk seviyesini yüksek tutacak ve doğru yönlendirmeyle başarı elde edilmiş olacaktır. Yani kısacası önce okul kültürünün çocuklarımıza iyi aktarılması gerekir. Okul kültürünü almamış bir öğrenciyi isterseniz hani şu ünlü çalışma kampları vardır ya onların en yoğununa sokun, gene de elde edeceğiniz sonucu okul kültürlü bir çocukla kıyaslayamazsınız. Yoğun akademik programları araştırmak yerine okul kültürünü iyi verip yaşam becerileri ve akademik başarı arasındaki dengeyi iyi kurabilen okullara odaklanın. O zaman sizlerin de yükü hafifleyecektir. Çocuklarınızla ilgili doğru bilgilerin de sizinle paylaşıldığına emin olun ki emek verip hazırlanılan sınavlar sonunda hüsrana uğramayın. Doğru bilgi paylaşımı ve etkin iletişim okulları güçlü kılan yanlardır. Bu konularda da seçeceğiniz kurumu araştırmayı  unutmayın derim. 

Çocuğunuzun Yapısı

Çocuğunuzun kişisel yapısına uygun bir okul seçmeniz onun okulda mutlu olmasını sağlayacak ve bu sayede kendini daha özgüvenli hissedecektir. Çocuğunuzun sosyal yönünü ve kişisel gelişimini destekleyen okulları tercihiz olmalı ama sorun şu ki her okul bu yönleri desteklediğini iddia ediyor. Bunu anlamanın en iyi yolu canlı örneklerle tanışmak ve onlara sormaktır. Bir okul için en iyi referans okuyan öğrencisi ve bu öğrencinin ebeveynidir. Ama tüm bunlardan da önemlisi şu:

Lütfen aranızdaki duygusal bağı bir tarafa bırakarak ve “Benim çocuğum asla…” diye başlayan cümlelerinizi de unutarak çocuğunuzla ilgili tarafsız bir bakış açısı oluşturun. Yani çocuğunuzu okuldan önce siz iyi tanıyın. Güçlü ve zayıf yönlerini iyi bilin. Zayıf yönlerini kabul ederek geliştirmek için çabalayın. Sizin çocuğunuzu iyi tanımanız ve okula karşı işbirlikçi yaklaşımınız onun hayatında çok önemli noktaları ona hissettirmeden değiştirmenize yetecek. Bilinçli bir ebeveyn çocuğu için seçtiği okulun onun zayıf yönlerini de geliştirebileceği bir kurum olmasını tercih etmelidir.

Benim de bir eğitimci olarak  kriterlerim değerlerim, önceliklerim ve tabi ki kendime özgü olan yapımla kurumun uygunluğudur. Doğru tercih çocuklarımızın gelecekleri için en büyük adımdır. Bu zor yolda kolaylık dileklerimle…