Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '18

 
Kategori
Engelli Eğitimi
 

Okulda ''Özel'' Çocuk Olmak Ya da Kaynaştırma Çilesi

Okulda ''Özel'' Çocuk Olmak Ya da Kaynaştırma Çilesi
 

Okulların açıldığı dönem özel eğitim gereksinimi olan çocuklar ve aileleri için 2 kat daha zorlu bir süreç. Eğitimlerini özel alt sınıf ya da tamamen özel çocuklara yönelik bir eğitim merkezinde ( OÇEM’ler, İş Okulları vb…) sürdürüyorlarsa iş biraz daha kolay ancak eğer çocuk bir ‘’kaynaştırma’’ programına tabi tutulacaksa işte o zaman ‘’çile’’ başlıyor.

Son yayınlanan özel eğitim hizmetleri yönetmeliğinde kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim uygulamalarının tanımı şöyle yapılmış: Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin her tür ve kademede diğer bireylerle karşılıklı etkileşim içinde bulunmalarını ve eğitim amaçlarını en üst düzeyde gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla, bu bireylere destek eğitim hizmetleri de sunularak akranlarıyla birlikte tam zamanlı ya da özel eğitim sınıflarında yarı zamanlı olarak verilen eğitim. Bu program sayesinde özel eğitim gereksinimi olan çocuk, normal ortamlar içersinde, akranlarına yakın bir sınıfta, normal çocuklarla birlikte eğitim ve öğretim görmektedir. Bu sayede öncelikle sosyal beceriler alanında oldukça olumlu kazanımlar elde eden çocuk, bunun yanı sıra bilişsel ve cinsel kimlik gelişimi alanlarında ilerleme kaydedebilmektedir. Sadece özel eğitim gereksinimi olan çocuklara değil, o sınıfta yer alan diğer çocuklara da oldukça olumlu kazanımları (bireysel farklılıkları kavrayabilme, hoşgörü ve sabır sahibi olma, dayanışma duygusu, vb..) olabilecek bu programın uygulanmasında ne yazık ki birçok olumsuzlukla karşılaşılmaktadır. Kaynaştırma öğrencisini bir iş yükü gibi görmek, diğer velilerden gelebilecek şikayetlere karşı savunmasız olmak, eğitimcilerin özel eğitim alanıyla ilgili yeterli donanıma sahip olmamaları, toplumun bu konuda yeterli duyarlılığı geliştirememiş olması bu olumsuzluklardan sadece bir kaçı.    Bu olumsuzluklar öncelikle özel eğitim gereksinimi olan çocuğa, beraberinde ailesine ve sınıftaki diğer çocuklara yansımaktadır.

Devlet okulu özel okul ayrımı yapmadan bu işin tamamen öğretmenin vicdanına kalmış bir yükümlülük olması, programın içeriği ve uygulanması konusundaki endişeleri pekiştirmektedir. Genelde bir köşeye yalnız başına bırakılmış olan çocuk, annesinin yoğun destek, ısrar ve sabırlı çabalarıyla sınıftaki varlığını bir biçimde sürdürebilmektedir. Ancak bulunduğu ortama hiçbir şekilde aidiyet geliştiremeyen çocuk, akademik alanda hiçbir gelişme gösteremediği gibi, davranışsal alanda da birçok problem sergilemeye başlamaktadır. Özgüven konusunda halihazırda problem yaşayan çocuk kendini ispat edebilmek, ilgiyi kendi üzerine çekebilmek adına elinden geldiği kadar yaratıcılığını kullanarak problem davranışların sayısını ve sıklığını artıracaktır.

Etkili bir kaynaştırma eğitimi için toplumdaki herkese görevler düşmektedir:

Evden okula gittiği zaman zarfında karşılaşılan problemler okula bire bir yansıyacaktır. Dolayısıyla öncelikle toplumdaki her bireyin konu hakkında bilinçlenmesi gerekmektedir.

Aile ve okul arasında güven ilişkisi geliştirilmesi; ailenin okul ve öğretmene çocukla ilgili yeterli bilgilendirmeleri yapabilmesi açısından önemli ve gereklidir.

Kaynaştırma eğitiminde amaç; çocuğu normalleştirmek değil, var olan yeteneklerini en iyi biçimde sergileyebilmesini sağlamaktır. Bunun için okul idaresinin de desteği ile gerekli ortam düzenlemelerinin yapılması önemlidir.

Çocuğun devam ettiği özel eğitim merkezi, okul ve aile işbirliği sağlanarak hazırlanacak programlar; etkin ve kalıcı sonuçlar alınmasını kolaylaştıracaktır.

Öğrenme verimini arttırabilmek amacıyla klasik eğitim öğretim yöntemlerinin dışına çıkılarak, çocukların tüm duyu alanlarına hitap edebilen yaklaşımlar benimsenmelidir. Yaşantı yoluyla öğrenme, dramatizasyon, görsel ve işitsel uyaranların daha yoğun kullanılması, öğrenmeyi kalıcı hale getirecek, öğrencilerin dikkatinin dağılmasını engelleyecek, eğlenceli bir eğitim ortamı sağlayacaktır.

Olumsuz davranışlardan ziyade, olumlu davranışları öne çıkaracak, pekiştirecek sorumlulukların verilmesi; çocuğun sınıfa ve okula aidiyet geliştirmesini sağlayacaktır.

Sınıftaki diğer velilerin konu hakkında bilinçlenmesini sağlamak amacıyla; bilgilendirici eğitimler planlanmalı, okul dışında da ailelerin görüşüp, birbirlerini daha yakından tanımalarına fırsat sağlayacak aktivitelere daha çok yer verilmelidir.

Eğitimin herkesin hakkıdır. Bu doğrultuda, velilerin sahip oldukları hakları öğrenip buna göre neleri talep edebileceklerini bilmeleri önemlidir.

Meseleyi bireysel vicdana bırakmadan; eşit, koşulsuz, yargısız, bütünleştirici, kapsayıcı, kolaylaştırıcı bir eğitim anlayışının benimsenmesi; ‘’kaynaştırma’’ uygulamalarının çocuk, aile ve eğitimciler açısından kaotik bir çerçeveden çıkıp, çileye dönüşmemesinin koşuludur.

Esen ACARER KAHYA

Psikolojik Danışman

 

 
Toplam blog
: 17
: 102
Kayıt tarihi
: 08.06.18
 
 

 İlk ve orta öğrenimimi ( Almanca Anadolu Lisesi ) Adana'da tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversit..