Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '14

 
Kategori
Okullar
 

Okullar açıldı: Veliler şaşkın! Öğrenciler şaşkın! Öğretmenler şaskın! Yöneticiler şaşkın!

Okullar açıldı: Veliler şaşkın! Öğrenciler şaşkın! Öğretmenler şaskın! Yöneticiler şaşkın!
 

Okullarda bundan böyle okunacak and !


Okullar Açıldı: Veliler Şaşkın!Öğrenciler Şaşkın! Öğretmenler Şaşkın!Yöneticiler Şaşkın!

2014–2015 eğitim ve öğretim yılı başladı. Öğrenciler ders başı yaptı. Ankara'da eğitim ve öğretim yılı açılış törenine katılan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öğrencilerle birlikte ilk ders zilini çaldı.

Bu zilin Güneydoğu ya da Doğu Anadolu illerindeki okulların birinde çalınması, oralarda çalışan, bin bir zorlukla karşılaşan okul yöneticilerine, öğretmenlere güç, destek verirdi.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı yeni eğitim-öğretim yılına ilişkin açıklamalarda bulundu:

Yeni eğitim ve öğretim yılının verimli geçmesi için her türlü önlemin alındığını belirten Nabi Avcı kadroların tahsis edildiğini ve Kürtçe derslerinin de alınabileceğini açıkladı.Madem Kürtçe dersleri alınabilecek. O zaman Kürtçe eğitim veren okullar da açılacak mı? Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası’nın değişmez maddesi olan “Türkiye Cumhuriyeti’nin dili Türkçedir.”Anayasa’dan silinecek mi? Ulus olmanın çimentosu silinirse o ulus yaşarlığını nasıl sürdürür? Yetkililer, karar verirken bunları düşünmezler mi?

İktidarın en çok zarar verdiği alan sıralamasında birinci sırayı eğitim alır.
Bugün okullar bir dizi soru işaretiyle ve sorunla açılıyor; 45 bin okulda 800 bin öğretmen ve 20 milyon öğrenci için ders zili çalacak. Okula başlama yaşından temel eğitim içindeki aşamalara, lise seçiminden üniversiteye giriş koşullarına kadar hemen her şey ortalama iki yılda bir değişiyor. Eğer bir uygulama üç yıla girmişse, sevinmek gerek. İyi deneyim, kökleşmiş            uygulama!

Milli Eğitim Bakanlığı, okulların açılma aşamasında bütün okul müdürlerini görevlerinden aldı, yerlerine atmalar da gecikti. Atamalar için ölçütün ne olduğu belli değil. Söylentilere göre atamalarda Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın yakınları ve iktidara yakın öğretmen kuruluşu olan Eğitim-Bir –Sen etkili. Görevden alınan okul müdürleri de niçin alındıklarını bilmiyorlar. Ölçüt başarısızlık değil; iktidara yakın birilerinin desteğinden yoksun olma.Eğitim-öğretimde her şey sil baştan: İlköğretim, ortaöğretim sil baştan. Yönetici atamaları sil baştan. Öğretmen atamaları sil baştan. Eğitim programları sil baştan. Eğitim ilke ve yöntemleri sil baştan. Öğrenci kayıt sistemi sil baştan. Ders saatleri sil baştan. Öğrenci kıyafetleri sil baştan.Okullarda ibadet düzenlemesi yeni baştan

2012 yılında yapılan düzenlemelerden sonra; öğrencilerin öğrenim gördüğü birinci 4 yıl (1, 2, 3, 4. sınıflar) ilkokul, ikinci 4 yıl (5, 6, 7, 8. sınıflar) ortaokul ve üçüncü 4 yıl (9, 10, 11, 12. sınıflar) ise lise şeklinde isimlendirilmiştir. (vikipedi)

Eğitimciler, yaptıkları araştırmalarda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kalıcı, köklü bir eğitim politikasının olmadığını vurgulamaktadırlar.

.Hasan Kalyoncu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Eşici, okulların açılmasıyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"Okullarımız tüm heyecanıyla, yeni bir umutla açılmaktadır. Bu yıl milyonlarca öğrenci ilk zilin çalmasıyla birlikte, büyük bir istek ve arzu ile sıralarındaki yerlerini alacaklardır. Her yıl sayısını bilemediğimiz sayıdaki öğrenci; öğretmen, veli ve akran gibi unsurların yanlış uygulamaları ve yanlış yaklaşımları yüzünden eğitim-öğretim etkinlikleri dışında kalmakta, bu süreçten dışlanmaktadır.

Ülkemizde en temel sorun eğitim-öğretim kurumlarında değişimi ve gelişimi temel alan, sürdürülebilir çalışmalara gereksinmeleri olduğunun bilinmesi, ancak bu tür çalışmaların nasıl ve kimler tarafından yapılacağı konusunun netliğe kavuşmamasıdır. Gerçekten iyi projelendirilir ve bu konuda etkin, deneyimli ve işinin ehli akademisyen, bürokrat, öğretmen ve diğer paydaşlar ile çalışılırsa, gerçekten toplumda eğitim ve gençlerin pozitif gelişimi ile ilgili altyapısı olan bir proje geliştirilirse ülkemizin yeni kuşağı hem kendisi ile barışık hem de çağın gereksinmesi olan bilgi ve beceri ile donanmış olabilecektir. Son yıllarda dünyada gençlerin pozitif gelişimine öncülük eden, gençlerin eğlenirken öğrenen bireyler olarak yetişmelerine ve temel insani değerleri süreçte örtük olarak kazanmalarına fırsat veren çalışmalar sürdürülmektedir.

TEOG sistemi, yeterli oldu mu?

TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavı bitti ancak tartışmaları devam ediyor. Bazı veliler yeni sistemi eleştirirken MEB’in hazırladığı TEOG raporu hedeflerin tuttuğunu gösteriyor.

Peki, sınav gerçekten geçer not aldı mı? TEOG’ un avantajları ve dezavantajları ne idi? Bu soruları Koray Varol Akademi’nin Kurucusu Eğitmen Koray Varol Yanıtladı…
MEB’in raporuna göre, TEOG sisteminin öğrenci başarısını daha doğru ölçtüğü görüşüne, resmi okul katılımcılarının yüzde 71'i, özel okul katılımcılarının ise yüzde 44'ü olumlu yanıt verdi. Raporun hazırlanmasına destek olan resmi okul katılımcılarının yüzde 75'i, özel okul katılımcılarının yüzde 55'i ise yeni sistemin öğrenciler üzerindeki baskı ve stresi azalttığını belirtti.

Peki, uygulamaya konulduğundan bu yana pek çok tartışmaya konu olan TEOG sınavı gerçekten de başarılı bir sınav sistemi mi?

Koral Varol Akademi’nin Kurucusu Koray Varol’a göre TEOG sistemi öğrenci başarısını eski sistemlere nazaran daha iyi ölçümleyebiliyor. Sınavların parça parça ve aralıklarla yapılması öğrencilerin sorular üzerindeki hâkimiyetini artırdığı gibi başarı oranını da yükseltiyor.

Sınavın her iki dönemde de altışar test şeklinde olmasının ve önceki senelerde puanlamaya dâhil olmayan okul başarı notlarının sonuçlara belli bir oranda katkı sağlamasının sistemi güçlendirdiğini anlatan Koray Varol TEOG’un daha doğru bir değerlendirme yaptığı görüşünde. Varol, “Yeni sınav sistemi bir parça daha baskı ve stresi azalttı diyebiliriz. Sınavın tek sınavdan 12 sınava çıkması ve öğrencilerin kendi okullarında sınava girme avantajı çocuklarımızın yaşadığı stresin dozajını biraz daha düşürdü. Sınav sürelerinin uzatılması, zaman baskısını azaltıp öğrencinin soruyla daha rahat uğraşmasına katkı sağladı” dedi.

“Yeni sistem okulun önemini de artırdı” diyen Varol, “Daha önceki sistemde sınav matematik, Türkçe, fen, sosyal ve İngilizceyi ölçerken şu an matematik, Türkçe, fen, İngilizce, sosyal ve din kültürü ve ahlak bilgisi sınavlarıyla ölçüm yapılıyor. Bu durum okulun ve derse devamın önemini biraz daha artırıyor. Başka bir değişken ise sonuçlara eklenen okul başarı puanları oldu. Yılsonu puanları sınava direk eklendiği için öğrenciler okul puanları için de çok çalıştı. Sistem ayrıca öğretmenlerin rolünü daha etkin kıldı. Tüm yılın ortalamasının katılması ve 12 ayrı sınav yapılması öğretmenlerin daha aktif olmasına katkı sağladı” dedi.

Varol,“Sistemin ölçümleme başarısı iyi olmasına rağmen okullara yerleştirme süreci çok iyi yönetilmedi. Daha önceki yıllarda kayıt için diploma gerekirken bu yıl gerekli olmaması bir kaç okula kayıt yaptırmayı mümkün kıldı. Daha önceki yıllarda sıralamaların biliniyor olması belli bir rahatlık sağlıyordu. Bu sene sıralamalar bilinmiyor. Bu belirsizlik kaygıları artırıyor. Her yeni sistemde farklı uygulamalar bazı zorluklar yaratır. Bunlara karşı önlem alınması birçok insanın daha rahat olmasını sağlayacaktır” dedi.

Okullara yerleştirme iyi işlemediği için binlerce öğrenci, evinin yakınındaki istediği okula kaydını yaptıramadı; okuluna kavuşmanın coşkusunu yaşayamadı. Bu tür çocukların aileleri de çocuklar da ne yapacaklarını şaşırmışlardır

"Kimsenin istemediği okulda zorla tutulmadığı belirten Bakan Avcı, "Veli, öğrenci yakınmalarını duymazlıktan geliyor. Nasıl mı? Öğrenciler, imam hatiplere yönlendirmek için uzaktaki Anadolu lisesine kaydını yaptırmaya zorlanıyor.Ataköy’de oturan bir öğrencinin kaydı Tuzla’ya çıkıyor. Kartal’da okul ikiye bölünüyor. Ortaokulun içinde bir de 20 sınıflı imam hatip yerleştiriliyor. Ordu’da yatılı bölge okulunun içinde imam hatip açılıyor.(TV Haberleri) İstediği okulda eğitim alamayan öğrenci nasıl başarılı, veli nasıl huzurlu olur.

"Kimsenin istemediği okulda zorla tutulmadığı belirten Bakan Avcı‘ne demek istiyor? Okumayın mı diyor? Peki, bu durumda olan öğrenciler ne yapsınlar?

Bu konuda, veliler, öğrenciler ne diyiyorlar:

—Oğlumun yüzdelik dilimi 1.61, yerleştiği okul 2,3 dilimde. 10. tercihi, 477.9161 puanla geçmiş yıllardaki, bu puanlarla bile öğrenci almayan okullara yerleşemediyse, bu okullara kim nasıl yerleşti ya da nakil dönemlerinde kimleri nasıl yerleştirmeyi düşünüyorlar?

 —Herkes mutsuz. Yüzdelik dilimleriyle yerleşen okullar arasındaki fark çok fazla. Boş kontenjanlardan nasıl haberimiz olacak? Nakil isteyeceğimiz okulların taban puanlarını nasıl öğrenebileceğiz?

 —Türkiye geneli yüzde 16'lık dilimdeyim. Üsküdar'da oturuyorum fakat A grubunda yaptığım tercihlerin hiçbirine yerleşememişim.

 —TEOG sonuçları, tam bir hüsran oldu. Puanlar aşırı yükselmiş. 489 puanla, hazırlığı olan bir okula giremedik. Özel okullara kayıt yaptıranlar sistemden düşmeden mi yerleştirmeler yapıldı?

  — TEOG yerleştirilmelerinde Türkiye geneli mi yoksa il geneli yüzdelik dilim mi esas alındı? Türkiye geneli: Yüzde 19, İl geneli: Yüzde 23'le ancak yüzde 28'lik bir okula yerleştik. Normal bir durum mu?


 Benzer soruların sayısı çığ gibi artıyor ve bu cevapların hepsini sizlerle paylaşacağız.

İzmir'in anakent ilçelerinden Güzelbahçe'de kadrolu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni bulunmadığı gerekçesiyle 5 okula cami imamları görevlendirildi. İzmir'de din dersi öğretmeni norm kadrosu 1208 olmasına karşın, sadece 587 öğretmen görevlendirildi. Okulların din dersi açığını kapatmak cami imamlarına kalırken, Güzelbahçe Kaymakamı Ekrem Büyükata, “Her şey yönetmelikleri uygun” dedi.(Nesrin Coşkun/İzmir)

 — Puanım 306 olup gitmek istediğim ve 3.sıraya yazdığım lise 281 MEB tarafından onaylanan ve 5.sıraya yazdığım lise ise 248 bu sistem de yanlışlık var tek bende değil bu herkes de olabilir bazılarına da kıyak geçilmiş Lütfen bu hatayı kontrol etmenizi rica ediyorum.

 — TEOG ’ya o kadar çalışıp emek verdim puanım 382 bana gelen okulun puanı 317 Bu yapılan haksızlık değil mi? Bunu yapanlar her kimse, asla hakkımı Helal etmiyorum. Arada nerdeyse 70 puan var benim hakkımı yediler. Benim 9.tercihim geldi. Ben, böyle saçmalık görmedim. Benim bütün okuma hevesim gitti. Hakkımı sonuna kadar arayacağım.

 —Bir okulda müdür yardımcısıyım. Kızım bu sene TEOG sınavına girdi. Puanı 348, yüzdelik dilimi 28'di. Tercih yapma konusunda bir rehber öğretmenden daha bilinçli ve bilgiliyim. Her sene öğrenci tercihlerini yapıyordum ve öğrenciler bulunduğu dilime oturup yerleşiyordu.

Geçen yıl liseler kaldırıldı. Tepki çekmemek adına bir sürü Anadolu Lisesi kontenjanı açıldı. Bu bir göz boyamaydı. Bu sene bulunduğumuz ilde hiç Anadolu açılmazken 3 tane imam hatip açıldı. TEOG forumlarını okudum, okulumdaki 66 öğrencinin puanını, dilimini ve yerleştiği okulu inceledim.

Örnek, 16'lık dilimle 28'lik dilime, 27'lik dilimle 39'luk dilime, 4,75'lik dilimle 88'lik dilime, 20'lik dilimle 33'lük dilime yerleşmiş öğrenciler.

Ve benim kızım 32lik 33'lük dilimli iki okulu kazanamayıp kontenjanı artmış olmasına rağmen 64'lük dilimli bir okula yerleşti. Çocuk iki gündür sinir krizi geçiriyor, biz de şok yaşıyoruz.

Bir B grubu tercihleri denen bir tuzak var. Birçok öğrenci geçen yılı baz alarak puanına göre A listesini oluşturdu; fakat sistem bunları B grubundaki imam hatiplere yerleştirdi. Yani tuzağa düşürdü.

Her yıl sonuç kâğıdında kazandığı okulu kaçıncı sırada yazdığı yazarken bu yıl neden yazmıyor? Araya diğer şaibeli sınavlar gibi birilerini mi yerleştirdiler?

Bu eğitim-öğretim yılında okulların çoğu müdürsüz açıldı. Müdürsüz okul olur mu? Veli ya da okulla ilişkisi olan kime başvuracak? Okulda görev dağılımını kim yapacak? Sınıflara öğrenci dağılımını kim yapacak? Ders programlarını kim yapacak? Bu sorular, yanıtsız kalıyor.

Öğretmen ihtiyacının formasyon aranmaksızın ‘ilgili dalda yüksekokul mezunu’ olma koşuluyla geçici görevlendirmelerle karşılanma yoluna gidilmesi, sonunda Milli Eğitim'de ‘imam- öğretmen” uygulamasını da başlattı

Eğitimin, yazboz tahtasına dönüşmesi; velileri, öğrencileri, öğretmenleri, okul yöneticilerini şaşkına çevirmiştir.

 Eğitimin temel amacı; ülkesine, ulusuna, ulusal değerlerine bağlı, bireysel sorunlarını çözebilen, ülkesinin kalkınmasına katkıda bulunabilen kuşaklar yetiştirmektir. Peki, bu kuşaklar nasıl yetişecektir? Dünya hızla değişmektedir. Bu hızlı değişimin en önemli kaynağı da bilim ve teknolojideki değişmelerdir. Bu değişmeleri izleyemezsek “bilgi çağı”nı da yakalayamayız; gerilerde kalırız. Bilgi çağını yakalamak,”imam hatip okullarını ”yurt düzeyinde yaygınlaştırmaktan geçmez. Ya nereden geçer? Ülkenin gereksinmesi olan “fen liseleri”nden , “mesleki ve teknik okullar”, Anadolu liselerinden geçer. Bu okullardaki öğrencileri yetiştirecek, yaşama hazırlayacak öğretmenlerin de modern çağın eğitiminin ilke ve yöntemlerine göre yetişmesi gerekir. Bunlar da yetmez. Eğitim yönetiminde uzmanlaşmış okul yöneticilerinin de sistem dışına atılmaması ön koşuldur.

Masa başında eğitimde değişiklik yapılarak gün geçtikçe eğitimin kalitesi düşürülmüştür. Öğretmen, öğrenciyi eğitmek şöyle dursun; sınıfta ders yapamaz duruma düştüğünü duyuyoruz. Bakanlık, yönetmelikleri değiştirerek, eğitimde yenilik yaptığını sanıyor. Salt, yönetmelik değiştirmekle eğitimde yenilik olmuyor. Bir değişiklik, eğitim çalışanlarının, öğrencilerin davranışlarında olumlu yönde değişiklik yapıyorsa yeniliktir. Yapmıyorsa yenilik değil, kargaşa oluşturur.

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..