Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Okumak ve okunmak ne ne güzel

Okumak ve okunmak ne ne güzel
 

yazmak bir yaşam biçimidir çoğu zaman


Ne aradığımı bilmeden, internet’te dolaşıyorum. Bulduğum yazıları okuyorum, kimine yorum yazıyorum. Bazı konularda bilgileniyorum.. Bazı konularda bilgimi tazeliyorum. Derken, enteresan bir şey oldu. Tesadüfen bir yazıyı okurken, yazının içeriğinin milliyet blog’dan bahsettiğini gördüm. Yazının içinde kısmen eleştiri, kısmen yergi ama büyük ölçüde de övgü yer alıyordu. Buna benzer bir çok yazı gördüm ve okudum ki, hepside Milliyet Blog’dan övgüyle bahsediyorlardı. Demek ki burası doğru adres, demek ki bizler iyi yere demirlemişiz.

Böyle düşündüğüm anda şaşırdığım ve aynı zamanda sevindiğim kısmını anlatmak isterim size. O da yazının sonlarına doğru, yazıyı yazan kişinin (adını burada belirtmiyorum, zira kendisinden izin almadım) Milliyet Blog yazılarını ve yazarlarını sıkı takip ettiğini belirttikten sonra, en çok takip ettiği yazarlar arasında ismimi yazmış olması... Bu beni çok sevindirdi, çok memnun etti, çok da duygulandırdı aynı zamanda..

Okuyanlar belki bilirler, belki hatırlarlar, belki başkaları da yazmıştır. Bu platform çok farklı bir platform. Burada bir çok blog sitelerindeki gibi, tabirimi maruz görün lütfen geyik muhabbetleri ile doldurulmuyor. İçeriği ne olursa olsun, bir bilgi aktarımı ve bilgi paylaşımı söz konusu. Herkes bildiği, gördüğü, duyduğu ya da okuduğu bir bilgiyi paylaşıyor. Bu ya bir güncel yazı oluyor, ya bir gezi yazısı, ya siyaseti ya hayat bilgisi, vs.. Okuyanlar da bu bilgiye paylaşımlarını yorum yaparak gösteriyorlar. Yani, yazıyı yazanla, okuyan arasında birbirlerini görmeseler de bir interaktif ilişki söz konusu. Bu ilişki de çoğu zaman güzel ve yeni arkadaşlıklar doğuruyor. Çoğu zaman da, yazdığınız bir yazıyı okuyan, sizi tanıyan ve yıllarca görmeyen biri olabiliyor. Tabiki, bu vesileyle tekrar görüşmeye başlıyorsunuz ki, ne güzel bir olay. Yani oldukça sosyal bir platform haline geldi bu Milliyet Blog, bilmem farkında mısınız?

Ben kendi adıma bu sosyalleşmenin içinde olmaktan çok mutluyum. Zira içinde bulunduğumuz hayat koşulları, iş koşuşturmaları, ekonomik sıkıntılar, moral çöküntüleri, ülke durumu vs, beni, benim gibi birçok insanı a-sosyal bir insan haline getirdi diye düşünüyorum. İşte burası yeniden sosyal bir insan olmak için bir basamak diye düşünüyorum. Düşünsenize, bir yazı yazıyorsunuz, gerek yurtiçinden, gerek yurt dışından birileri internet vasıtasıyla yazdıklarınızı okuyor, iyi veya kötü bir yorum yapıp, size mesaj atıyor. Arada sırada, sıcak yakınlaşmalarda oluyor, sert yakınlaşmalar da.. Kimi sizi yerden yere vuruyor, kimi de daha sizi tanımamasına rağmen, yurduna evine davet ediyor. Ne kadar sıcak ve güzel bir yaklaşım !..

Bazen kendimi bir köşe yazarı gibi hissettiğim çok olmuştur. Ama bazen de, acaba günümüz köşe yazarları bu kadar şanslı mı? Bu kadar interaktif bir okuyucu kitlesi var mı ? Ülkenin en ücra köşesinden, çok sıcak, çok samimi, dostane bir davet alıyorlar mı diye düşündüğüm çok oluyor. Lütfen yanlış anlamayın, bunları yazarken ‘bu adamda kendini çok önemsiyor, hatta fasulye gibi nimetten sanıyor’ diye de düşünebilirsiniz. Ama hayır !. Bunu yazarken böyle bir halet-i ruhiyane içinde değildim inanın. Bu gibi duruma, buradaki birçok arkadaşım da şahit olmuş olabilir. Ben yalnızca, yazdıklarınızın aslında ne kadar önem arz ettiğini, bunları yazarken ne kadar önem verilmesi gerektiğine vurgu yapmak istedim. Geçen senelerde, hayatından bıktığını söyleyen bir okuyum vardı? Ona hep okumasını tavsiye etmiştim. Şimdi sanırım, hayatına kaldığı yerden ve daha güzel bir şekilde devam ediyordur, hem de kendini aşarak.

Bu bağlamda, yazdıklarımız kadar, yazdıklarımızın okunması da çok önem arz ediyor. Köşe yazarlığına ithafta bulunmam da biraz da bu yüzden. Yazdıklarımız, beğenilse de beğenilmese de birileri tarafından okunuyor. İşte bu yüzden, önce imlaya, sonra da içeriğine dikkat ederek yazmakta fayda var. Okuyucu kitlesini hiçbirimiz tahmin edemeyiz. Bunlar arasında, ilkokul mezunu insanlar da olabilir, holding patronu da. İlköğretim yaşındaki bir genç de olabilir, Anadolu’nun bir köşesinde, adını bile duymadığımız bir köyde yaşayan bir insan da.. Bu yüzden kullandığımız dil, seçtiğimiz konu ve içinde bulunduğumuz platform o kadar önem arz ediyor.

Burası halktan her tabakada insana açık bir alan. Belki bir gün içimizden birileri bir kitap yazarı, b,r gazeteci, bir köşe yazarı olarak ortaya çıkar. Bu da bu platform kadar okuyucularında başarısı olur. her şeye rağmen yazmak ve yazılanların okunması çok keyif verici..

Yazımı aklımda kalan bir-iki satırla noktalamak isterim.

<ı> Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla,

<ı> Veya bir şiir yazılabilir,

<ı> Süresi ötekilerden kısa,

<ı> Bir ömür üzerine…

Teşekkürler yazmama fırsat verenler, yazdıklarımı okuyanlar, edebiyatı sevdirenler !...

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..