Okullardaki olaylardan şikâyetçi miyiz?

Son zamanlarda okullarımız yaralama, öldürme gibi, kaba kuvvete dayalı bir takım olumsuz hareketlere sahne olmaktadır. Hayata hazırlansınlar, bilgi edinsinler, öğretmenlerinin tecrübelerinden faydalansınlar diye okula gönderdiğimiz çocuklar, yaşlarının ötesinde birtakım tavırlar ve hareketlerle karşımıza çıkıyorlar.

Öğrencilerin öğrencilerle münasebetlerinde daha çok geçmiş yıllarda ideolojik görüş ayrılıkları kavgaları körüklerken, şimdi gönül ilişkileri ön plana çıkıyor. Öğrenci öğretmen münasebetlerinin temel noktası da elbette not ve benzeri şeyler...

Bu duruma gelmemizin pek çok sebebi olduğu söylenebilir. Ancak temelde en önemli ve en büyük mesele, ahlâki çöküştür.

Ahlâk, bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları iyi nitelikler ve güzel huylardan oluşan davranış biçimi ve kuralların adıdır. Bu kuralların belirlenmesinde din de önemli bir faktördür. Ancak dinlerin ortak noktalarını zaten ahlâkî kurallar oluşturur.

Ne yazık ki ülkemizde son yıllarda dinin istismar edilmesi, bilgisiz ve kötü niyetli insanların elinde oyuncak haline gelmesi, aklı başında bazı kişilerin bu yanlışlığı düzeltmek yerine dine karşı cephe almayı tercih etmesi, neredeyse dinle bağlantılı her şeye karşı bir tavır alınmasına yol açmıştır.

Toplumda, özellikle çocuklarda ve gençlerde ahlak dışı davranışların çoğalmaya başlamasıyla ilgili şikâyetler, daha çok dindarlar tarafından dile getirildiği için, olan bitene aldırış edilmeden, modernlik adı altında her şeye göz yumulmaya başlanmış, gerici düşüncelere iltifat etmeme mantığıyla âdeta ahlâksızlığa davetiye çıkarılmıştır.

Küçüklere sevgi, büyüklere saygı gibi hasletlerin üzerinde durulması bir yana, sigara, alkol ve hatta uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasına bile izin verilmiştir.

Öte yandan insanın insana saygısızlığı, ekonomik alanda süregelen adaletsizlik, gücü yetenin yanında kâr kalan zulmü, bunun sonucu ateşli silahlara yöneliş, mutsuzluğun ve parasızlığın stresi, her an patlamaya hazır bir toplum haline gelmemize sebep olmuştur.

Bütün bu olumsuzlukların giderilmesinde kamu görevi üstlenmesi gereken Basın ve Medya, reyting kaygısıyla 24 saat insanımızı baskı altına alacak şiddet dolu dizilerle evimizin içine girince, bugün yaşadığımız olayların az bile olduğunu söylemek mümkündür.

İşte okullarımızdaki öğrenciler, bu toplumun çocuklarıdır. Acaba onlardan daha farklı bir davranış beklemeye hakkımız var mı?